ks,

55 8 4
                                    

sevgili hyunjin,

mektuplarının kalbimi bir gün durduracağını bilerek yazmalı ve sorumluluk almalısın çünkü o an ne halde olursam olayım, mektubunun geldiğini gördüğümde kalp ritmim bozuluyor ve ne zaman ki mektubu okuduğumda, kalbim son hızda atarak duracak raddeye geliyor. beni kilometrelerce öteden ne denli etkilediğinin farkına var. sana bu mektubu yazarken karnım heyecandan kasılıyor, kalbim ise boğazımda atıyor. sanki şimdi tam karşımdasın ve o üç ayda söyleyemediklerimi söylüyorum.

karşında ne hissedersem hissedeyim, ne durumda olursam olayım bana karşı her zaman iyi yaklaşmana, hoşuna gitmeye bayılıyorum ve bu ben de utanç duygusunu hissettiriyor. ellerimle yüzümü saklayarak gizlenmek istiyormuşum gibi sanki, kısacası beni utandırıyorsun! ve şu an o kadar fazla gülümsüyorum ki, erken kırışacağım.

müziğe olan hayranlığımı sergilemekten, sanatımı sunmaktan hoşlandığımı söylemiştim ve şimdi sıraladığın bu cümleler sonucunda, sana üç ay boyunca yalnızca bir kere piyano çalmış olmanın pişmanlığını yaşıyorum... o an klasik müziği sevdiğini söylediğinde, yüreğimde bir şeyler, bir güç harekete geçmişti ve bu güç, beni o masadan kaldırmıştı. yüzündeki o ifadeyi görmek o kadar gururlandırıcıydı ki... harika hissetmiştim. diğer insanlar umrumda mıydı sanki? o an düşündüğüm tek şey sendin. parmaklarımın gezindiği tuşların yarattığı eşsiz melodiyle ben de seni, senin beni büyülediğin gibi büyülediğimi hissetmiştim. iliklerime kadar. bu melodiyle eş zamanlı hareket eden kalp atışlarımı o an dinlemeni dilerdim, belki senin için daha özel bir melodi olabilirdi. bakışların, her bir tuşa dokunduğumda ruhumu okşadığını, beni hafiflettiğini hissettirmişti. uçuyor gibiydim o beyaz kuyruklu piyano ile beraber.

kelimelerin bedenimi delip geçiyor, ruhuma ulaşıyor ve kazınıyor hepsi özenle, teker teker. eğer ben tıpkı söylediğin gibi sanat isem, sen, benim sanatçımdan başka biri değilsin. ruhuma yeni fırça darbeleri atıyorsun. 21 yıldır dokunulmamış, eski bir sanat iken, şimdi sen beni daha değerli, özel kılıyorsun. bana neler yapıyorsun hwang? çünkü beni değiştirdiğini hissediyorum. mesafelerin ötesinden ruhumu bir heykelmişim gibi yonttuğunu, kontrol ettiğini hissediyorum. ben eski bir sanat iken, sen beni yeniliyorsun. tekrar canlı kılıyorsun.

ah, italya'ya tekrar döndüğümde, dudaklarımın, dudaklarından içtiğim sigaraya alıştığını sonuna kadar hissetmiştim ve bir bağımlı gibi bunu dilemiştim günlerce. ve ardından, tam da senin favorinden bir paket aldım, ilk sigarayı yaktım ve dudaklarımın arasına koydum. inan bana, yarısını dahi içemedim. sana bahsetmiştim, çocukluğum astım hastalığım ile uğraşmakla geçmişti. ilaçlar sayesinde atlatsam dahi hâlâ dikkatli davranmalıyım. garip bir şekilde, dudaklarından içtiğim sigaranın vücuduma karşı etkileri karnımda oluşan gıdıklayıcı his ve kalbimin son hızdaki ritmi gibi şeylerden başka bir şey değildi. ve ben buna, bu üç ayda bağımlı olup çıktım. sigara hâlâ masamın kenarında duruyor. arada, bir sigara yakıp bir iki duman çekmeye çalışıyorum ancak dudaklarına öyle çok alışmışım ki, bu zehir gibi hissettiriyor. tek ihtiyacım olan şey sen ve dudaklarının arasından içtiğim sigaran.

birbirimizi bu denli güzel incelediğimiz için o kadar şanslıyız ki... tıpkı dediğin gibi, ne güzel bakmışım sana, ne güzel görmüşsün beni. fotoğraf makinemdeki fotoğraflarına bakıp duruyorum biliyor musun? sen farkındayken, farkında değilken çektiğim fotoğrafların... hepsine deli gibi hayranım ve senin fotoğraflarını özenle dizeceğim albümü çoktan satın aldım. geriye kalan tek şey de tüm fotoğraflarını özenle çıkartmak. o kadar mükemmelsin ki hyunjin, fotoğraflarına dahi büyük özen göstermekten kendimi alamıyorum. sana ait, seni hatırlatan her bir nesne gözümde çok özel konumuna girdi ve buna bayılıyorum.

flaner • hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin