♫ 16

482 80 45
                                    

POV: Lee Felix

"Kurallar çok basit, en fazla bayrağı bulan takım kazanır. Bir ödülümüz olacak, ama şu anlık sır." Minyon olan bir kız, oyunun kurallarını anlatıyordu. Hava karanlıktı ve hafif rüzgar esiyordu. Antrenmanlar anca bittiği için oyun biraz geçe kalmıştı. İlk başta Hyunjin ile katılmak istememiştik, ama Minho çok ısrar edince hayır diyemedik. Oyunda herkes yanında kaldıkları ile eşleştiği için bizim katılmamamız onları zora düşürebilirdi.

"Kaybolma gibi bir durumunuz olmayacak, internet ormanda çekiyor. Eğer kaybolursanız bana konum atmanız yeter." diye devam etti, hepimize birer fener verdiler ve ormanın içine girdik. Minho ve Jisung hiç konuşmuyorlardı, Hyunjin ellerini cebine koymuş hiç laf etmeden yoluna bakıyordu. Yol ayrımına geldiğimizde Minho konuşmaya başladı.

"Jisung'la ben sağdan, siz de soldan gidin. Eğer bayrak bulursanız mesaj atarsınız."

Başımızı tamam anlamında salladık ve soldan yola devam ettik. Yarım saattir bayrak arıyorduk, ama bulamamıştık. Hyunjin hiç konuşmuyordu onun hakkında endişelenmeye başlamıştım. Kafamda bir nokta ıslaklık hissedince küçük küçük damlalar bedenime vurmaya başlamıştı. Yağmur sağanak haline geldiğinde bir ağacın içinin oyuk olduğunu fark ettim. Hyunjin'in bileğinden tuttum ve içeri oturduk. Bu sayede artık yağmur gelmiyordu.

"Konusunu açmak istemiyordum, ama konuşmak istersen bana anlatabilirsin," zorunda hissedeceğini düşündüğüm için, "Sanırım." diye ekledim. Hyunjin titremeye başlayınca çenesinden tutup yüzüme bakmasını sağladım.

"Felix ben.." o an Hyunjin'in atak geçirildiğini fark ettim. Onun kafasından tutup gövdeme getirdim. Kollarımı bedenine sardım. Karanlıktan korktuğunu tamamen unutmuştum. Diğer arkadaşları için oyuna katılsa da kötü hissediyordu. 

"Korkma ben yanındayım." Başımdan ayaklarıma kadar terlemeye başlayınca vücuduma ne olduğunu anlamamıştım.

"Sen sinirlendin mi?"

Sorduğu soru ile kaşlarım havaya kalkmıştı, başımı yana yatırıp "Neden öyle dedin ki?" dedim.

"Kalbin çok hızlı atıyor."

POV: Han Jisung

Lanet olsun.


Yine yan yana kalmıştık, hiçbir kelime etmeden etrafta bayrak arıyorduk. Geçen sefer ki kavgamızdan sonra konuşmamıştık. Minho ağaca baktığında bayrağı görmüştü.

"Jisung, sırtıma çıkabilir misin?"

Yüzüm kızarmaya başladığında "Yapmak istemiyorum." dedim. Minho bana sinirle bakınca elini sıktığını fark etmiştim.

"Sadece bayrağı alacaksın."

Dizlerinin üstüne çöktü ve binmemi bekliyordu. İstemeyerek olsa da sırtına çıktım. Elleri bacağımı tutarken kalbimin devreye girip deli atmasına sebep olmuştu. Kendimi ağaca uzattım ve bayrağa yetiştirmeye çalışıyordum; ama elimin titremesinden dolayı alamıyordum. Yağmur çiselemeye başlayınca kendime geldim ve bayrağı almak için elimi daha da uzattım.

"Daha fazla tutmayacağım, bana bak kısa falan olabilirsin, ama ağırsın."

"Sen kime ağır diyorsun? Tüy gibiyim ben bir kere."

Bayrağı almamla düşmemiz bir oldu, ben Minho'nun sırtında olduğum için bana bir şey olmamıştı.

"Minho, Minho iyi misin?"

Setter's Hitter » Hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin