Kimsesizlik...
Kendime şuana kadar geçmişimden şu zamana sordum ama yine tek gerçek kimsesizlik tokat gibi çarptı yüzüme.
Çok düşündüm,hayatımı, geçmişimi, geleceğimi,neden gerçekten sevilmedigimi,ailemin beni sevmediğini,kimsesiz gibi hissettirdiklerini hepsini.Nie bu kör dipsiz kuyuya atıp gittiklerini bı kız çocuğu evin neşesi,umudu demek değil miydi onlar böyle savunmasız bir kız çocuğunu dünyaya sokaklara terk etmişti.
Şimdi o çocukluğumun özendiği annesi kenarda oturmuş babasının kızını salıncakta göklere uçuran parkta gece lambasının aydınlattığı kadar o salıncağa dalmıştı gözlerim.
Gözlerimden yaşlar teker teker süzülürken birkez daha sordum "Neden? Ne yaptım ki ben size?"Ne olmuşsa bugün olmuştu.Ben evin fazlalık olarak görülen kızıydım bir abim ve bir kardeşim vardı.Ailem beni sadece bir hizmetçi olarak görüyorlardı ve bu duruma alışmıştım
"İnsan acıya alışır mıydı?" Ben alışmıştım işte babamın sürekli şiddet uygulaması annemin o ayağındaki süslü ama bir o kadar canımı acıtan o terliği abimin hakaretleri bir tek kişi yoktu arkamda ve bana en çok koyan bu oldu.
Bugün beni evden kovmalarının asıl sebebi ise açıktan üniversite okuduğumu öğrenmeleri olmuştu.Evet ben okumaya bile izin vermeyen bir zalim ailenin kurbanı olmuştum.Hep içimde keşkeler vardı onlar benim için bir umuttu.
Bir tek masum olan kardeşim için canım yanıyordu onu asla bırakmak istemezdim ama daha benim gidecek bir yerim yok iken onu yanıma alamazdım.
Ağaçların rüzgar etkisiyle birbirine çarpmışması beni daha da geriyordu.Gidebilecek hiç kimsem yoktu.Evimiz sessiz sakin bir sokakta gecekonduydu.Annemin komşularla da fazla iyi geçindiği söylenemez tabi bazı dedikoducu arkadaşları ,babamın ise kumar ve içki bağımlısı arkadaşları hariç.
Evimize yakın olan sahile doğru yürüme başladım.Çok seviyordum burayı.Koca kayalıkların arasına bacaklarımı karnıma olabildiğince çekerek küçücük görünmez olmayı hayal ettim.Suyun kayalıklara vuran huzurlu sesi beni mayıştırmıştı ve ben neredeyse evde olduğumdan daha huzurlu gözlerimi kapattım.
Yüzüme çarpan soğukluk ile uyandığımda daha güneşin yeni doğduğunu fark ettim yani bu da demek oluyordu ki çok fazla uyumamıştım.
Fakat çok üşüyordum daha yeni ilk bahar mevsimine girmiştik ama bilirsiniz bahar soğuklarını.Üstümde yarım kollu mor bir tişört beyaz bir hırka altımda mavi kot ile sokağa atılmıştım.Soğuk kayalıklardan kalkıp bir banka oturdum ve yine geçmişini düşündüm gözümden yaşlar sular gibi akıyordu durduramıyordum.Gün aymış sabah koşu yapmak için sahile inen insanlar, martı sesleri biraz olsun huzur veriyordu. Ailemden aradığım huzuru burda buluyordum.
Nereye gideceğimi bilmeden öylece yürümeye başladım.
Saçım başım dağıldığından etrafta bana bakan şaşkın gözlerle karşılaşıyordum.Basımı öne eğip yürümeye devam ettim.Karşıya geçmek üzere yola çıktığımda karşımdan gelen bir korna sesi ve yüksek sesle gelen fren sesi bir oldu.Ama ne yazık ki çok geçti ve ben kendimi acılı bir şekilde yerde bulmuştum.
İnanılmaz derecede ağrım vardı bu hem fiziksel hem de ruhsaldı.
İçimden akan bişeyler olduğunu hissedebiliyordum.Yavaş yavaş bilincim kapanırken yanımda hissettiğim bir gölge düştü üzerime ve freşh bir koku sonrası karanlık...
______________________________________________
Evet yeni bir yazar ve hikaye ile karşınızdayım.
Bunu yazarken ki heyecanım tarif edilemez. Kusurlarımı acemi olduğuma verin. Hepimize ayrı ayrı 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA(+18)
General FictionKimsesizliğe terk edilmiş ruhu hala çocuk olan bir kız ile acımasız zalim gaddar olan bir mafya babasının "Aşk'ı"♡ ______________________&______________________