^23.05.23^

43 6 26
                                    

Yavaşça etrafa göz gezdirdim. Etrafta eşyam kalmış mı diye bakınıyordum. Bir aydan fazla bir zamandır hastanedeyim. Ama bugün çıkıyorum.

Hastaneye yatmak zorunda kaldım çünkü kötüydüm. Doktor şu anlık herhangi bir hastalığım olmadığını söyledi. Ama sürekli kendimi halsiz hissettiğim, yemek yiyemediğim ve baş dönmesi gibi olaylar yaşadığım için beni gözetim altında tutmak istedi.

Bir ay benim için o kadar zor geçti ki, Minho'yu doğru dürüst göremedim, dışarıya çıkamadım, önemli her şeyi ertelemek zorunda kaldım. En önemlisi de hastane yemeklerini yiyemediğim için aç kaldım. Minho ziyarete geldiği zamanlarda zorla ağzıma bir şeyler tıktı ama yine de yeterli değildi.

Öylece geçti günler. Bugün de çıkıyorum işte. Minho almaya geleceği için hastanede işim bittiği an dışarı çıkıp onu bekledim. Arabası ile hastane kapısının hemen önüne gelmişti. Her zamanki gibi beni düşünüyordu. Ama ben nankörün tekiydim.

Arabaya bindiğimde Minho yanağıma minik bir öpücük kondurdu ve hastanenin önünde kalabalık yapmamak için hemen yürüdü.

"İyi misin bebeğim?" yola odaklıyken sordu Minho.

"İyiyim. Sen nasılsın?"

"Sen iyiysen bende iyiyim bir tanem."

Minik tebessümümü ona yollayıp sessizce yolu izlemeye koyuldum. Yolculuk bu yüzden sessiz geçmişti.

Evime geldiğimizde eşyalarımı o almıştı. Bana taşıtmak istemiyordu. Ben de hoş karşılayıp eşyalarımı taşımasına izin verdim. Bir eli ile eşyalarımı aldı Bir eli ile de benim elimi tuttu. Sıkıca kenetlemişti ellerimizi birbirine.

Beraber eve çıktığımızda beni yatağıma götürdü ve mutfağa ikimize kahve yapmak için gitti.

Bende öylece yatakta oturmuş düşünüyordum. Yine her zamanki konulardı.

Minho elinde iki kupayla geldiğinde bana eğilip dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı ve elindeki kupalardan birini uzattı. Bende teşekkür edip kahveyi yudumlamaya başladım. Odadaki çalışma masasının sandalyesini çekmiş hemen karşıma oturmuştu. Beni izliyordu.

"Hyunjin çok güzelsin."

Cevap vermeden öylece baktım. Onu izledim sadece.

"Hyunjin neden bu kadar güzelsin? Güzelliğin canımı yakıyor."

"Minho... Sende çok güzelsin. İltifatların için teşekkür ederim."

Gözleri dolduğunda kendini tutamadan bıraktı göz yaşlarını Minho. Sessizce bana bakarak ağlıyordu.

"Çok güzelsin nilüferim. Çok güzelsin beni bırakma olur mu?"

"Minho Jisung'u mu düşünüyorsun." dedim sessizce.

"Hayır."

"Sen Jisung'tan başkasına nilüfer çiçeği demezsin Minho."

"Hyunjin üzgünüm."

"Minho sen bir şey yapmadın. Jisung senin yüzünden ölmedi."

"Sen varken ölen sevgilimi özlediğim için özür dilerim."

"Minho..."

"Hyunjin Jisung'u unutamıyorum. Eğer benden ayrılmak istersen seni anlarım. Sen varken başka birisini düşünüyorum. İstiyorsan benden ayrılabilirsin ama ben senden hiç ayrılmak istemiyorum." ağlaması şiddetlendi.

"Minho... Bence gittiği yerde mutludur. Daha fazla üzülme lütfen. Hem senin bir suçun yoktu. Hiçbir kavganız, tartışmanız yokken bir anda öldürülmesi, onu seviyorken, birbirinize aşıkken kaybetmen ve bu yüzden onu özlemen gayet normal. Ayrıca bu yüzden senden asla ayrılamam. Seni bırakmayacağım Minho."

Kupayı komodinin üstüne bıraktım ve kollarımı iki yana açtım. O da kupasını benimkinin yanına bıraktı ve bana sarıldı. Sakinleşmesi için yavaşça saçlarını okşadım.

Yataktaki boş tarafı gösterip yanıma gelmesini söyledim. Sandalyeden kalkıp yatağa girdi ve yavaşça göğsüme sindi. Saçlarını okşarken uyuya kalmıştık.

Minho'yu asla suçlayamazdım. Araları gayet güzel giden, hiç kavga etmeyen bir çift ve onları ayıran birkaç pislik. Jisung'u özlemesi gayet normaldi.

Hiçbir sorunları yoktu oysaki iki silahlı gelip Jisung'u vurana kadar. Jisung bir melek olana kadar. Minho ise çok acı çekmişti sevgilisi gittikten sonra. Ama Hyunjin gelip yaralarını sarmıştı bir anda. Duygularını ona açmıştı Minho da.
Ne demişler sonuçta. Hayat tam da bitti dediğin yerde başlar.



Hyunjin's DiaryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin