Karışık tostu önüme koyan anneme teşekkür ettim, bana gülümsedikten sonra bulaşıkları makineye yerleştirmeye devam etti.
Bir ısırık aldıktan sonra ona baktım, "Anne, şu Park ikizlerin ailesi hakkında bir şey biliyor musun?"
Kaşları çatıldı, "Çok hoş insanlar olduklarını söyleyemem. Annelerini dernekten tanırım, burnu havada bir kadın. Neden sordun?"
"İkizler ikinci ve üçüncü olmuşlar. Bir arkadaşım çok çalıştığı halde dördüncü olunca tuhaf buldum. Ben bile birinci olmama şaşırırken onların bu kadar yüksek not almaları normal değil."
"Bayan Park mutlaka rüşvet vermiştir, çocuklarına laf gelsin istemiyor."
"Bizim okul öyle rüşvet kabul edecek bir yer değil ki anne, ben de bu yüzden emin olamadım zaten."
Bana döndü, "Shin-yeol, paranın satın alamayacağı bir şey yoktur. İkizler sizin sınıfa nasıl geldi sanıyorsun?"
Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı, "Gerçekten mi?! Of... Tahmin etmiştim. İnsanlar beni suçluyor ama bizim dışımızda herkes torpilli neredeyse!"
"Hala sana aynı muameleyi yapan var mı?"
Kafamı iki yana salladım, "Alenen söylemiyorlar artık."
Bir kişi hariç... O da kalbimi kırmak için bilerek yapıyor zaten.
Tostum bittikten sonra çantamı kaptığım gibi evden çıktım. Bisikletle kısa sürede okula varmıştım. Bazıları şoförümüz olduğu halde okula bisikletle geldiğim için enayi olduğumu söylüyordu, zaten o bazıları hiç susmazdı. Ama ben kendi istediğim şekilde yaşıyordum. Evet annemin saygısını kullandığım zamanlar oluyor, ama bunu kimsenin gözüne sokmadan yapıyorum.
İşte herkes kendi işine geldiği gibi görüyor. Alıştım.
Sınıfa girip yerime geçtikten sonra derin bir iç çekerek etrafı izledim. Herkesin bir arkadaş grubu ya da bir arkadaşı vardı. Ve herkesin yanındaki sıra doluydu. Benim yanım ise bomboştu, komik...
Önceden Seo Na diye bir kız oturuyordu yanımda ama o da başka bir kızla yakın arkadaş olunca onun yanında oturmaya başlamıştı ve bu sıra böyle boş kalmıştı. Tuhaf ama gerçekten hiç arkadaşım yoktu. Telefon rehberimde bu sınıftan kimsenin numarası yok, Jisung hariç. Onu da gizlice almıştım zaten.
Jisung demişken; yine ön sıradaki yerini almış, sessizce test çözüyordu. O, hayatımdaki en büyük boşluktu. Bana bu kadar uzakken nasıl tek gayem onun sevgisini kazanmak olmuştu bilmiyorum. Ama onunla konuşamadığım her bir saniye içimde bir şey birikiyordu. Eğer bir gün yakın olursak saatlerce sohbet etmek istiyorum.
Sınıf yavaş yavaş dolarken ikizler de gelmişti. Onlarla tüm nefretimle baktım, çok gıcıklar gerçekten. Zamanında bana torpilli muamelesi yapanlar arasında onlar da vardı ve şimdi aynı şeyi kendileri yapıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brave and Nerd | Han Jisung
FanfictionÖğrencilerin "zeka" seviyelerine göre sınıfsal ayrıştırma yapan bir okul, notlara göre düzenli olarak öğrencilere sınıf değişimi uyguluyordu. Bu da öğrencilerin öğrenci gibi değil de bir yarış atı gibi hissetmelerine sebep oluyor fakat hiçbiri bunu...