"Bütün hikaye bu Hina. Doğduğundan beri bu güçlere sahip olmandan korkuyorduk. Maalesef ki şimdi gerçekleşmiş olduğunu görüyorum."
Bu olan şeyler hiç mantıklı gelmiyordu. Babamın gizli geçmişi aklımı çok karıştırmıştı. Ne yani 470 yaşında bir babam mı vardı? Bundan sonrasında ne olacaktı?
"Loina benden intikam almak için seni kullanacak. Seni buldu. Geriye yalnızca yapacağı kötü planları uygulamak kaldı. Çok dikkatli olmalısın Hina. Loina bizden çok daha güçlü. Anneni ölümsüz yaptığımda güçlerim eskisinden daha da zayıfladı."
Annem yanıma geldi ve önüme çöküp yüzümü okşadı.
"Korkma Hina. Biz senin için daima burada olacağız."
Babam bir anda hızla ayağa kalktı. Üstüne çeki düzen verdi ve sonrasında boğazını temizleyerek konuştu:
"Artık seni yeteneklerin konusunda eğitmem gerekiyor. Bu günün geleceğini biliyordum ama bu kadar hızlı olacağını tahmin etmemiştim."
Ayağa kalktım.
"Bana bir süre bunları idrak etmem için vakit verin lütfen."
Ebeveynlerim kafalarını sallayarak onay verdiler. Ben gittikten sonra odamı olduğu gibi bıraktıklarını, yalnızca kapıyı kilitlediklerini söylediler. Anahtarı onlardan aldım ve tozlanmış odaya girdim.
Zihnimi rahatlatmak için kulağıma kulaklıklarımı taktım ve şarkı dinleyerek odayı toparlamaya başladım. Artık okumayacağım için bıraktığım kitaplarım, küçüldüğü için hepsini bir kutuya doldurduğum kıyafetlerim, eski çizimlerim ve en önemlisi bunca zaman kaybolduğunu sandığım on sekizinci yaş günü hediyem, bilekliğim. Otis'in bana on sekizinci yaş hediyesi.
***
-3 YIL ÖNCE-
"Beni nereye götürüyorsun Otis?" dedim gülümseyerek.
"Acele etme. Dünya kadar vaktimiz var."
İlk randevuya çıktığımız kafeye gelmiştik. Sevinç içinde Otis'e sarıldım. Hızlıca içeri girdik ve siparişimizi verdik. Yemekler gelmeden önce Otis cebinden küçük bir kutu çıkardı. Bana uzattı ve gülümsedi.
"Bu nedir Otis?"
"On sekizinci yaşın kutlu olsun Hin."
Kutuyu açtığımda içinden Yeşil taşları olan ince bir bileklik çıktı.
***
Zihnim eskilerde kaybolduktan sonra kendime gelmem çok uzun sürdü. Sanki daha dünmüş gibi her şey.
Odamı toparladığım gibi kendimi de toparladıktan sonra, aşağı ailemin yanına indim. Karşılıklı oturmuş, ciddi bir şekilde konuşuyorlardı. Babam benim indiğimi görünce hemen kendine çeki düzen verdi ve yüzüne sakin bir gülümseme yerleştirdi. Bakışları her şey yoluna girecek diyordu.
Annem yemeği çoktan hazırlamıştı. Yemek yedikten sonra babam bana döndü ve ciddi bir şekilde:
"Bu gece biraz antrenman yapalım ne dersin?" dedi. Kabul etmekten başka çarem yoktu. Bu benim kaderim.
***
Üzerime rahat edeceğim bir şeyler giydikten sonra, babamın sesi ile tekrar aşağı indim. Babamı ilk defa bu kadar ciddi görüyordum. Bana karşı daima neşeli ve anlayışlı bir baba oldu. Ama şimdi anlıyorum ki, işler gerçekten ciddiye binmiş durumdaydı.
"İçindeki enerjinin farkına varmalısın. En önemli nokta bu. İçinde biriken bir duyguyu ortaya çıkarman enerjinin dışarı çıkmasını kolaylaştıracaktır. Genelde bu duygular öfke, kin ve intikam olur. İlk önce vücudunu serbest bırak. Sonrasında içinde o enerjinin şekillendiğini hisset. Öfke duyduğun bir anı hayal et. O enerji yavaşça vücudundan çıksın. Bir renk ver ona."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loina
FantasyGenç adam sinirli bir şekilde evin kapısını yumruklamaya başladı. Karısının kapıyı açması uzun sürmedi. "Joa nerede Karen?" Genç kadın arkasını döndü ve şöminenin önüne gidip ellerini alev alev yanan ateşe uzattı. Belki de zihnindeki soğuk düşüncele...