Gerginliğimin her geçen saniye arttığı bir yerdeydim. Etraf kalabalık ve gürültülüydü. Böyle ortamları hiç sevmezdim. Sanemi oldukça şık görünüyordu. Yüzü her zamankinden daha parlak, gözleri her zamankinden daha canlıydı. Berbere gittiği belliydi. Sanemi'nin üstündeki hoş ağır parfüm kokusu beni cezbediyordu. Yara izleriyle mükemmel uyum sağlıyordu. Hiçbir insanın kusuru Sanemi'ninki kadar mükemmel değildi. Ya da aşkımdan kör olduğum için ben öyle görüyorumdur. Yeni kestirdiği kısa beyaz saçlarına, çekik mor gözünün uzun kirpiklerine, pembe dudaklarına, yara izlerine, takım elbisesinden belli olan kaslarına bakmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Bu kadar kusura rağmen böylesine alıcı gözükmesi Tanrı'nın ona sunduğu özel bir ayrıcalıktı sanki.
"Selam Giyuu, mekanı beğendin mi?" diye sorduğunda cevap veremedim, adeta nutkum tutulmuştu güzelliği karşısında. Ses tonundaki o naziklik beni bitirmişti. Sanemi'nin her daim düşünceli olmasına aşıktım.
"Şey, sanırım pek beğenmedin. Özür dilerim. Biraz lüks bir mekan seçmek istedim. Bugün kalabalık. Şansımız kötüymüş. Eğer rahatsızsan..."
Hızlıca başımı salladım. "Değilim."
Cam kenarının yanındaki masaya oturduk. Sanemi camdan dışarıyı huzurla izledi. Gözlerindeki tatmin olma duygusunu sezebiliyordum. Hafifçe esen rüzgar beyaz saçlarını nazikçe savuruyordu.
"Buranın manzarası çok güzel Giyuu. Senin gözlerin kadar olmasa da..." son cümlesini kısık sesle söylemişti. Yanlış duymamıştım değil mi?
"Ne?"
"Sipariş verelim."
"Sigara içmeyecek misin?"
Sanemi'nin yemekten önce sigara içme huyu var. Ben sigaranın kokusuna dahi tahammül edemeyen bir insanım. Sanemi ne zaman sigara içse dumanının bana gelmemesine dikkat eder. Sigara içtikten sonra kalan kokusunu da bildiği için şeker ve nane yer. Onları yedikten sonra bile üzerine sinen koku geçmez bu yüzden fazla yakınıma yaklaşmaz.
"Bu akşam içmek istemiyorum. Hem sen hem de ben rahatsız olacağız, gerek yok." bunları duymak alışılmadıktı. Sanemi her ne olursa olsun huyundan vazgeçmezdi, istisnai durumlarda dahi.
Siparişlerimizi verdik ve beklemeye başladık. Sanemi bana Genya'nın durumundan bahsediyordu. Yeni okulunda zorbalığa uğramıyordu. Gerçi uğrayamazdı, yanında Muichiro vardı. Genya yeni okulunda gözde öğrencilerden biriymiş. Bütün derslerinde başarılı, arkadaş çevresi varmış. Sevdiği voleybola da devam ediyormuş. Genya adına mutluyum. Henüz gencecik bir oğlandı ve o kötü şeyleri yaşamayı hak etmiyordu. Her ne kadar cüsseli bir kalıba sahip olsa da hiçbir zaman şiddete başvurduğunu görmedim. Dışarıdan bakıldığında biri siniri bozarsa ölesiye dövecek birisi gibi dursa da özünde pamuk gibi birisi.
"...Aslında, Genya hiçbir zaman şiddet kullanmayacağına yemin etti. Bizim ailesine şiddet uygulamaktan çekinmeyen bir babamız vardı. Şiddeti sadece fiziksel şiddetle sınırlı değildi. Bir gün Genya'ya çok öfkelendi ve ona bıçak çekti. Eğer yetişemeseydim Genya... Bunu düşünmesi bile korkunç. Yaralarım o zamandan kalma. Babamın yaptıkları Genya üzerinde büyük bir etki bıraktı. Bir kez şiddete başvurursa bunun kartopu etkisi yaratacağını düşünüyor. Babam gibi olmak istemiyor. Şiddete meyilli olmaktansa zorbalanmayı tercih etmiş anlaşılan. Yine de Genya hakkında endişelenmiyorum. Yanında Muichiro var. Muichiro'nun ufak tefek ve cılız olduğuna bakma, çok can yakar. Keşke sadece yüzümden yaralanmasaydım, onları gizleyemiyorum. Yüzümdeki yaralarım eminim Genya'ya o karanlık günü hatırlatıyordur."
"Böyle konuşma Sanemi. İlk buluştuğumuz anı hatırlıyor musun? İlk buluştuğumuz anda öyle iyi yaklaşmıştın ki bana yüzündeki yaraları kusur olarak görmemiştim. Senin özündeki sevgi ve naziklik yaralarını gizliyor. Hem... hem bence yaralarını görünce ne kadar iyi bir ağabeye sahip olduğunu düşünüyordur."
"Yine de yara izlerimi yok etmek isterdim."
Bu sözlere aşırı içerlendim. O yaralarla bile harika gözüktüğünü kavrayamıyor muydu?
"Giyuu, son zamanlarda seni darlayan bir şeyler mi var? Durgun gözüküyorsun." ansızın benim hakkımda sohbet açılmıştı.
''Sadece kafamı kurcalayan bazı şeyler var.''
''Anlatmak istersen dinliyor olacağım.''
Yemekler geldiğinde sessizliğe gömüldük. Ara sıra göz ucuyla Sanemi'ye bakıyordum. Yakalanmanın verdiği korkuyla sanki etrafı gözlüyormuş gibi gözükmek adına Sanemi'ye baktıktan sonra etrafıma göz gezdiriyordum. İnsanların beni dikkate alacağını düşünmemekle beraber bana bakıp garip olduğumu sanmalarını da istemiyorum. Buradaki birçok kişi elit insanlardı. Onların içinde hiç olmadığımdan ötürü nasıl düşünce yapıları olduğunu da bilmiyorum. Neticede hepimiz insanız ve insanlar birilerine etiket yapıştırmayı severler. İnsanların önyargılarını tetikleyecek en ufak davranışta hemen önyargılarını doğrulamaya çalışırlar, üstüne size bir etiket yapıştırırlar. Buna hayatımda birçok kez maruz kaldım ve en sonunda insanlardan kendimi olabildiğince soyutladım. Sahip olduğum arkadaşlarım benim için kıymetliydi.
"Giyuu, sana söylemek istediğim bazı şeyler var." dedi Sanemi. Ciddiyeti bütün masayı sarmıştı. Korku vücuduma yayılmıştı. Ah, ben duygularını gizlemekte başarısız olan bir aşığım. Duygularını gizleyemeyen bir aptal elbette gözüne çarpar.
"Hayatımda olduğun için mutluyum. Seninle tanıştığım için mutluyum. İyi ki hayatıma girdin. Senin yerin her zaman diğer arkadaşlarımdan ayrıydı. Seni hep çok sevdim. Fikirlerini, konuşmadan önce aklındakileri tartıp biçmeni, kimseyi kırmamaya çalışmanı... Bunları hep sevdim. İnsanları gerçekten de önemseyen birisisin. Seninle arkadaşlık kurduğum için hiç pişman olmadım ama..."
Tanrım, bu konuşma nereye gidiyor? Umarım benden nefret etmez.
"Ben bir şeyin farkına vardım Giyuu: Ben seni çok seviyorum. Seni ilk gördüğümden beri senin yerin hep ayrıydı. Seni ilk gördüğümde bende oluşturduğun duyguları kadere bağladım. En yakın arkadaşların birbirlerini ilk gördüğünde birbirlerine karşı olumlu duygular hissettiğine ve aralarında bir çekim olduğuna dair bir inancım var. Son zamanlarda benden uzaklaşman beni sorgulattı ne yalan söyleyeyim. Benden soğuduğunu falan düşündüm. Sürekli çekimserdin, sırrımı öğrendin sandım. Benden öyle uzaklaştın ki derdini anlayamadım. En azından sana hislerimi itiraf etmem lazımdı. Sana karşı her zaman dürüst olacağım."
Benim için zaman durmuştu adeta. Sanemi'nin samimi duygularına erişebilmek pahabiçilmezdi. Böyle bir itirafı beklemiyordum.
"Eğer suratıma tokat atıp gitmek istiyorsan gidebilirsin. Seni de zor durumda bıraktım."
Sandalyeden kalkıp Sanemi'ye doğru ilerledim. Sanemi'ye sıkıca sarıldım. Bu sefer insanların ne düşündüğü umrumda değil.
"Duygularımı kelimelere dökmekte çok zorlanıyorum Sanemi ama ben senden hiçbir zaman nefret etmem, edemem. Sen benim için çok değerlisin."
"Yani..."
"Evet."
O gün çok şey öğrendim. Öğrendiğim en önemli şey korkak olduğumdu. Ben sadece kendi perspektifinden olaylara bakmış biriydim. Olaylar kendi açımdan vahim göründüğünden pısırıklakmış ve algımı kapatmıştım. Keşke olmasaydım böyle, daha farklı olurdu tüm her şey.
---
kitabı böylelikle sonlandırmış bulunmaktayım. okuduğunuz için teşekkürler. ♡
yazım hatası da varsa kusura bakmayın gecenin yarısında yazıyorum uykuluyum oglflvbşjş
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Escape |sane.giyuu|
FanfictionTomioka Giyuu otobüs durağında gördüğü kişiden hoşlanıyordu.