11- "Alevden Küle"

1.1K 63 53
                                    

"Herkese merhaba, uzun süreli sınav dönemi ve üzerine gelen ufak tefek birkaç sebep nedeniyle geç gelmeye başladı bölümler, biliyorum. Bahane olarak kabul etmeyin ve kızmakta ne kadar özgür olduğunuzu da unutmayın. Yorumlara bile cevap veremez oldum, tek tek yanıtlayacağım özür dilerim. Son bölümün okunma sayısı o kadar düşüktü ve ben o kadar üzüldüm ki sanırım bu bana verilen bir ceza diye düşünerek sizlere daha uzun, kendimce daha iyi bir bölüm vermeye karar verdim. Ufak bir hatırlatma yapmadan da geçemeyeceğim, hikayemizin birinci bölümüne ufak bir dönüş yaparsanız aslında en başta günümüzden kesitlere yer verdiğimi fakat sonrasında sürekli olarak sekiz yıl öncesini ele aldığımı göreceksiniz. Artık her bölümde günümüze gelene dek yine günümüzden özel kesitlere yer vereceğim. Kafanız karışmasın, konuyla ilgili aydınlatmama yardımcı olacak tüm sorularınızı yoruma bırakın. Bu bölüm tek bir kişiye değil, özrüm olarak tüm okuyucularıma ithaf edilmiştir. Sizleri seviyorum..."

*Bölüm şarkısı multimedyadan da ulaşabileceğiniz Teoman- Kadınım.

-Edossomerhalderxx

"Sen en büyük sevgiyi hak edecek kadar mükemmel , herkesin sevmeyi hak edemeyeceği kadar özelsin..."

Episode 11 Alevden Küle

11.10.2015

-Karlos Yankı

"Bugün günlerden cumartesi, saat 08:15 sana göre geç bile kaldık güne başlamaya. Sabahın en erken saatlerinde uyanmak ve güzel bir kahvaltı sefası tüm gün dinç tutardı insanı, yani sen hep öyle söylerdin bana. Bugün ağlamıyorum, geçen sefer ağladığımda bir saat boyunca suratını asmıştın, yada bana öyle geldi bilmiyorum. Yapacağın bir mimik hayalim olduğu için sadece düşlüyor da olabilirim.

Seni ezberlemeye çalışıyorum. Kendini bana bırak, senden alabilecegim hiçbir şey yok, hele senin haberin olmadan asla. Gözlerine dokunmak için ne kadar uzun zamandır bekliyorum biliyor musun? Ya saçlarını koklamak için. Yasemin gibi kokuyorlar... Belki de daha güzel. "Böyle kokmayı nasıl başarıyorsun?" derdim hep, sende bana, "Sen koklamayı biliyorsun." derdin. Kumral saçların, ateşi anımsatan göz bebeklerinle buluşunca, ne kadar romantik duruyorlar. Öyle ezberlemek istiyorum ki seni, unutmak denen şey bile hasetlensin. Kirpiklerine baktıkça rimel olup bulaşmak geliyor içimden. Bir fırça kadar bile şanslı bulmuyorum kendimi. Yada bir çorap kadar, bir ruj olmak bile düşmüyor payıma. Dudaklarına yaslanmak ne güzel olurdu. Ne
güzel olurdu onlara pervasızca dokunmak...
Seni ezberlemek istiyorum. Ellerinde kimsede olmayan bir hüzün var, yüzünde yaşayan her
duygu ellerine de bulaşmış sanki, incinmekten hiç korkmazdin sen... Ojelerin silinmiş, yarın onları yeniden süreceğim. Kır çiçeklerini çok seversin, sana tazelerini toplamalıyım. Daha çok şey var söylemek istediğim, ama dilime mühür vurdum sen konuş diyinceye kadar.
Sadece yüreğimle konuşuyorum. Sadece yüreğimle. Bilmem ki kitap okumamı ister misin? En sevdiğin şey, Selami Baba'yı dinlerken kitap okumaktı. Küpelerini çıkarmışlar, aradım ama komodinde değiller. Yüzüğünde yok, yer yarıldı içine girdi sanki. Oysa ne kadar sevinmiştin sana
evlenme teklif ettiğim o akşam, hiç çıkarmayacağına da söz vermiştin. Sana
sitem etmiyorum. Bırak hiç değilse kendimle konuşayım. Sen beni yokmuş farz et.
Ne tuhaf, o kadar güzel görünüyorsun ki, sanki başka bir yerdeymişiz hissine kapılıyorum. Beni azarlamak için neler vermezdin şimdi. Keşke azarlasan. Gözlerini çevire çevire bakıp "Gene mi alışverişi
eksik yaptın!" demeni ne kadar sevdiğimi bilmiyorsun. Yada ne zaman futbol seyretsem, yüzünde beliren kıskanç ifadeye ne kadar hayran olduğumu. Sana ait bir eşya gibi yanından hiç ayrılmasam ne kadar sevinirdin kim bilir. Hiçbir dakika aklımdan çıkmadı. Gittiğinden beri, tatlı tatlı şarkı söyleyişini, yaramaz çocuklar gibi gizlice çaldığın ıslıkları, kızdığımda söylediğin şımarık sözleri hiçbirini çıkarmadım aklımdan. Ayakların daha sıcak şimdi. Yastığını da düzelttik mi tamam. Burnundan öpmek istiyorum seni, ne kadar zarif bir duruşu var. Hiç bu kadar düzgün olduğunu fark etmemiştim. Garip, şu son birkaç aydır, seninle ilgili neler kaçırdıgımı daha iyi anlıyorum. Hemşire gelmek üzeredir. Canımın içi, birazdan Kandemir abimler de gelecek. Beni merak etme, ben seninim, hep senindim zaten. Sesimi duyduğunu düşünüyorum. Gözlerin kapalı olsa da gördüğünü hissediyorum. Ellerin ezberlediklerini anımsıyor olmalı. Karanlıktan korkmana gerek yok. Işık hep yanık kalacak. Doktorlar bugün olmasa da, bir gün komadan çıkabileceğini söylüyor.
Onlar seni tanımıyorlar ki, ne kadar inatçı olduğunu, birbirimizi ne kadar sevdiğimizi, bir ay sonra kutlayacağımız evlilik yıldönümümüzü bilmiyorlar. Evet yıldönümümüz, sen gittin bitirdin yada en azından bitirmek istedin ama başaramadın, izin vermedim. Haklıydın, gitmekte beni bırakmakta haklıydın ve döneceğini de biliyordum. Ama keşke bu şekilde dönmeseydin. Keşke güzelliğim, İstanbul'a ayak bastığını hemşirelerin telefon edişiyle öğrenmeseydim. Bak yine ağlatıyorsun beni, sonra da kendin surat asıyorsun işte, dudaklarına kıyamadığımdan burnundan öptüm yine seni. Gönlümün en değerli hazinesi, açacaksın gözlerini birtanem, yaralım. Karım, kadınım..."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 31, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Geçmişe Dönüş [Karlos-Yaren]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin