🎐Taehyung'un Gözleri Ona Yalnızca Söylemesi Gerektiğini Vurguluyordu🎐

127 18 8
                                    

Eveet, biz geldik.

Nasılsınız?

Kurgunun ikinci kısmına girmiş bulunmaktayız.

Bu kısım için bir şey diyecek olursak eğer ufaktan kemerlerinizi bağlayın.

Bu bölümden sonra da kitabın eski bölümlerini düzenleyeceğim. Çok süreceğini sanmıyorum, bildirimler için şimdiden üzgünüm.

Bu kadar bilgi yeter.

Hazırsanız, başlayalım.

İyi okumalar dilerim.💫

•》💠《•

Prens Kim kucağındaki ufaklığın saçlarını okşarken güneş veda etmeye hazırlanıyordu. Düzenli nefesleri kulağına dolduğunda ise kucağındaki bedeni kendi yatağına yatırmıştı. Oldukça yorucu geçen günün ardından peşinden ayrılmayan ufaklık da biraz yormuştu onu. Şimdi sessizliğin ve sakinliğin huzuru içinde kaybolmak istiyordu prens. Babasının "Alfa Prens Kim Taehyung'un düğünü oldukça yakındır, düğünden sonraki hafta tahta veliahtım geçecek." dediğinde tüm kurultay hazırlıklara başlamıştı. Yeni yönetici mutlaka eski yöneticinin yaptıklarını görmek isteyecek, bunlara göre kararlar alacaktı. Bunu bilen tüm kurultay üyeleri çalışmalara başlamış, evraklar düzenleyip raporlar hazırlamıştı. Bunun gibi birçok hazırlık devam ederken Goryeo'ya gitmesi gerekenler de hazırlanıyordu. Düğün her iki tarafın da geleneklerine uygun yapılacaktı. Bu yüzden imparatorluktan krallığa gitmesi gereken çok şey vardı.

Heybesini alıp odasından çıkarken kapıdaki muhafızları çocuğa dikkat etmeleri için tembihlemiş, annesine de haber vermeleri gerektiğini eklemişti. Tavlaya gidip seyisten atını aldığında karanlık artık çökmüştü. Prens Kim dörtnala atını sürerken bugün için arkasında ne bıraktığı umurunda değildi. Yalnız kalmak istiyordu. Atın dinlenmesi için verdiği kısa aralar haricinde yemeden içmeden yol gitmişti. Nereye gittiğini bilmiyordu, özellikle gitmek istediği bir yer de yoktu. Yalnızca atını sürmüş, şehirden ve saraydan uzaklaşmış, ıssızlıkla karanlığın birleşiminden doğan hiçlikte kaybolmuştu. Atını durdurup ayakları toprağa bastığındaysa güneş doğmuştu çoktan. Uyumadığı için küçülen gözleriyle bulunduğu yeri inceledi. Ufukta gördüğü yerleşim yeri muhtemelen küçük bir köydü. Atının eyerini bırakmadan yavaş yavaş yürümeye başladı. Acelesi yoktu, bu sefer kendine ayırdığı vakit boldu.

General Min bir yandan sinirle gülüyor, diğer yandan da çaresizce ne yapacağını düşünüyordu. Prens Kim'in saraydan kimseye bir şey demeden ortadan kaybolması yetmezmiş gibi bir de Prens Kim'in odasına girdiğinde yatağın üstünde oturmuş, ona bakan minikle karşılaşmıştı. Onu bırakıp gitmeye yeltendiğinde duyduğu çığlıkla gerisingeri geri dönmüş, küçüğe bir şey olduğunu sanmıştı. Ancak küçük beden yalnızca kucak istiyor, kollarını General Min'e uzatarak ağlıyordu. Yoongi onu dadısına bırakmak için kucakladığında susmuştu. Ama onu dadısının kucağına bırakmak istediğinde prensin odasında attığı çığlıktan daha güçlü bir çığlık atmış, minik kollarını tüm gücüyle General Min'in boynuna dolamıştı. Birkaç denemeden sonra General Min pes etmiş, kucağındaki küçükle Prens Kim'i aramaya devam etmişti.

"Babanı da bir göreyim, seni ona fırlatacağım. Biri kaybolur, diğeri bulunmaz, bir diğerinin tek yaptığı beni azarlamak." General Min bıkkınca nefes verdiğinde küçük kızın elleri General Min'in dudakları üstünde duraksamış, ardından hızlı bir tokadı yapıştırmıştı. "Seni küçük sü-" küçük kız şirince bir kahkaha atıp iki minik elini alfanın yanaklarına koymuş, hafif hafif vurmaya başlayıp abuk subuk sesler çıkartmıştı.

Dynasty: Bloody Love●TkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin