♫ 21

470 73 28
                                    

"Hâlâ yorgun görünüyorsun Felix."

Felix kafasını bana çevirip ciddi misin der gibi bakarken başka tarafa bakmaya başladım. Dün voleybol oynarken bayağı yorulmuştuk, bu yüzden de şu an her yerimiz ağrıyordu. Uzun zamandır antrenman yapmanın acısı şimdi çıkıyordu. Okula erken gelmesini istemiştim, biraz daha fazla vakit geçirmek için. Felix tuttuğu nefesini geri çıkardı ve ellerini cebine koydu.

"Keşke dün söyleseydin, uykumu iyi alırdım en azından."

"Dün neden uyuyamadın ki?"

Felix sadece önüne bakarak birkaç saniye cevap vermedi. İçimden bir tahmin geçtiğinde o tahmin canımı acıttığını düşünmüştüm.

"Konuştuğun birisi var ve tüm gece onunla mı konuştun?"

Felix hemen bana döndüğünde yüzümdeki üzgün hali saklayamamıştım. Yüzünde bir gülümseme olduğunda ellerini yanaklarıma götürdü.

"Konuştuğum birisi yok, sadece oyun oynamaktan uyuyamadım."

**W: O anda Felix: *tavana bakmış bir şekilde Hyunjin ile geçirdikleri günü hatırlayıp duruyordu.*

"Haa, anladım."

Sınıftan içeri girdiğimizde Felix'in sıra seçmesine izin vermiştim. En arka sıralardan birine giderken onu takip ettim. Sıraya oturur oturmaz kafasını sıraya koydu. İçimdeki bir his o yatarken elimi saçına koymam gerektiğini söyleyip duruyordu. İçimdeki hissi dinlemeye karar verdim ve siyah uzun olan saçlarına dokundum.

Ellerimi saçının içinde gezdirirken bu yaptığımın onun hoşuna gittiğini anlamıştım. Ensesini biraz hareket ettirip tatlı sesler çıkarıyordu. Onun bu hali yüzümü güldürüyor ve şefkatle bakmamı sağlıyordu. Felix bazen tatlı bir kediye dönüşüyordu, ama kedi olma büyüsü uyanınca gidiyordu. Çattığı kaşları aklıma gelince kendi kendime kıkırdadım.

Hoca sınıfa geldiğinde ayağa kalktım ve geri oturdum. Elimi tekrar saçlarının üstüne koydum; Saçlarına dokundukça hızlanan kalbimi hissediyordum, nefes alış verişlerim kendince dengesiz olurken yaşadığım şeyin anlamını daha yeni fark etmiştim.

Elimi saçından çektiğimde Felix bir gözünü açmış sulu sulu mavisiyle bana bakıyordu. Uyumaya çalıştığı için de biraz kızarıklık hakimdi gözünün beyaz yerlerinde.

"Neden durdun?"

Kalbimin hızı arttığında gözlerimi çaresizce etrafta dolaşırdım ve elimi hafif hafif sallamaya başladım.

"Elim ağrıdı."

Felix bunu yer miydi hiçbir fikrim yoktu, sadece başını sallayarak tepki verdi ve diğer tarafa döndü. Elime baktığımda yüzüme yaklaştırdım; saçının kokusu elime sinmişti. Naneli kokusunu içime çekerken yanaklarımda ufak ufak yanmalar hissetmiştim.

Şu an kendimi bir numaralı salak gibi hissediyordum.

Ders sonunda bittiğinde yazmakta olduğum defterin kapağını kapattım ve yanımda uyuyan mavi gözlü çocuğa döndüm.

"Felix."

Önce ona seslendiğimde bir tepki vermemişti. En sonunda cevabı onu sallamakta buldum, omuzlarından tutup onu salladığımda bir gözünü açmış bana bakarken yüzüme sevimli olduğum bir gülümseme yerleştirdim.

"İnsan gibi uyandırmaya davet ediyorum."

Ona güldüğümde başımı iki yana salladım.

"Ben uzaylıyım haberin yok mu? Aynı zamanda voleybol dünyasının kralıyım, sen de benim yardımcım olmalısın değil mi?"

"Doğru tahmin ettiniz, kralım."

"Krallar her zaman haklıdır kardeşim." Son dediğim lafla Felix'in eğlenir ifadesi solmuş boş bir ifade takınmıştı. "Bir şey mi oldu?" Başını iki yana sallayarak tekrar kafasını sıraya gömmüştü.

"Felix, uyuma"

Bana döndüğünde boş boş bakmaya devam ediyordu elimi yine saçlarına götürdüm.

"Böyle yaparsan daha çok uyurum haberin olsun." Saçını acıtmayacak bir şekilde çektim. "Hyunjin, sen cidden normal birisi değilsin." Mırıldandığında omuzlarından salladım. "Uslu çocuk olursan sana Capri Sun alacağım; ama benim uyumama izin ver."

"Eğer bu teklifi kabul edeceğimi düşünüyorsan çok doğru düşünüyorsun."

Yüzümdeki sinsi gülümseme ona buluştuğunda ayağa kalktı ve kolumdan tuttu.

"İçeceğini alalım bakalım."

Sıradan kalkıp onun da kalkmasını beklediğimde, siyah kadar koyu olan saçlarını karıştırıp ellerini cebine koydu. Merdivenlerden inerken telefonundan birkaç şeye bakıyordu.

"Hyunjin?"

Adımı seslenmesi ile ona döndüğümde elindeki telefonu cebine yerleştirdi.

"Arka hücumlarımı düzeltip smaçör olmak istiyorum. Bunun için bana yardım eder misin?"

Felix'in dediği şeyle yüzümde bir gülümseme oldu ve başımı hızlıca aşağı yukarı salladım.

"Ederim, tabii ki."





"Tekrardan atıyorum!"

Filenin arkasındaki Felix'e seslendiğimde benim attığım yere atak yapmaya çalıştı, ama top düzgün duramayıp sol koluna çarpıp sağa tarafa doğru hareketlenmeye başlamıştı.

"Sikeyim, bu işi!"

Sinirle ettiği küfür salonda yankılanırken bana seslendi.

"Tekrar at Hyunjin, bu sefer yapacağım." Yükselerek topu karşı tarafa attığımda top çok dengesiz gidiyordu, ellerime bakıp sıktığımda Felix'in yapacağı şeyi merak ettim, ona baktığımda yere dalış(?) yaparak topu kurtarmıştı.

**W: Yere dalış: Buna Türkçe de verilen özel isim var mı bilmiyorum, bile varsa yazarsa sevinirim. İngilizce halinin çevirisini yapıp kullandım.

Felix'in topu benim olduğum tarafa gelince yanına gittim ve yerden kaldırdım, kaldırmamla onu sıkıca sardığım, Felix'den bir karşı tepki gelmemişti.

"Rahatsız mı oldun?"

Birkaç saniyeliğine titreyip bana sarıldığında onu daha çok sardım ve gülümsedim.

"Başardın bak, hem o top çok dengesizdi."

Omuzlarından tutuyordum, arada sallayıp onu övmeyi de ihmal etmiyordum. Felix övgülere alışık olmayan biriydi; bu yüzden genellikle ya kızarır ya da konuyu değiştirmeye çalışırdı.

"Sağ ol kaptan, devam edelim mi?"

Ona başımı hızlıca aşağı yukarı salladım ve lacivert-sarı olan topu, markası kesin Mikasa, alıp servis çizgisine gittim.

"Atıyorum!"

"Yolla!"

Attığım topları az çok karşılık vermişti, böyle gidersek Felix kesinlikle smaçör olabilirdi. İşimiz bittiğinde spor salonundan çıktık ve hava çoktan kararmıştı, otobüs kartımı çıkarmak için çantama yöneldiğimde, Felix elini bileğime koyarak durdurdu.

"Bugün beraber gidelim, seni evine bırakayım."

Başımı aşağı yukarı salladım ve gülümsemeye çalıştım. Birlikte karanlık yollardan geçtik, Felix arada korkmamam gerektiğini karanlığın kötü olmadığını göstermeye çalışıyordu. İkimiz çok farklıydık; çoğunlukla sakin yapım vardı, ama sinirlendiğim zamanlar içimden bambaşka bir insan çıkıyordu. Felix'se genellikle gergin bir insandı, lakin bazı zamanlar yavru kedi kadar sakin oluyordu.

Sanırım biz birbirimizi tamamlıyorduk; böyle olmasa bile ben böyle düşünmek istiyordum.



Özlediniz mi..? 

Uzun zaman oldu bölüm atmayalı, üç kurgumun finali için uğraşıyordum... Bunları da ful kontrol edip size atacağım ehehehehe sizi seviyorum, iyi hyunlix'li günler<3333

Setter's Hitter » Hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin