2 - "Artık benim gibi bir belaya sahipsin."

1.3K 99 36
                                    

» "-Selam, öncelikle ilk bölüm için gelen tüm o güzel mesaj ve yorumlarınızla beni mutlu ettiğiniz için kocaman teşekkür ediyorum. Umarım ilk bölüm için yapılan o güzel yorumlar ve düşünceler ikinci bölüm için de geçerli olur. Bölümü kısa tutmaya çalıştım fakat biraz uzun oldu, umarım okurken sıkılmazsınız. Başlamadan önce olsun, yayınladıktan sonra olsun herzaman yanımda olan ve bana desteğini asla esirgemeyen en değerlime @zayninrampasacixx 'e ithaf ediyorum bu bölümü. Yaptığı uzun yorumu da beni deli gibi mutlu etti, iyi ki varsın ve olmaya da devam edeceksin! "

- Birdahaki bölüm en uzun yorumu yapana ithaf edilecek. Sizi seviyorum, keyifli okumalar xx"

Sadece donup kaldım. Ne diyecektim şimdi ben buna? Gerçi çokta ciddiye alınacak gibi durmuyordu, yeni uykudan uyanmış gibi bir hali vardı. Önüme gelen saçlarımı sol elimle arkaya doğru savurup konuşmaya çalıştım, çalıştım diyorum çünkü lafımı kesip duruyordu.
"Ben dün akşam bana verilen..."
"Burayı nereden buldun? Beni mi takip ettin dün?"
"Ne alakası var? İşim gücüm yok seni mi takip edeceğim ben? Dün akşam diyorum bana verilen bu..."
Tekrar sinir bozucu bir şekilde lafımı kesti ve kendi kendine alakasız şeyler üretmeye devam etti.
"Dün akşam mı? Telefonunun parasını mı istiyorsun? Vallahi ben karnımı doyuracak parayı zor buluyorum birde senin telefonunla uğraşamam. Hadi git şimdi."
Evet, evet. Tamda bu şeyleri zırvaladıktan sonra kapıyı suratıma kapatmaya kalkıştı, fakat önce derinlerden gelmeye başlayan ve sonra gayet netleşen ürkütücü kalın bir ses onu durdurdu.
"Karlos! Aç o kapıyı, hemen."
Gözlerini devirip kapıyı açtı ve kısa süre sonra ortadan kayboldu. Adam kapının karşısında durup biraz geriye çekildi ve eliyle içeriyi işaret edip beni yönlendirdi.
"Yaren Kozak... değil mi? Şöyle geç lütfen," İşini sağlama almaya çalışır gibi bir hali vardı. Kafamla onaylayıp etrafı incelemeye başladım. Açıkcası gelmeden önce bir ofis, şirket tarzı birşeyler bekliyordum. Fakat burası bir ofisten daha çok sıradan bir apartman dairesi gibiydi. Büyük salonun ardındaki kapıdan ufak bir toplantı salonuna dönüştürülmüş bir odaya girdik. Adam kapıyı kapatıp oturmam için koltuklardan birini işaret etti.
"Rahat ol lütfen, korkmanı veya endişelenmeli gerektirecek hiçbir şey yok."
O bunları söylemesine rağmen ben oturduğum koltukta rahatsızca hareket ettim. Biraz cesaretimi topladım ve konuşmaya çalıştım. " Olamam, dün elime tutuşturulan o kağıtta yazanları nereden biliyorsunuz? Beni nereden tanıyorsunuz? " Adamın rahatlığı beni daha da endişelendiriyor ve korkutuyordu. " Anlatacağım Yaren sabırlı ol. İsmim Kandemir organizasyon işleri ile uğraşıyorum. "
Uzattığı elini terdirgin bir şekilde sıktım ve yüzünü incelemeye başladım. Adam rahat 45 yaşında vardı ve gür bıyıkları onu fazlasıyla otoriter kılıyordu. Giydiği koyu yeşil gömleğin kollarını dirseklerine kadar çekmiş ve kollarını masanın üzerine koymuştu.

"Birçok şey organize ediyoruz. Küçük çocuklar için ufak çaplı doğum günlerinden tut, krallara layık düğünlere kadar herşey çıkar elimizden. Düğün veya parti gibi şeylerin dışında akla gelmeyecek birçok şeyin organizasyonunu yapıyoruz. Örneğin, geçenlerde bir dövüş kafesini ve dövüş seyircileri için oturma alanlarını ayarladık."
Bunlardan bana ne? Bana lazım olan şey o kağıda yazdığı şeyleri nereden öğrendiği, beni nasıl bu denli iyi tanıdığı.
"Kusura bakma ama bunlar beni zerre ilgilendirmiyor, bana o karta yazdığın şeylerin kaynağından bahset."
"Tıpkı baban gibi sabırsızsın, umarım ondan aldığın başka bir huyun yoktur. Çünkü eğer öyle ise işimiz oldukça zor olacak."

Babam mı? Şuan bir yönümle de olsa ona benzetilmem benim için oldukça ağır ve berbat birşey. Bu kelimeyi duymaktan nefret etsem de çıkışmak yerine susup, bunları nereden bildiğini öğrenmem gerekiyordu.
"Babamı nereden tanıyorsun? Benimle ilgili bu bilgileri nereden edindin? Bunların hepsini hemen açıklamanı istiyorum."

Geçmişe Dönüş [Karlos-Yaren]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin