Bebeğimle vedalaşmanın zamanı geldi. Kemerleri sıkı bağlayın çünkü bu bölüm derin nefes alınmadan okunulacak bir bölüm değil benden uyarması :)Keyifli okumalar.
"Anne, yine yalınayak çıkmışsın bahçeye..."
Kızının sesini duyduğunda gözlerini kapatarak gülümsedi. Rüzgarda kaybolup gidecek narin sesi duyuldu.
"Kızımız geldi."
Ahşap bankın üzerindeki elinin bir anda boşaldığını hissetti. Üzerindeki dokunuş kaybolmuştu.
"Anneciğim, üşüyeceksin ama."
Kızının elleri omuzlarının üzerine dokunduğunda yün bir eşarp boynundan aşağı sarktı. Sonrasında ise gözleri en sevdiğinin gözlerini andıran hayat arkadaşı geçti önünde. Dizkapaklarını çimlerin üzerine bırakarak pabuçlarını rüzgardan üşüyen ayağına giydirdi.
"Otların canlılığını hissetmeyi seviyorum. Onlar bana canlılığı anımsatıyor."
"Annem sen zaten canlısın. Bu hayatta gördüğüm en canlı, en parlak insanlardan birisin."
Genç kızı ayağa kalkarak eğilip burnunun ucuna hafif bir öpücük kondurdu ve Zehra iltifatıyla gülümserken geçip yan tarafındaki boşluğa oturdu. Kızının da sağında bir insanın daha sığabileceği hafif bir boşluk vardı ve Zehra o boşluğa bakıp gülümsüyordu.
"Annem, nasılsın? Hemşireler son günlerde huzursuz olduğunu söylediler..."
Küçük Hande'sinin sesi titrediğinde Zehra gülümseyen bakışlarını omuzunun gerisinden kızının yüzüne döndü. Kafasını hafifçe sağına yatırdı. Yanlarından esen rüzgar birkaç tutam beyazlamış saçlarını öne doğru savurarak kızının dikkatini üzerlerine çekti.
Elini uzatıp annesinin saçını kulağının arkasına sıkıştırdı Hande ve dizlerinin üzerinde duran ellerinden birini avuçlarının arasına alarak dudaklarına götürdü.
"Seni çok özledim anne. Neden hâlâ burada kalmak istediğini anlamış değilim. Ben bu bakım evinden daha iyi bakamaz mıydım sana?"
"Öyle değil kızım," dedi Zehra, elini kızının avucunun arasından çıkarıp yanağına götürdü ve yaşlılıktan iyice yumuşamış olan parmak uçlarıyla kızının gençlik vaad eden yüzünü okşadı. "Şu an iyiyim ama bu günün birinde kötüleşmeyeceğim anlamına gelmiyor. Ruh halim ve akli dengem artık eskisi kadar direnç göstermiyor. Zaman zaman kendimden bile uzaklaşıyorum, etrafımdakileri unutabiliyorum. Beni böyle görüp korkmanı ya da üzülmeni istemedim. Beni hep annen olarak hatırlayacaksın. Sağlıklı, dirençli, güçlü bir kadın olarak."
"Sen her zaman güçlüsün anne."
Hande, annesinin elini yüzünden alarak avuçlarının arasında tuttu ve eğilip kafasını yaşlı kadının kucağına bıraktı. Zehra, kızının ipeksi saçlarını okşarken dalgın bir şekilde gülümsedi. "Her zaman değildim. Hayatımın bir bölümünde öyle güçsüz hissettim ki ölmek istedim."
"Anne! Öyle söyleme lütfen."
Kızı annesini çok andırıyordu. Zamanında büyük boyuydu onu hayatta tutan şey, sonra ise kızı da hayatına eklendi. Bir şekilde olduğu haliyle hayata tutunup yaşamaya çalıştı.
"Hâlâ annemi görebiliyor musun?"
Soru karşısında yutkundu Zehra, kısa bir an için kızının kafasını okşayan eli havada asılı kaldı. Sonrasında ise tekrar saçlarını sevmeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiraeth | gxg | hanzeh
Teen FictionSabahları seviyorum, insanları seviyorum, filmleri, şarkıları, kitapları, sıcak ekmeği, kalabalık sofraları, çikolatayı, minicik bebekleri, rüzgârda yaprak olmayı, geceleri yıldız olmayı, yaz gecesinde yağmur olmayı seviyorum. Ama en çok seni seviyo...