Benim adım Joa Beliva. Annemin beni bir büyücüye satması ile, hayatımda çok büyük bir dönüm noktası yaşadım.
-1562-
Aile çok fakirdi ve geçimlerini sağlamakta zorlanıyordu. Karen vücudunda çıkan kızarıklıklar ve kaşıntılara sebep olan kuruluklar sebebi ile, genç bir şifacı olan Garia Holison'a tedavi için gitti. Adam ondan yapacağı şifalı ilaç için oğlunu ona vermesini istedi. Kadının başka çaresi yoktu, oğluna son defa veda edip onu büyücünün yanına bıraktı ve ilacı alıp evine döndü. Ancak Karen hariç diğerlerinin bilmediği bir şey vardı, o da adamın büyücü olduğu.
***
Beni alan adam, en iyi şekilde yetiştirdi. Eğitim ve dövüş konusunda yıllar içinde mükemmel beceriler edindim. Ama bir gün öğrenmemem gereken bir şeyi öğrendim. Beni alan adam sihir ile uğraşıyordu. Bu bizim zamanımızda yaşayan biri için cadılık anlamına geliyordu. Biri bunu öğrenirse, Garia'yı idam etmek için elinden geleni yapardı. Bana hayatına dair her şeyi anlattı. Yüz yıldır yaşadığını ve hep genç kaldığını, bu sihirin atalarından kalan bir miras olduğunu ve tehlikeli ellere geçmemesi gerektiği gibi. Yıllar içinde bana sihir ile alakalı her şeyi anlattı, ve öğretti.
Ama sonunda korkulan oldu.
İnsanlar Garia'nın büyücü olduğunu öğrendi. Bir gece evden odun almak için çıktığımda bütün insanların bir arada bağırarak evimize doğru geldiklerini gördüm. Nutkum tutuldu. Hızlıca eve girdim ve kapının önüne bulduğum her şeyi yığmaya başladım. Seslerime uyanan Garia, bana tedirgin gözlerle baktı.
"Neler oluyor Joa?"
"İnsanlar... Bizim için geliyorlar."
Garia'nın gözleri korku ile açıldı. Evin arka kapısından hızlıca çıktık ve ormana doğru koşmaya başladık. Bileğimden sıkıca tutmuştu ve asla bırakmıyordu. Bir süre öyle koşmaya devam ettik ancak köylüler peşimizi bırakmıyorlardı. En sonunda yorgunluktan düştük. Bir süre etraf sessiz kaldı ama sonrasında izimizi buldular. Garia'yı iki kolundan yakalayıp ölüm tehditleri savurmaya başladılar. Tam o anda Garia'nın vücudundan ışıklar saçıldığını gören insanlar korku ile ondan uzaklaşmaya başladı. Garia bana döndü, ve gülümsedi.
"Gücüm senindir, Joa."
***
-1924-
Güçleri aldığımdan beri yirmi beş yaşında bir genç gibi görünüyorum. Asla yaşlanmadım. Bu neden ile göçebe bir hayat yaşıyorum. İnsanlar ile konuşamıyorum çünkü onlar ile konuşmam hayatımı tehlikeye atabilir. Hiç kimse ile bir bağım yok, olamaz da. Yıllardır kendi başıma güçlerimi kontrol etmeyi öğrendim. Garia'nın bana sihir hakkında öğrettiği her bilgi hayatımın her noktasında gerekli oldu.
Bir gün yine her çarşamba sabahı yaptığım gibi gazete almaya gittiğimde, o gün farklı olarak genç bir kadın ile karşılaştım. Bembeyaz parlayan saçlara ve cam gibi gözlere sahipti. Kadın ona baktığımı görünce nazikçe tebessüm etti. Muhtemelen yirmi dört yaşlarındaydı. Ona bakmaya devam ettiğimi fark ettiğinde, yanıma geldi ve nazik bir şekilde sordu:
"Gözlerinizi benden alamıyorsunuz. Bir özelliğim dikkatinizi mi çekti?"
"Hayır. Yalnızca, saçlarınızın beyazlığı... Daha önce hiç görmemiştim."
Kadın nazik bir kahkaha attı.
"İnsanlar genelde bunu çok sık söylerler."
Genç adam elini uzattı.
"Ramuel. Memnun oldum."
"Linda. Ben de memnun oldum Ramuel."
***
-1930-
Joa gördükleri karşısında ne yapacağını bilmiyordu.
"Ramuel. Bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Bana inanmayabilirsin ama lütfen beni kendinden uzaklaştırma. Ben daha önce bir ölümlüye aşık olmadım."
"Linda. Ben ölümlü değilim."
Linda, duydukları karşısında şaşkınlık ile gözlerini açtı.
"Bu da ne demek Ramuel?"
Genç adam tereddüt içinde söyleyip söylememek arasında kaldı. Yıllar sonra belki de kendi gibi birini bulmuştu. Ama korku vücudunu terk etmiyordu. Ya başkaları da onların güçlerini öğrenirse? O zaman ne yapacaklardı?
"Gerçek adım Ramuel değil. Joa Beliva. Memnun oldum."
"Yoksa..."
İşte şimdi adamın kendini kanıtlama vakti gelmişti.
***
"Demek gerçek adın Loina. İtiraf etmeliyim ki, kendim gibi birini bulacağımı hiç tahmin etmezdim."
***
-1985-
"Böylelikle dilimizin zenginliğini daha iyi anlamış oluyoruz."
Bir süredir öğretmenlik yapıyorum. Loina ile hayata biraz daha açılmaya karar verdik. Tabii bunun onun zararına olacağını henüz bilmiyorduk.
Okul çıkışı yağmur yağıyordu ve o gün sabah güneşli olduğundan yanıma şemsiye almamıştım. Güçlerimin arasında havayı açma gibi bir şey olmadığından, -olsa bile kullanmazdım bu benim gücümü açığa çıkarabilir- bulduğum ilk yağmur gelmeyen yere sığındım. Bir kaç dakika sonra yanıma genç bir kız geldi. on dokuzlu yaşlarında gözüküyordu. Kıpkırmızı saçları, ela gözleri vardı. Gözlerimiz bir anda buluştu, ve o an büyülendiğimi hissettim. Hayatımda gördüğüm en güzel gözlere sahipti. Benim zamanımda yaşamış olsaydı, saçlarından dolayı idam edileceğini bildiğim o güzel kızın aynı hayranlıkla bana baktığını fark ettim. İkimizde nutkumuz tutulmuşcasına birbirimize dakikalarca baktık, sıkılmadan. En sonunda kız adımı sordu.
"Joa. Joa Beliva."
***
"Bu kız bizim hayatımıza nereden girdi ki? Asla insanların içine karışmamalıydık!"
"Loina. Sakin ol."
Loina sakin kalmayı başaracak gibi gözükemiyordu. Öfkesini kontrol edemez ise, çok büyük bir yıkıma sebep olabilirdi. Joa'nın aksine, o güçlerine Joa'dan daha uzun süredir sahipti ve ondan kat ve kat güçlü idi. Genç kadın öfkesine hakim olamadı.
"O KIZ İÇİN BENİ TERK ETTİĞİNE PİŞMAN EDECEĞİM SENİ JOA!"
"Loina, dinle! Birbirimize söz vermiştik. Birlikte kalmamızın tek sebebi güçlerimizdi. Ama bu sözümüzü tutamadık. Biz seninle tekrar bir araya gelemeyiz. Ben Bella'ya aşık oldum. Onun gözlerinde aşkı gördüm. Ondan başkasını sevemem, üzgünüm. Eğer sana ümit verdiysem, lütfen beni affet."
Loina daha fazlasını duymak istemedi. Korkulan patlama gerçekleşti. Güçlerini kontrol edemediği için kendini koruma amacı ile başka bir ülkeye kaçtı. Bu sayede Joa ve Bella sonunda bir araya geldiler, evlendiler ve 2001 senesinde dünyalar güzeli bir kızları oldu, Hina.
Ama bilmedikleri bir şey vardı. Loina'nın o gün Joa'yı lanetlemesi gibi. Lanet Joa'ya etki etmemişti ama, Hina'ya etki edeceğini de tahmin edemezlerdi.
Joa Hina'nın doğumundan sonra Bella'ya her şeyi anlatmak zorunda kaldı çünkü biliyordu ki, Loina bir gün Joa'dan intikam almak için geri dönecekti. Bella ilk başta bundan çok korksa da, yapması gereken şey ailesini korumak ise, ne feda etmesi gerekiyorsa feda etmeye hazırdı. Joa gücünün yarısını Bella'ya verdi ve böylelikle iki ölümlü ve yarı ölümlü küçük kızları ile hayatlarına devam ettiler.
Bu güne dek.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loina
FantasyGenç adam sinirli bir şekilde evin kapısını yumruklamaya başladı. Karısının kapıyı açması uzun sürmedi. "Joa nerede Karen?" Genç kadın arkasını döndü ve şöminenin önüne gidip ellerini alev alev yanan ateşe uzattı. Belki de zihnindeki soğuk düşüncele...