Merhaba gençlik nasılsınızzz bakalımmmm?
Bölüm şarkımız Yıldız Tilbe Aşkımı sakla :) mutlaka okurken dinleyin derim çünkü bu bölüm bu şarkıyla muazzam bir sahnemiz var :) Benim şarkılı yazmama alıştınız herhalde artık hiç kimse yadırgamıyor :d
"Ya gülmesene!"
Zehra, içine girdiği pufuduk A harf şeklindeki kostümün içerisinde rahatsız bir şekilde kıpırdandı. Üçken kafanın içinden çıkan yuvarlak yüzü üçgenin baskısıyla yanaklarını daha bir ön plana çıkarmıştı ve her sinirlenişinde gerilen yanakları önündeki kızın kahkaha atmasına neden oluyordu.
"Ya Hande ya! Ama gülme," dedi, son anda dudaklarını büküp yüzüne sahte bir ağlamaklı ifade yerleştirirken. Hande, "Tamam, tamam," diyerek doğruldu ve elini karnının üzerinden çekip Zehra'nın kostümden zar zor çıkan ellerine uzattı. Sevgilisi karşısında suda kalıp şişen ceset gibi duruyordu ve genç kadının bu haline gülmemesi neredeyse imkansızdı. "Hayatım şu anda arı sokmuş gibi bir halin var," dedi, mesleki deformasyonu olan ceset benzetmesini Zehra'ya söylemeden.
"Hiçte bile, bence çok da sevimliyim bir kere," dedi Zehra, Hande'nin uzattığı elini geri iterken. Boyutundan dolayı A şekilli kostümünün içinde yengeç gibi yan yan yürüyerek tuvaletin kapısına doğru yanaştı. Her hareketinde arkasında bıraktığı sevgilisi biraz daha iki büklüm olup kahkaha atmaya devam ediyordu.
"Hande, çok pislik bir insansın biliyorsun değil mi? Sen buraya benimle dalga geçmek için mi geldin?"
Eli tam kapının kolundayken arkasına dönerek çatık kaşlarla bir kez daha yeniden doğrulmak üzere olan sevgilisine baktı. Hande, hayır anlamında işaret parmağını havada sallarken tamamen doğrulup ona yaklaştı ve eğilerek kostümün açıkta bıraktığı yanağına içten bir öpücük kondurdu.
"Hayır," dedi samimi bir ses tonuyla. "Ben buraya canım, biricik sevgilimin kostümünü gitmesine yardım etmek için geldim."
"Tabi tabi, aynen öyle yaptın. Yardımını iliklerime kadar hissettim aşkım."
Minnoş sevgilisi o kadar tatlı küsüyordu ki Hande onun yanaklarını mıncırmadan edemiyordu. İtişe kakışa tuvalet kapısından çıktıklarında Zehra sevgilisinin dudaklarına tatlı bir buse kondurarak sınıfına giden koridora yöneldi ama tam köşeyi dönecekken adımlarını durdurarak artık orada görmeyeceğini düşündüğü sevgilisini yine de bir ihtimal yoklamak için arkasına döndü. Hande, bıraktığı yerde kollarını omuzunda birleştirmiş yüzündeki muzip sırıtışıyla onu izliyordu. Anında yüzüne çocuksu bir tebessüm yerleşti. Havadan ona bir kez daha öpücük gönderip Hande karşılık verip üzerine ona el sallarken bu sefer geç kalmayı göze almadan sınıfına doğru yürüdü. Zaten üzerindeki kostümle yürümekte zorlanıyordu ama bu işe başlamadan önce kendisine söz vermişti. Sağlıklı, eğitimli ve mutlu çocuklar yetiştirecekti ve bunun yolu katlanması gereken bu küçük zahmetlerden geçiyordu.
"Günaydın, benim minik kelebeklerim," dedi, sınıfa girer girmez karşılaştığı neşeli kıkırtılarla. Yan yan yürüyerek üzerindeki A şekilli kostümle yazı tahtasının önüne geçip durdu. "Hazır mısınız?" diye sordu, onu büyük bir merakla izleyen her yüze sevgiyle gülümserken.
Çocuklar hep bir ağızdan, "Hazırız öğretmenim," dediler ve Zehra, eline aldığı kalemle yazı tahtasının üzerine A harfinin sağ çizgisini çizdi. "Tıpkı size öğrettiğim gibi önce sağ çizgiyi çiziyoruz defterimize." Çocukların hepsi kafalarını önüne eğip kalemleriyle gösterdiği çizgiyi defterlerine çizdiler. Günlerdir çizgiler ve harflere geçmeden önceki öğrenmeleri gereken şeyleri tekrarlamakla meşgullerdi. Zehra, acele etmiyor, onları zorlamıyordu. Çünkü biliyordu genç kız. Onun sınıfı okulun en başarılı, döneminin en verimli çocukları olacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiraeth | gxg | hanzeh
Teen FictionSabahları seviyorum, insanları seviyorum, filmleri, şarkıları, kitapları, sıcak ekmeği, kalabalık sofraları, çikolatayı, minicik bebekleri, rüzgârda yaprak olmayı, geceleri yıldız olmayı, yaz gecesinde yağmur olmayı seviyorum. Ama en çok seni seviyo...