♫ 14

526 69 34
                                    

POV: Han Jisung

**W: Bu bölümün içinde bulunan flashback sahnesi o zamanlar tamamen kendim tarafından yazılan bir yerdi. Geçenlerde okuduğum bir kurguda da o küçüklük sahnesi neredeyse benzerdi. Acaba ben yazdığım için mi öyle diye birkaç arkadaşıma da atmıştım, onlar da bana hak vermişti. Bölüm sonuna o bölümü he zaman yayımladığımı atarım.

**W: Bu duruma bir şey demiyorum, eğer ki etkilenmişse bile bu bir suç değil.

"Dikkatini topa ver!"

Koç filenin üstünden bana sinirle bağırdığında kendime geldim. Az önce koçun attığı smacı kaçırmıştım. Kollarımı tekrar iki yana açarak bağırdım.

"Bir kez daha!"

Koç ikilemedi ve topu sağa doğru attı. Sağa planjon yapıp topu yerle buluşmasını engellemiştim.

"Daha iyi, aferin!"

Sandalyenin olduğu yerden şişemi kafama dikip içmeye başladım. Yanımda nefes nefese biri gelince oraya baktım. Minho alnındaki terleri silip yanıma geldiğinde önüne dönüp suyu içmeye devam ettim.

"Küs müyüz?"

Şişeyi dudaklarımdayken yanlışlıkla sıktım, su yüzüme boşaldığında gülmeye başladı. Elimle yüzündeki suları sildim.

"Yuna havlu bulabilir misin?"

Minho'ya döndüğümde ona uzak kalamadığımı hissettim ve boynuna vurdum.

"Niye küseyim sana, salak."

Yuna yanıma koşarak geldi ve havluyu uzattı. Yüzümü ve saçlarımı sildiğimde Minho hâlâ bana tuhaf tuhaf bakıyordu.

"Bilmeyerekten kalbini mi kırdım?"

Başını aşağıya eğdi, elimi çenesine götürüp bana bakmasını sağlamıştım. Boğazımda tuhaf bir hissiyat oluşmuştu, daha önemlisi toprağı andıran gözlerine bakamıyordum.

"Hayır, kırmadın. Sadece biraz yalnız kalmak istiyorum. Benimle alakalı..."

Minho kaşlarını çattı ve 'ha' dedi. Elime baktığında artık çenesinden çekmem gerektiğini anladım. Ellerimi eşofmanımın ceplerine koydum.

"Galiba sınav stresi." diye gülümsedim, gerçekten çok iyi bir yalanıcıydım. Bu özelliğimi hiç sevmiyordum, bu yüzden çok kullanmıyordum.

"Jisung, seni on senedir tanıyorum, sence ben bunu yer miyim?" dediğinde ellerini göğsünde bağladı, yüzümde bir değişim bile olmamıştı.

Tekrarlıyorum iyi yalancıydım, ama Minho beni uzun zamandır tanıyordu, bu yüzden yemedi.

"Hey siz ikiniz! Buraya gelin!"

Hyunjin sahanın diğer tarafından bize sesleniyordu. Eliyle bize gelmesi işaret ediyordu. Minho işaret parmağını bana uzattı ve konuşmaya başladı.

"Bu, burada bitmedi."

Ne yaparsa yapsın, ağzımdan asla bir laf alamayacaktı. En önemlisi ondan hoşlanmaya başlamam ise asla söyleyemezdim. Hakkımda kötü konuşmazdı belki, ama arkadaşlığımızın son bulması olurdu. Onun hakkında böyle duygular hissetmem ve burnumun ucunun yanması ağlamamı getiriyordu.

Aslında insanların sandığından daha kırılgan biriydim, eğlenceli birisi olabilirim, ama aynı o kadarda duygusalım. Yine de ağlamak benim için güçsüzlük göstergesiydi. İnsanların içinde ağlamak, boğazının yırtılırcasına bağırmak, çöküşünü herkese göstermek küçüklüğümden beri reddettiğim bir şeydi. Bu duruma düştüğümde bana güç veren insanlar için savaşmaya devam ettim, hep bana destek veren bir Minho vardı.

Setter's Hitter » Hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin