Ateşe Yenik Düşen Beden

1.1K 80 160
                                    

✰✰✰

Hızlı adım sesleri ve kesik soluklar sessiz koridorları dolduruyordu.

Dışarıdan bakıldığında sanki birisi kovalamıyormuş gibi duruyordu aslında. Çünkü peşlerine görünen her hangi bir canlı veya yaratık yoktu. Ama işin aslına, düşman onları duvarların içinden kovalıyor, daha onların dahi duyamadığı kalp atışlarını işitiyordu.

Aida, Harry'nin küçük elini sıkıca tutmuş onu peşinde sürüklüyordu. Ama sorsak, nereye gittiğini bilmiyordu.

Arkalarından gelen çığlık seslerine karşı durakladılar. Harry nefes nefese kalmış daha fazla devam edemeyeceğini belli edercesine yere çökmüştü.

İlk önce güçlü bir kuş sesi gelmişti. Ardından bir insana ait olamayacak kadar kalın bir çığlık duyulmuştu.

Düşman kör kaldı. Ama hâlâ duyuyor.

Etrafına göz gezdirdi kız. Koridorun sağ tarafında kalan küçük bir bölme ilişti gözüne. Bir kaç adım atıp bölmeyi inceledi. Kendisi sığamayacak kadar küçüktü. Fakat Harry sığabilirdi.

Hızlı adımlarla geri dönüp Harry'nin kolundan tutarak bölmenin yanına getirdi onu. Daha çocuk bir şey diyemeden onu bölmeye sıkıştırdı.

'Sakın sesini çıkarma, ben gelene kadar buradan çıkma. Anladın mı?' fısıldayarak sordu.

Uzun uzun kızın gözlerine baktı çocuk. Korkudan titiriyordu.

H : "Tamam... Sen nereye gideceksin? Ya yakalanırsan?"

Gözlerini kapatıp hızlı hızlı atan kalbinin sakinleşmesini bekledi biraz kız.

'O bana zarar veremez.'

Bir kaç saniyelik bir sessizlik oluştu ikilinin arasında. Bu kısa süre onlar için yüzyıllar gibi geçmişti.

Kendine gelmek için derin bir nefes alıp Harry'yi kendine çekti kız. Ona uzun uzun sarıldı, her daim onu korumak için yanında olacağını sadece ona güvenmesi gerektiğini söylercesine çocuğun kafasına bir öpücük kondurdu.

Biliyordu. Anne baba sevgisi tatmamış birinin hayatında en az bir kez olsun ebeveyn edasıyla öpülmesi gerektiğini biliyordu.

Kız hiç tatmamıştı o öpücüğü. Ama Harry'nin de tatmamasına göz yumamazdı.

Kendini çocuktan ayırıp son kez Harry'nin yeşillerine dikti kendi yeşillerini. Çocuğa tatlı bir gülümseme verip ayağa kalktı.

Koştu. Arkasına hiç bakmadan, Harry'ye son bir veda etmeden.

Koştu.

Şimdi tek olduğu için demine kıyasla kalbi daha  hızlı atıyor, düşmemek için kendini zorluyordu.

Nereye gittiğini bilmeden biraz daha koştu kız. Hangi yöne saptığını anlamıyor, beyni vücuduna ses geçiremiyordu.

Büyük bir açıklığa gelince durdurdu kendini.

Karşısında geldikleri çıkış kapısı duruyordu. Kendi fark etmeden Sırlar Odası'nda bir tur atmıştı.

Küçük bir küfür savruldu kurumuş dudaklarından. Aklından bin bir kaçış planı geçiyor ama hiç birini gerçekleştirecek cesareti bulamıyordu kendinde.

Harry'yi nasıl kurtaracakdı?

Basiliks hâlâ dışarıda mıydı?

Ginny öldü mü?

Aklından bin bir soru geçerken önünde yatan bedeni fark etti kız. Ginny hâlâ bıraktıkları şekilde yerde yatıyordu. Koşar adımlarla Ginny'nin olduğu yere doğru ilerleyip kızın yanına oturdu. Elini kızın bedeninde gezdirip yaşayıp yaşamadığını kontrol etti.

<< 𝘿𝙚𝙖𝙙 𝙎𝙤𝙪𝙡 >> Tom Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin