Ağlıyorum galiba, kendi ficime ağlıyorum...
Neyse hikayeye geçelim 🥲
28 Haziran
Bugün çok güzeldi değil mi Jungkook?
Sen, ben ve Yoongi ve Jimin lunaparka gittik. Çok eğlendik. Uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar eğlendiğimi farkettim...
Çok güldük bugün.
Ama yine de korkuyorum Jungkook..
Herkes çok mutlu...
Siz değil de Jungkook, ya ben? Ben bunun bedelini ödemek istemiyorum...
Bize pamuk şeker almıştın.
Yoongi ise benden yedi. Ama onunla daha da yakınlaşmıştık, o yüzden sorun etmedim.
Jimin ise galiba senden yemişti. Kaynaştığınız için sevinmiştim...
Benim için ödüllü oyundaki ayıcığı kazandın. Çok mutlu olmuştum biliyor musun? Sana gösterdiğimden daha da mutlu oldum...
29 Haziran
Hep böyle olur hayatta. En azından benim hayatımda ve hayatımda olan insanların hayatında...
Ne zaman mutlu olursan ol, illa ki bir yerden patlak verirdi hayat. Mutlu olmanı istemezdi çünkü...
Sanki mutluluk sana haramdı.
Sanki mutluluk, yasaktı sana.
Sanki mutlu olursan olmazdı.
Olmazdı işte....
Görmediğim birisini kaybetmiştim. Ve ben, hiç görmediğim, hatta göremediğim bir insanı kaybettiğim için bu kadar da ağlayacağımı da düşünmezdim.
Yoktu artık...
Belki de asıl bu kadar ağlamamın sebebi kendime bağlı değildi?
Değildi...
Jimin... Artık yoktu.
Dün gece, biz tam da lunaparkta o kadar eğlenip, adeta dopamin yüklü bir şekilde eve geldikten sonra gece gelecek olan telefondan habersizce uyuduk...
Jimin'in annesi dün gece hastaneye kaldırılmış, komaya girmişti. Ani kalp durması ile de yaşamını yitirmişti.
Bunu duyan Jimin ise babasını ve kardeşlerini yalnız bırakmamak için (durumları bayağı kötüymüş...) hızla yola çıkmıştı.
Bir yandan ağlıyor, bir yandansa araba kullanıyormuş.
Bizi, daha doğrusu Yoongi'yi arayan kişi polisti.
Büyük ihtimalle gözleri buğulu olduğu için karşıdan gelen tırı görmemişti... Altında ezilmişti...
Yoongi'ye ulaşmışlardı, çünkü Jimin arabasında Yoongi'ye dün vermeyi unuttuğu konuşan peluş civcivin üzerine eğer kaybederse diye numarasını yazmıştı. Eğer ki kaybederse de Yoongi'ye ulaşsınlar, hem sürpriz olur diye düşünmüştü...
Yoongi ile dün gece hiç uyuyamamıştık. Deli gibi ağlamıştık... Yoongi ağladıkça ben de ağlıyordum. Göremesem de acıtıyordu Jungkook.. sen görüyordun acıtırdı evet, ama ben göremiyordum. Sadece ağlama seslerine sarıldım... Ve Jungkook Jimin ile bir geçmişimiz varsa da kendimi düşünmedim o an. Kendime ağlamadım... hatırlamıyordum çünkü... üzüldüm Jungkook, çünkü Jimin'in benimle bir geçmişi vardı, içinde benim olduğum anıları vardı. Ve bunların hepsi artık yoktu... Jimin de yoktu.
Ama en çok da Yoongi'ye üzüldüm Jungkook. Çünkü belliydi, o ikisinin birbirini sevdiği çok belliydi. Durmadan birbirleri ile konuşuyor ve ben evde yokken de Jimin'i çağırıyordu Yoongi. Ben, Yoongi'yi bilmesem de, unutsam da ona da üzüldüm... sevdiğini kaybetmek Jungkook, çok acı bir şeydir, bilir misin bilmem... ama eğer biliyorsan Jungkook, üzülme. Öyle olması gerekmiştir üzülme sen. Üzülmene çok üzülürüm.
Bir diğer en çok üzüldüklerimse ailesiydi Jungkook. Çok sevdikleri kişi zaten gitmişken bir diğeri de... bir günde iki kayıp... anlatamıyorum Jungkook. Bu acı bana bile fazla...
Dün bizimle sen de ağladın Jungkook.. ve ben, Yoongi'yi bırakıp sana gelemezdim. Kayıp bizim kayıbımız değildi, en çok O'nun kayıbıydı...
Ve ben, galiba ilk defa Jimin'in Yoongi'yle olmasını istedim...
20 Kasım
Bugün beraber konsere gittik. Harry Styles konseriydi. Sen cidden o adama bayılıyormuşsun, bunu öğrendim. Senin hakkında bir şeyler öğrenmeyi çok seviyorum ama şu sıralar hiçbir şeye sevinemiyorum Jungkook..
Bir boşluk var içimde... Dolmuyor.
Jungkook, Yoongi iyi değil. Üzerinden, neredeyse 6 ay geçti ve hâlâ ağlıyor...
Her gece onun seslerini duyarak uyuyorum ama o uyumuyor Jungkook...
Bazen zaten onu göremiyorum diye sessizce ağlıyor ama hıçkırıklarını gizleyemiyor Jungkook.
Ve ben dayanamıyorum...
Sen de iyi değilsin Jungkook.
Bunu görebiliyorum. Ne oldu ditorum, hiç deyip konuyu değiştiriyorsun. Bazen telefonuna çok ciddi bakıyorsun ve ben şüphelenmeye başladım...
Önceden bende kalırdın, bazenleri beraber uyurduk. Ama artık teklif ettiğimde projen olduğunu söyleyip reddediyorsun ve ben üzülüyorum.
Jungkook, gitmezsin değil mi?
Jungkook. Bırakmazsın beni dimi?
Jungkook, beni hep seveceksin değil mi?
Jungkook, hep yanımda olacaksın değil mi?
Jungkook, sözünden vaz mı geçiyorsun?
Hani hep benimle kalacaktın...
Vaz geçme Jungkook. Yoksa sözümü bozmak zorunda kalırım...
Jungkook, hep gözlerime bak tamam mı?
Çünkü ben, hep gözlerine bakacağım...
Arkadaşlar bir sonraki ve ondan sonraki bölüm için peçete alın tamam mı? Ben bile yazarken göz yaşlarımı tutamadım..
Iyi okumalar şimdiden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
╰☆☆ 𝘋𝘰𝘯'𝘵 𝘗𝘳𝘰𝘱𝘦𝘭 𝘔𝘦 ☆☆╮
FanfictionÜzerindeki kürkten karıştırmıştım seni. Çekip kendime öpmüştüm deli gibi. Ama o gitmişti... O sonsuzluk için bana elveda bile dememişti... Tamam, çok benziyordun belki. Ben ise iyileşmeye çok yaklaşan bir şizofren deliydim. En azından öyle diyorlard...