*6*

612 79 8
                                    

Dört sene sonra

Kuzeniyle yıllardır görüşmüyordu. En son onu altı sene önce 2022 yılının haziranında üniversiteyi bitirdiği gün görmüştü. Mezuniyetinde. Ailesi ona sırtını dönmeden önce. O, Hande'yle birlikte hayatını idam ettireceğini onlara açıklamadan önce, kuzeninin nişanında...

Şimdi de bir bebeği vardı kuzeninin. Yıllardır denediği zorlu tedavi sürecini anlatıyordu Zehra'ya. Diğerleri hâlâ onunla görüşmezken Feride görüşmek istemişti. Şimdi de okulun yanındaki bir kafede birlikte kahve içiyor, yeni doğan bebeği seviyorlardı.

"Sana da annelik çok yakışırdı."

Feride'nin sesindeki hüzün Zehra'nın içindeki yarayı sızlattı. Yutkundu bebeği izlerken. İşaret parmağı bebeğin yanağındaki küçük gamzenin üzerinde donakaldı. "Bunca sene içinde hiç evlenmeyi düşünmedin mi?" Bakışlarını bebeğin yüzünden çekip annesine döndü. Sağında oturan kuzenine buz gibi bir ifadeyle baktı. "Hande, dışında biriyle bu düşünceyi asla düşünmedim."

"Onunla evlenemeyeceğine göre?"

"Düşünmedim! Düşünmeyi de düşünmüyorum."

"Hâlâ mı o? Bunca seneden sonra da mı? Ailenle aranın açılmasına neden olmuş olsa bile mi?"

"Her zaman o Feride, her zaman! Kalbin bir kere birinin aşkıyla dolarsa oraya başka hiçbir duygu sığdıramazsın. Ben sığdıramadım mesela. Sığdırmayı da düşünmedim."

"Üzücü," dedi kız ve sağ elinin parmaklarıyla alnını ovdu. Zehra, yeniden ona gülücükler saçan bebekle oynamaya devam etti. "Oysaki seni bebeğinle görebilmeyi çok isterdim."

"Bende," diye düşündü içinden Zehra. "Bende!"

——

Eve döndüğünde güneş batmak üzereydi. Bugün sınıfıyla son derslerini işlemişti. Mayısın son günü yani yarın yapacakları büyük kutlamayla sınıfını hem yaz tatiline uğurlayacak hem de sınıf atlayacakları başka bir öğretmene emanet edecekti. Dolayısıyla hem yorucu hem de güzel bir gün onu bekliyordu. Bir tek vedalaşmaya hazır değildi Zehra. Vedaları hiç sevmezdi...

"Feride'yle mi buluştun bugün?"

Kapının anahtarını anahtarlığa bıraktığında mutfaktan Hande'nin sesini duydu. Sesli cevap veremeyecek kadar yorgundu bu yüzden onun yanıtını hissedeceğini düşünerek başını salladı.

"O kız her zaman diğerlerinden daha merhametliydi ama diğerleriyle aynı laneti o da taşıyor. Maalesef yarı cahil bir zihniyete sahip. Asla uzlaşılamaz ve asla hatalı olduğunu kabullenemez bir kişilikte fakat yine de ailenden birinin senin yanında olmak istemesine sevindim. Benim yüzümden kimsesiz kalmıştın."

"Sen varken her şeye sahibim Hande."

Zehra, artık mutfağın girişindeydi. Ellerini ada masanın üzerine bastırarak duran kadına arkasından sarılıyordu. Eliyle kolundaki beyaz kaşmir kumaşı okşayarak Hande'nin onuzlarına yöneldi. Oradan nadir açık gördüğü dalgalı saçlarının bir tutamını diğer omuzunun üzerine alıp boynunu öptü.

"Sen benim ailemsin!"

"Ama ben de seni..."

"Şşş.... İsteyerek yapmadığın, elinde olmadan yaşanan hiçbir şey için özür dileme, pişmanlık duyma! Ben bile isteye seni seçtim ve her zaman da seni seçeceğim. Bazen ikinci şık yoktur bazen ikinci yol da yoktur. Benim tek bildiğim doğrum sensin Hande. Bu yüzden de artık bunları konuşmayalım. Senin vicdan azabı çekmen canımı yakıyor. Çok zaman geçti ve biz bunu hâlâ aşamadık."

"Yaşadıklarını hak etmedin!"

"Sen de öyle!"

Sıkıca beline sarıldı Zehra. Burnunu ensesine gömüp o tanıdık kokusunu içine çekti. Biliyor musun seninle küvette zaman geçirmeyi özledim. Zaman zaman eskiden yaptığımız küçük şeyleri bile özleyebiliyorum. Artık tüm onları yapmaya çok fazla zamanımız olmuyor."

"Üzgünüm Zehra!"

"Üzülme! Dedim ya elinde olmayan hiçbir şey için üzülme."

Hande, arkasına dönüp kollarını sevgilisinin her iki koltuk altından geçirdi ve elleriyle sırtına sıkıca tutundu. Olabildiğince derinden göğsüne bastırdı Zehra'yı. Bakışları mutfak penceresinde salınan beyaz tüle yansıyan, turuncu kırmızı karışımı günbatımı ışık huzmesine takıldı.

"Hadi o zaman istediğin şu küvet keyfimizi yapalım."

"Gerçekten mi?"

Zehra'nın omuzuna gömülen dudaklarından dökülen mırıltılar Hande'yi güldürdü. Kafasını eğip genç öğretmeninin toplu saçlarının üzerine hafif bir öpücük kondurdu.

"Gerçekten."

——

"Bebek istiyorsun, değil mi Zehra?"

Zehra, Hande'nin parmaklarıyla oynarken bir anda öylece donakaldı. Sırtına sarılmış Hande'yle birlikte yataklarında uzanıyorlardı. Bir an ne diyeceğini bilemedi.

"İstediğini biliyorum," dedi Hande ve kısa bir an için duraksama yaşayıp sonrasında fısıltılı bir sesle devam ettim. "Çünkü bende çok isterdim. Seni öyle görmeyi..."

Eli Zehra'nın karnına doğru kaydı. Zehra'nın parmakları parmaklarının arasına geçti. "Ama bu mümkün değil."

"Ancak olabilir..."

"Hayır!"

Zehra, bir an parmaklarının arasındaki parmakları tüm gücüyle sıktı. "O cümlenin sonunu sakın getirme. Sen de Feride gibi konuşmaya başladın."

"Zehra, ben senin elinden hayatını çalmak istemiyorum. Bunu uzun bir süre yeterince yaptım."

"Gitmek istersen özgürsün. Yanıma gelmene gerek bile yok çünkü seni görmediğim anlarda bile seninle olmaya alıştım ben. Ancak benden bunu yapmamı isteyemezsin. Hayatıma başka birini almam ve bu benim seçimim. Seçimime saygı duymayacaksan bir daha sakın gelme."

Hande, hiçbir yanıt vermedi onun yerine Zehra'ya sıkıca sarılarak yüzünü saçlarının arasına gömdü.

"Son güne kadar yanında olacağım!"


Hey millet bu kurgu finale yaklaşıyor. İki bölüm sonra final yapacağım biliyorsunuz zaten kısa bir hikayeydi bu yüzden de olaylar seneler atlayarak gerçekleşiyor. Hani alfabenin her harfini hangi tasarım detayla öğrettiği sahneleri teker teker işlemedim gerek de yok zaten ilk harfi ve ilk çizimlerini gösterirken Zehra'nın az çok nasıl bir öğretmen olduğunu yansıttım. Bu bölüm ailesiyle sorunlar yaşadığını görmüş olduk. İlerideki finalden önceki bölümde de iki sene sonrasında olan bir olayı görmüş olacağız. Sonra da final olacak zaten. Okuyan herkese teşekkürler. Umarım keyifli bir yolculuk olmuştur💖

Hiraeth | gxg | hanzehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin