Lütfen medyadaki şarkı ile okuyun.
Ve oy atıp ile yorumlarda düşüncelerini belirtmekten çekinmeyin.
Jungkook'dan
Dün, bebeğimle beraber uyumuştuk. O kadar güzeldi ki.... O'nun güzelliğini anlatmaya kelimeler yetmezdi. Zaten O'nun güzelliğini anlatmaya uygun kelime de yoktu.
Şimdi ise markete gitmiştim. Sabah, güzelimden önce uyanmış ve güzel bir kahvaltı edebilmemiz için malzeme almaya gitmiştim. Dönüş yolunda ise bebeğimi nasıl uyandırsam diye düşünüyordum.
Boynundan huylanırdı, burnumu sürterek uyandırabilirdim. Ya da boynunu milyon kere de öpebilirdim? Dudaklarının tadına tekrar da bakabilirdim... karar veremediğimi fark ettiğimde eve gelmiştim.
Kapıyı bir şekilde açıp direkt mutfağa girdim. Poşetleri yere koyduğumda orda tezgahın üzerinde duran bir beyazlık gözüme çarptı.
Ona doğru ilerlediğimde bunun bir mektup olduğunu anlamıştım. Üzerine "yukarıya gelmeden önce lütfen bunu oku Jungkook" yazıyordu.
Bebeğim kesin bana sürpriz yapmıştı.
Yüzümdeki gülümse sadece mektubu okumaya başlayana kadardı...
"Dün Jungkook... Yeni yıla beraber girdik. Yoongi, ne kadar iyi birisi ki biz yalnız kalalım diye evden gitmişti. Sokaklarda ağladığına, sana yemin edebilirim. Ama Jungkook,....
Dayanamıyorum... anlıyor musun?
Susmuyor. Aklımdaki sesler de susmuyor, senin bu lanet telefonun da susmuyor Jungkook... Dün gece saat tam 12'yi vurduğunda bir dize mesaj geldi telefonuna... Sen içkileri yenilerken gözüm ister istemez ekranına kaydı....
Jungkook... hani gitmezdin?
Jungkook... hani beni bırakmazdın?
Jungkook... hani beni hep sevecektin?
Jungkook... hani hep yanımda olacaktın?
Jungkook... sözünden vaz mı geçtin?
Hani hep benimle kalacaktın..?
Jungkook.... Sevdin sandım. Beni cidden sevdin sandım Jungkook. Gözlerime bakmanı dilerdim. Jungkook, beni sev isterdim, beni gör isterdim. Beni cidden sev isterdim ya. Beni aldatma isterdim Jungkook. Benim elimi tutarken, diğer elini başkalarına salla istemezdim... Jungkook dudakların bir tek bana değsin istedim ben. Sadece bana dokun istedim. Kalbin sadece benim evim olsun istedim. Sadece benim için atsın istedim.. Jungkook... İmkansız değildi. Cidden değildi ya... Jungkook hiç olmazsa sessize alsaydın? Üzmeseydin beni... Yine ne yapıyorsan yapsaydın dünyanda, ama beni o iğrenç dünyana hiç sokmasaydın. Jungkook, tek istediğim içten bir gülümsemeydi. Bana ait olduğunu bilmek ve hep öyle kalacağını biliyor olmaktı. Jungkook, gözlerindeki tedirginliği de mi saklayamadın? İsmin ya... Jungkook ya, senin ismin bile güzeldi. Jungkook, sen... Güzeldin. Sen bir zamanlar güzeldin Jungkook...
Dayanamıyorum Jungkook. Kabullenemiyorum.
Zayıf kalbim, senin elini tutmaya dayanamıyor.
Ama bilmeni istediğim bir şey varsa Jungkook,
Jungkook, gitmeyeceğim.
Jungkook, seni asla bırakmayacağım.
Jungkook, ben seni hep seveceğim.
Jungkook, hep yanında olacağım.
Bilmesen de, hep seninle kalacağım...
Ve Jungkook,
Sözümden vaz geçiyorum...
Ama sana son bir söz veriyorum,
Hep gözlerine bakacağım.
Yeni yıl hediyeni umarım beğenirsin,
Sevgilerimle,
Bir zamanlar Taehyung'un olan, hep gözlerine bakacak olan Taehyung"
Başımdan aşağıya dökülen kaynar sular adeta yakmıştı beni. Aklımda bir sürü sehneler oynuyordu... Durumunu biliyordum... ama her şeyi çok yalnış anlamıştı...Tanrıya dua ettim ve koşarak merdivenleri ikişer üçer çıkıp, en ufak bir çıtırtı bile gelmeyen odaya girdim.
Banyo kapısını açtığımda tekrar başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.
O görüntüye tekrar bakamadım.
Benim güzel bebeğim, küvette kırmızı bir suyun içinde oturuyordu.
Şakaydı. Her şey bir şakaydı. Taehyung şimdi uyanacaktı.
Ona seslendim. Duymadı. Tekrar seslendim. Galiba kırmızı suyun içinde olduğundan duymuyordu beni.
Ellerim somsoğuk kırmızı suya girdiğinde gülmeye başladım. Çünkü bu bir şakaydı ve şakalar komik olurdu.
Bebeğimin buz gibi teni tenime değdiğinde daha da gülmeye başladım. Gülmelerim birer kahkahaya dönüştüğünde göz yaşlarım firar etti.
Bebeğimi, somsoğuk o bulanık suyun içinden çıkarttığımda ağırlaştı. Daha fazla taşıyamadığımda onunla birlikte beyaz mermere düştüm. Başını çekip dizlerime koyduğumda bembeyaz zemin çoktan renklenmişti bile.
Komikti. Çok komikti değil mi? Şakaydı bu. Taehyung bana şaka yapmak istemişti. Duysun diye daha da yüksek kahkaha attım. Duydu...
Rüyaydı ya da? Biraz sonra bebeğim beni öperek uyandıracaktı. Ve daha sonra biz planladığımız gibi avmye, onun hep merak ettiği dondurmalardan yemeye gidecektik.
Ama hiçbir şey rüya değildi...
Bana baktığında gözümden bir damla yaş yanağına düştü.
Titreyen, yapış yapış olan koyulaşan elini uzatıp yanağımdaki yaşları sildi. Kötü koksa da avcundan öptüm onu. Gülümsedi...
Ağlamamamı söylediğinde daha da ağladım. Gülmemi söylediğinde ise gülmelerim sadece birer sırıtmaya dönüşmüştü.
Gülmeme, ufak bir gülümsemeyle karşılık verdi.
Elim hâlâ ıslak ve yapışkan elini tuttuğunda hızla telefonumu çıkartıp ambulansı aradım.
"J-jungkook y-yapma" dediğinde hâlâ bana bakıyor ve gülümsüyordu...
"D-dayan bebeğim a-az kaldı" bana bakmaya ve gülümsemeye devam ediyordu. Bense sadece elini sıkıyordum... Bileklerine dikkat etmem gerekse de...
Elimdeki eli yavaşça gevşediğinde geniş sırıtması olan yüzüne baktım. Bir yandansa ' hayır hayır hayır ' sayıklamalarım yükselmişti.
Yanaklarına hafifçe vurmaya başladım.
O ise sadece gözlerime bakıyor ve gülümsüyordu...
"Ama sana son bir söz veriyorum,
Hep gözlerine bakacağım."
Daha da ağlamaya başladım. Ağlamalarım artık birer haykırışlara dönüşmüştü. Farkında olmadan bedenini sarsıyordum... Ama bana hiçbir tepki vermiyordu...
Bitmişti...
Benim biricik Sevgilim gitmişti...
"Bilmesen de, hep seninle kalacağım"
Gülümsedim.
Yanağımdan düşen bir damla yaş, yanağındaki ufak bir bölgede, ten rengini gösterebilmeyi başarmıştı.
Son kez dudaklarından öptüm ve gözlerini ellerimle kapattım.
Gülümsemesi hiç solmamıştı....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
╰☆☆ 𝘋𝘰𝘯'𝘵 𝘗𝘳𝘰𝘱𝘦𝘭 𝘔𝘦 ☆☆╮
FanfictionÜzerindeki kürkten karıştırmıştım seni. Çekip kendime öpmüştüm deli gibi. Ama o gitmişti... O sonsuzluk için bana elveda bile dememişti... Tamam, çok benziyordun belki. Ben ise iyileşmeye çok yaklaşan bir şizofren deliydim. En azından öyle diyorlard...