chapter one - welcome

180 17 3
                                    

3 Mart Pazar...

Günlerden pazardı ve Hyunjin'in Seul'de ikinci günüydü. Busan'da yaşıyordu ve daha önce hiç Seul'e gelmemişti. Jeju Adası'nda tanıştığı ve en iyi arkadaşı Felix ile aynı üniversiteleri kazanmışlardı. Artık ev arkadaşı olacakları için ikisinin de modu çok iyiydi.

Cumartesi günü, yani Hyunjin' in Seul'e ilk geldiği gün taşınma telaşından Felix'le yemek yemek ve nakliyecilerle uğraşmaktan başka hiçbirşey yapamamışlardı. Kendilerini ertesi günki oryantasyon eğitimine saklamış, önlerindeki 4 yılın keyfini çıkarmaya karar vermişlerdi.

Evleri ve okulları yürüme mesafesindeydi, öğrenci olduklarını unutmamak için okulun etrafından bir ev bakmışlardı. Şanslarına, ucuz fiyata onlara fazla bile gelecek bir ev bulabilmişlerdi. Evden çıkıp okula yürümüşler ve bir yandan da marketten aldıkları atıştırmalıkları yemişlerdi.

Bahçe oldukça kalabalıktı. Hyunjin ve Felix farklı bölümlerdeydiler ve ne yapacakları hakkında hiçbir fikitleri yoktu. Tanıdıkları tek kişi Felix'in kuzeni Roséanne'di. O da gelemeyeceğini söylemişti. Düşünerek bir yere varamayacaklarını anlayıp konuşmaya karar veren kişi Felix olmuştu.

"Pişt"

"Hmm"

"Ne yapacağız şimdi? Sen birilerini tanıyor musun?"

"O soruyu benim sormam lazım. Seul'de yaşayan sensin"

"Rosé'yi göremiyorum, sanırım gerçekten gelmemiş. Beni burada bırakmaz diye düşünmüştüm."

"Lix, her birinci sınıf tek başına geliyor buraya. Herkesin Rosé noonası yok maalesef. Kendi başımızın çaresine bakabiliriz. Bak şurada masalar var. Gel gidip bakalım."

Başında bir sürü insan bulunan masalara yöneldiler. Kafalarını çevirdikleri upuzun sarı saçları gördüklerinde Felix'in yüzüne bir gülümseme yayıldı ve Roséanne'e doğru yürümeye başladılar. Al, Felix. Rosé noonan burada işte, diye geçirdi Hyunjin içinden.

"Roséanne Noona!"

Küçük kuzeninin üniversite öğrencisi olması onu duygulandırmıştı. Aralarında birkaç yaş olması umrunda değildi. Felix onun küçük kuzeniydi ve Hyunjin ise onun küçük kuzeni gibiydi.

"Felix, Hyunjin... Hoş geldiniz. Sizin de üniversiteye geldiğiniz günleri görecektik ha. Duygulandım şimdi... Daha dün şu kadarken kolluğunuz patladı diye benden yardım-"

"Annem bile üniversiteyi kazandığımda bu kadar duygulanmadı. Hem biz senden kolluğumuz için yardım istediğimizde biz dokuz yaşındaydık ve sen on iki yaşındaydın. Abartma."

"İki dakika nostalji yaşayacaktık. Odun."

"Yesinler nostaljini. Dün seni aradığımda neden gelmiyorum dedin? Ne kadar stres yaptım haberin var mı?"

"Tamam, yeterince büyümemişsin. Hâlâ bensiz hiçbirşey yapamıyorsun. Bari saygısızlık etme."

"Neden geldin?"

"Ceza puanlarımı silecekler de o yüzden."

"Benim için gelmedin yani. Teyzemi arayıp ceza puanı aldığını söyleyeceğim. Görüşürüz."

"Lix,Lix gel buraya. Üniversitede ceza puanı almayan öğrenci yoktur bir kere. Ayrıca sunbaenim ben senin. Saygılı ol."

"Yesinler sunbaeni. Roséanne diyorum var mı bir sıkıntı?"

"Olgun biri olduğum için giriş kartlarınızı vereceğim ve hiçbirşey demeden sizi yollayacağım. Hyunjin? Dilinin orada olduğuna emin misin?"

"Ha. Evet, sadece konuşmanızı bölmek istemedim. Selam sunbae."

"Sen noona diyebilirsin. O küstah arkadaşına söyle kime nasıl davranacağını bilsin."

Hyunjin gülümseyerek, "Çok saygılıdır o. Bizim eve geldiğinde babamla ben içemezken o soju içer mesela. O kadar saygılı yani."

"Bilmez miyim? Onunla aynı kanı taşıdığıma inanmak zor. Her neyse gelin size giriş kartlarınızı vereyim."

İkisi de 'sunbae'lerinin peşinden ördek yavruları gibi gidip giriş kartlarını aldılar.

Felix burada olduğu için çok şaşkındı. Hyunjin için çok şaşırtıcı bir durum değildi çünkü onun dersleri hep iyi olmuştu.

"Her zamanki gibi birbirinizin tek arkadaşı olarak kalmayın ve hiç değilse bir arkadaş grubu oluşturun. Şimdi diğer öğrencilerle ilgilenmeliyim. Görüşürüzz!"

"Tamam ROSÉANNE, teşekkür etmiyorum. Görüşmeyiz. "

"Görüşürüz sunbae!"

Felix ve Hyunjin, yeni tanıştığı insanlarlayken çok rahat olamayan insanlardı bu yüzden Roséanne'in bu isteği askıda kalacaktı.

"Arkadaş edinmeye çalışmayacağız, değil mi?"

"Hayır, sen Rosé'ye bakma. Az arkadaşı olan insanlara fobisi var onun."

"Sen öyle diyorsan. Hadi içeri girelim."

Öğrencilerin birbiriyle kaynaşması için düzenlenen bu etkinlikle, üniversite hayatlarına başladılar. Önlerindeki 4 yılda neler olacağı, onlar için de büyük bir merak konusuydu.
______________________________________

Bu bölümü düzenledim ve hemen atıyorummm. Böyle daha düzenli olacak sanki. Sizce?

Bu fice başlarken aklımda çok şey vardı ama hepsini unuttum sjxhdochfo. Daha iyilerini bulacağım yani inşallah. Ayrıca yorum yaparken bunun ilk ficim olduğunu göz önünde bulundurursanız sevinirim. Keyifli okumalarr.

dreams come true | hyunjin x yeji Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin