chapter six- are you in- what!?

96 6 50
                                    

Bu kurguyu bir ara yayından kaldırmıştım ama tekrar yüklemeye karar verdim, ve evet yıllar sonra bölüm atıyorum.
_______________________
|Hyunjin'den|

Okul bittikten sonra düşük bütçeli öğrenci evimize geri döndüm. Minnak odama girip pijamalarımı giydim. Üniversitenin ilk günleri olduğundan henüz ödev vermiyorlardı. Bu yüzden rahattım.

Masanın üzerinden annemlerin üniversite hediyesi olan bilgisayarımı aldım ve izlediğim dizinin diğer bölümünü bulmak için kaçak sitelere göz attım. Görüntü kalitesini beğendiğim bir siteyi açıp izledim.

"Hyun Su daha ne kadar böyle davranacak? O bu hale gelene kadar sen ne yaptın?" (Y/N: Bu repliğin geçtiği diziyi bileni karakter olarak bu kurguya ekleyeceğim. Ay öyle kalmayayım bilinnn.)

Bir süre bölümü izledikten sonra canım abur cubur çekti ve diziyi durdurup biraz abur cubur almak için sabah kahvaltı yaptığım markete gittim. Masalardan birinde oturan Yeji ve üzerinde okul forması olan iki kız ve bir çocukla oturuyordu. Ve gayet mutluydular. Yeji'yi ilk defa gülerken görmüştüm. Genellikle 'Kapatın çenenizi de evime gideyim.' der gibi bakıyordu. Yeji'yi tanıdığım için selam vermem gerekir diye düşünerek yanına gittim.

"Yeji, merhaba!"

Kafasını kaldırıp bana baktı. Yüzündeki gülümseme aniden soldu.
"Sana da merhaba Hyunjin." diyerek el salladı. Gülümsedim ve atıştırmalıklarımı almak için raflar arasında gezindim.

"Beyefendi! Saatlerdir sizi arıyorum. Sabah yediniz içtiniz ama parasını ödemediniz. Hırsız mısınız, durumunuz mu yerinde değil? O kadar seslendim ama duymadınız."

Bana bağırarak söylenen yarı zamanlı çalışana garip bir şekilde bakıyordum. Zaten bok çuvalına dönmüş durumu nasıl toparlayabileceğimi düşünüyordum. Yeji'nin de bana garip bir şekilde baktığını hissedebiliyordum. Kafamı kaldırıp Yeji'ye baktım. Çalışanı duymuş ama umursamayıp önüne dönmüştü.

Tanrım, bu kızın umursamazlığı beni çıldırtacak.

"Unutmuş olmalıyım, şimdi aldıklarımla beraber öderim."

"Ben de sizi hırsız sanmıştım, durum buysa sorun değil. Bu arada B12 ilaçları satıyoruz, genellikle 30-40 yaşını geçmiş kişiler kullanıyor ama sizin kullanmanızda da sorun yok bence."

"Teşekkürler, sarı kantaron haplarıyla idare ediyorum."

"Alzehimer değildir umarım. Çok geçmiş olsun beyefendi."

"19 yaşındayım. Ve az önce söylediğimde de ciddi değildim. Yine de hayatımla bu kadar ilgili olduğunuz için teşekkürler." dedim iğneleyici bir tavırla. Kimin önünde rezil olmak istemiyorsam onun önünde rezil oluyordum, gerçekten...

Çalışana sahte bir şekilde gülümseyip atıştırmalıkların satıldığı yere gittim. Tuzlu krakerlerden elime aldım. Alt raflarda sevdiğim bir bisküviyi gördüm. Uzun zamandır yemiyordum. Bu yüzden ondan da aldım. Tablet çikolatalardan da aldım ve içecek bir şey almak için marketi biraz gezindim. Çilekli sütler gözüme çarptı ve Felix'i de düşünerek iki tane onlardan aldım. Paket ramenlerden fazlaca aldım. Kasaya döndüm ve aldıklarımı çalışana uzattım.

"Aigoo, aldığınız şeyler birbiri ile hiç uyuşmuyor. Çilekli sütleri küçük çocuklara satarız, bu bisküvileri ise yaşlı teyzelere. Gerçekten garipsiniz."

"Ne aldığımı sorgulamayı kesip sabahki ile beraber ne kadar tuttuğunu söyler misin artık?"

"32.500 won tutuyor efendim."

Elimdeki 10.000 won ile bir süre bakıştık.

"Temassız geçelim lütfen." diyerek cebimden kredi kartımı çıkardım.

Her şeyi ödedikten sonra marketten çıktım. Yeji de arkadaşlarıyla(sanırım) oturdukları masadan kalktı.

"Jeongin'in öyle çıkacağını hiç düşünmezdim. Gayet masum bir çocuktu."

"Evet, kursta maçlardan sonra rakiplerinden bile özür dilerdi o."

Duyduklarımın liselilerle alakalı olduğunu düşünüp pek umursamadım. Umursadığım tek bir şey vardı. Yeji bir kez bile dönüp benimle konuşmaya çalışmamıştı. İlk adımı atan hep ben oluyordum ve yaptığı artık saygısızlıktan çok kalbimi kırıyordu. Neden bu kadar çok kırıldığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Ben... Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Hissettiklerimin ne olduğuna kafa yorarak eve yürüdüm.

Montumun cebindeki anahtarı çıkarıp eve girdim ve asansöre bindim. Son kapıdan da geçtikten sonra artık evdeydim. Atıştırmalık poşetinin içinden bir kaç bir şey alıp odama gittim. Kendimi yatağa bıraktım. Durdurulmuş olan diziyi tekrar başlattım ve atıştırmalıklarımı yiyerek izlemeye devam ettim.

Yarım saat kadar sonra Felix odama daldı.

"Hyunjin. Ben âşık oldum."

"Ne? Ne oldun? Kime? "

"Âşık oldum. Ryujin'e."

Ağzım açık kalmıştı. Bence güzel bir çift olabilirlerdi. Yeji ve benim aksine gerçekten iyi anlaşıyorlardı.

Bir süre oturup bu konu hakkında konuştuk.

"Hyunjin, bana tavsiye veremez misin? Sen hiç âşık oldun mu?"

Aşk... Tabii ya. Daha önce hiç hissetmediğim duygu aşk olabilirdi. Ya da aşk demek için çok erkendi. Sadece hoşlantıydı. Ama bunun  düşüncesi bile benim için korkunçtu. Aşk mı? O vıcık vıcık duygu. İkinci ayın on dördünde herkese iğrenerek bakan ben, onların yerinde olmayı mı isteyecekti? Saçmaydı. Bu düşüncelerin hepsini kafamdan silmeliydim.

Ama ya gerçekten Yeji'den hoşlanıyorsam?

___________________________

Bu bölüm biraz kısa oldu bu yüzden hepinizden özür diliyorum, ama olayların önünü biraz da olsa açtığım için daha sık bölüm atmaya çalışacağım.

Bu arada Hyunjin'in izlediği diziyi kimler biliyor? Yazanı istediği idol olarak, ya da istediği isimde istediği kişilikle bu kurguya ekliyorum. İpucu: Bu dizi bir K-drama. Repliği tekrar yazayım:

"Hyun Su daha ne kadar böyle davranacak? O bu hale gelirken sen ne yaptın?"

Ve son olarak diğer iki kurgumu tanıtmak istiyorum, ikisini de bu kurgudan sonra yayınladım ama birinin bu kurgudan daha çok bölümü var.

I Wish I Knew ve Bulimia Nervosa'ya profilimden ulaşabilirsiniz.

Love you all💞

dreams come true | hyunjin x yeji Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin