20

42 4 12
                                    

Aren;

"Hayır ben bir şeyi anlamadım?" Diyerek Eymen'in gömleğini çekiştirdim yürüdüğümüz hafif karanlık sokakta. Ayaklarımı sürüyerek ilerliyor, sürekli Beste ve Eymen'i oflatıp göz devirttiren sorular soruyordum. Ama hepsi de mantıklıydı bence.

"Yine ne oldu?" Diyerek bana ters bir bakış attı Eymen. Bu çocuğun bu sinir hastalığını ne yapacaktık bilmiyorum. Ay neyse abim düşünsün eheheh.

"Ya akşamın bu saatin de kahve içicez diye evimi basıp babamı ikna ettiniz. Ama biz niye bu kadar süslendik kahve içmek için?" İşte gayet mantıklı bir soruydu. Hayır kahve içmek için siyah dar elbise ve topuklu giyen Beste ve ona çok yakışan koyu mavi gömleğiyle siyah kumaş pantolon giyen Eymen kahve içmek için fazla şıktı. Üstelik odama dalıp bana beyaz hafif transparan gömleğimi giydirmiş önünden sürekli kapatmama rağmen 2 düğme açmış ve kot yırtık pantolon giydirmişlerdi. Kıvırcık saçlarımı köpükle belirginleştiren Beste de utanmasa yüzümüze sim atacaktı yani.

Şüphelenmek biraz aklıma geç gelmişti ama olsundu babam hep geç olsun güç olmasın derdi. "Kahve içmeye gitmiyoruz da ondan." Diyerek kötü kötü sırıtan Beste'yle panikle yerimde durdum. Bu gülüş genelde abimin bizi yaka paça sürüklemesi ile sonuçlanırdı ve ben bunu hiç istemiyordum. Zaten yakın arkadaşıyla kötü şeyler yaptığım için suçlu hissediyor ve yüzüne bakmakta zorlanıyordum.

Hiç düşünmeden durduğum yerde arkamı döndüm ve gitmeye yeltendim. Kolumdan yakalayıp beni gittiğimiz yöne doğru yeniden sürüklemeye başlayan Eymen'le yüzüm düştü. "Yani seni kandırmak istemezdik Kuşum ama napalım sen yalan söyleyemezdin babana. Söylerdin bara gideceğimizi." Beste'nin bana suçlu bir şekilde gülümseyerek konuşmasına kaşlarımı çattım. Hiiih bar mı? Daha önce bir kere gitmiştim bizimkilerin zoruyla ama abim daha içeri giremeden ensemden yakalamıştı. Yani tamam haklıydı ben yalan söyleyemezdim babama ama abim duymadığı sürece babam bir şey demezdi ki.

"Araf'ın duymaması lazım diye yalana başvurduk valla. Yoksa bizim yalanla işimiz gücümüz olmaz. Yani en azından benim. Beste'nin hayat biçimi yalan çünkü." Beste onun koluna bir tane yapıştırınca sırıttı. "Bu salağın morali çok bozuktu. Araf Abi ona 'abisinin gülü' dedi diye depresyona girmişti. Ne yapsaydım yani Aren?" Kocaman açtım gözlerimi. Ay abisinin gülü ne ya? Öz kardeşine -yani bana- bile öyle demiyor o. Güzelim falan diyor. Abim fazla şüpheliydi.

"Abisinin gülü ne be? Keko mu benim abim? İlginç bir olay." Eymen keko lafımı onaylamak için kafasını hızlı hızlı sallayınca dudak büzdüm. "Ayrıca sen de bir boklar yemişsin ilk evine geldiğimiz de gözlerimize bakmadın. Girelim de şuraya anlatacaksın hemen."

Dudaklarımı dişledim stresle. Yaman abiyle olan o anları anlatamamıştım daha bizimkilere. Nasıl anlatacağımı bilememiştim daha doğrusu. Bir de Yaman abiye bakmaya utanır hale gelmiştim. Neyse ki abimle ikisinin yetiştirmesi gereken bir maket ödevi olduğu için son iki gündür ortalarda yoklardı.

"Ya benim 18 olmama daha 5 gün var ama. Bir şey demesinler?" Diyerek neon ışıkları bakış açımıza giren bar kapısında ki kocamaaaan adamlara baktım. Yaman abimden bile kaslı mıydı onlar? Yok yok en kaslı Yaman abimdi. Saçmalama Aren.

"Tanıdık güvenlikler, benimle gel aslan parçası." Diyerek önden barın girişine gitti Beste. Ortamların kızıydı ve flört kelimesinin canlı haliydi o. Tabi her zaman böyle değildi. Kalbi kırıldığı için savunma mekanizması yapmıştı bunu kendine.

There for you{BxB}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin