♫ 26

384 56 10
                                    

Minibüsün camına kafamı koymuş ilerlerken Felix kafasını koluma yaslamıştı. Ona baktım ve yüzümde bir tebessüm oluştu, dışarıya bakmaya devam ettim.

Nereye mi gidiyorduk? Şu anda Busan'daki eğitim kampına gidiyorduk. En son gittiğimizden bu yana baya birkaç şey değişmişti. Felix ve ben o zamanlar hâlâ arkadaştık, Jisung ve Minho orada sevgili olmuştu. Sadece bir kamp yeri, en az dört kişi için manevi bir değer taşıyordu.

Felix'den gelen sesler ile ona günaydın diye mırıldandım. Mavi gözlü sevgilim sulanmış gözleriyle karşılık verdi.

"Günaydın, ama daha da uyumak istiyorum."

"Kampta uyursun... hem yarım saatlik yolumuz kaldı." diye cevap verdim.

Felix gözlerini okşayarak "Sen de olacak mısın yatakta?" dedi. Gülümsemesini masum(?) çocuk gibi genişletebildiği kadar genişletti.

"Her konuyu orya çekmek zorunda mısın? diye sordum kısık gözlerimle, Felix derin sesiyle kahkaha attı ve yanağımdan makas aldı. "Seni sinirlendirmek için söylüyorum canım." Bunu dedikten sonra tekrar esnedi ve bir elini gelişi güzel sallayarak "Ben yine yatıyorum." dedi. 

Telefonumun ekranını kapatıp yeniden uyuyan siyah saçlı çocuğun kafasına kafamı koydum.

Felix bana birçok şey öğretmişti; nasıl çabuk kırılmamam gerektiğini, güçlü durmayı ve en önemlisi tam olarak sevmeyi öğretmişti. Gerçekten onu çok seviyordum bunu hissediyordum. İsmi geçtiğinde yüzüm gülüyor leyla leyla duruyordum. Her dokunuşunda kalbime sanki bir sıcaklık geliyordu. 

Kelimelerle anlatması çok zor bir histi.

"Herkes hazırlansın birazdan varacağız."

Yuna'nın sesini duymamla gözlerimi açıp kafamı Felix'in kafasından çektim. Elimi yanağına koyup biraz okşadım.

"Birazdan varacağız, hadi uyan."

"Tamam."

Gözlerini açıp bana baktı. Gözleri sulu sulu bana bakarken gözlerinden öpmemek için kendimi zor tutuyordum.

Otobüsten inip kampa baktığımda yüzümde bir gülümseme oldu. Menajerlerden birisi, bize ne olur ne olmaz diye kampın kroki haritasını Jisung ve Minho yanımıza geldi, Jisung benim, Minho Felix'in boynundan tutup kendilerine çektiler. Minho'nun hareketinden sonra Felix göz devirmiş kızgın kedi gibi Minho'ya bakmaya başlamıştı. Onların haline güldüm ve Konuşmaya başlayan Jisung'a döndüm.

"Yine dördümüz kalırız değil mi?"

"Kalırız."

Geçen geldiğimizde kaldığımız odaya geldik. Jisung ve Minho yine çift kişilik yatağı kapmıştı ve tekrardan Felix'le tek kişilik yataklara kalmıştık. Felix, beraber tek yatakta yatarız demiş lafından sonra göz kırpmıştı.

Hmm, bu teklife hayır demeyi düşünmüyorum.

Felix hareket ettiği için uykusundan tamamen arınmıştı ve öylesine telefonuna bakıyordu.

"Biraz dışarı çıkalım mı? Yürüyelim, gezelim."

Sunduğum teklifle Felix kafasını aşağı yukarı sallayarak onayladı. Çantamı yatağın yanındaki koyu kahverengi odun sehpanın üstüne koydum ve beraber odadan çıktık. Dışarısı rüzgarlıydı, ikimizin de tişörtü ve saçı dalgalanıyordu. Sanki rüzgar her an bizi kaldırıp ilerilere götürecek gibi hissettiriyordu.

Esen hava hüzmesiyle hışırdayan ağaçlara elimi uzattım ve hevesle sevgilime döndüm.

"Gidelim mi?"

Setter's Hitter » Hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin