39. Uyanış

845 47 23
                                    

Aşk?

Bu kelimenin hayatımızdaki işlevi tam olarak neydi?

Yaşamak için aşka tutunmuştum ben, ama beni öldüren de zaten aşk değil miydi?

Çocukluğumda hep doğum günümün kutlanmasını isterdim. Annemin çoğu zaman işi olduğundan dolayı bir türlü kutlayamazdı. Yapacağı tek şey iyiki doğdun demekti ama o, bunu diyemeyecek kadar meşguldü.

Benim 2. Kez doğum günüm kutlanmıştı.

18 Şubat benim doğum günümdü.

Ayni zamanda ölümün kıyısına geldiğim gün.

Bu gün benim doğum günüm. Bu gün 18 Şubat, bu gün küçük Damla'nın doğduğu gün. Aynı zamanda büyük Damla'nın öldüğü gün.

Gözlerimi açtığım an başımda ağlayan annemi gördüm. Bir süre kafam karışmıştı ama yaşadığım dakikaları hatırlayınca sertçe yutkundum.

Yangın.

Nefessiz kalmak.

Uyandığında huzurlu bir yerde olmak.

Uyumaya çalışmak.

Eren'in yalvarışları, annemin çığlık çığlığa ağlayışları.

Ve geri hayata dönmek.

Şimdi ise karşımda Eren oturuyor ve ikimizden de bir ses çıkmıyor. Ne onun konuşmaya cesareti var, ne de benim niyetim. Annem ve dedemle konuştuktan hemen sonra içeri girmişti ve karşımdaki sandalyeye oturmuştu. Sessizce gözlerini gözlerime kenetlemiş birşeyler düşünüyordu.

Aradan dakikalar geçti, belki de saatler.

"Her gözümü açtığımda kendimi hastanede bulmaktan sıkıldım." Dedim titreyen sesimle. Nefes almak o kadar zor geliyordu ki, her nefes çektiğimde kalbime sancılar giriyordu.

Eren gülümsedi.

Hayır bu keyiften çok uzak bir gülümsemeydi. Dudaklarında acı vardı. Gözleri acı dolu bakıyordu gözlerime. Benim acı çekmem gerekirken neden o çekiyordu? Neden o daha çok üzgündü?

"Benim bu hâlde olmam gerekmiyor mu?" Diye sordum. Eren gözlerini gözlerimden ayırmadan tekrar acıyla gülümsedi.

"Senin yaşamanı beklemek ölümün kıyısına gelmekten daha acı."

"Çığlık çığlığa bağırırken bir umut senin beni kurtarmanı beklemekten daha acı değil." Dedim net bir sesle. Eren gözlerini ilk defa kaçırdı.

Ona öfkeli olduğumu düşünüyor olmalıydı fakat değildim. Sadece kendi kendime bencillik yapıyordum. Eren beni zaten kurtarmıştı. Eğer bir kaç dakika daha geç gelseydi şuan o hayal dünyamda yaşıyor olabilirdim.

"Bana kızgın mısın?" Diye sordu. "Ne için?" Dedim aynı şekilde. "Seni kurtaramadım." Dedi bir kaç saniye bekledikten sonra.

"Kurtardın."

"Kurtaramadım ki,"

"Kurtardın Eren. Ben senin sayende yaşıyorum."

"Nasıl?"

"Ölümle çekişirken senin sayende o köprüyü geçebildim. Hani ölümle yaşam arasında bir rüya görürsün ya, bende bir rüya gördüm ve beni sen kurtardın. O köprüyü geçmem gerekiyordu ama ben çok yorulmuştum, yere çöküp oturduğumda yanımda sen belirdin. Ben seni taşırım diyerek beni kucağına aldın."

Yatağın üzerinde duran ellerini tuttum. Eren gözlerini bana çevirince aynı şekilde gülümsedim.

"Biz o köprüyü beraber geçtik."

DamerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin