ks,

53 6 0
                                    

mon amour hyunjin,

seni bu denli huzurla doldurmak ne kadar mutlu ediyor beni bilmelisin sevgilim. yorgunluğunu tek hareketimle almak beni de rahatlatıyor, çocuksu bir heyecana kapılmamı sağlıyor. sahi, farklı bir ruh haline girdiğin her an olaya bir el atmam gerektiğini fark ediyordum, hissediyorum bunu. kucağında öylece yüzünü izlerken, her bir detayını aklıma kazırken yüzündeki o yumuşak ifadeyi izlemek senin gibi rahatlamamı sağlıyor. tıpkı dile getirdiğim gibi gözünün altındaki o eşsiz benini öperken kollarını aniden belime sarışın gülümsetiyor beni. beni mutlu etmene, seni mutlu etmeye bayılıyorum.

giydiğin tüm ağır ve ciddi kıyafetler istisnasız nefesimi kesiyordu. o gün gülmene karşı utanmış olsam dahi, bu engellenemez bir şeydi. sen her halinle harikaydın ve gittikçe daha fazla hoşuma gidiyordun. durum buyken seni süzmekten başka ne yapabilirdim ki?

beraber gittiğimiz her mekanda sana daha fazla yaklaşmaya çalıştığımın farkındaydın. Rue de Lappe caddesine yalnızca biraz eğlenmeye gitmiştik. bu fikir benden çıkmıştı çünkü o gün fazla enerjik hissediyordum. aynı zamanda bu caddeyi oldukça merak ediyordum. biraz cesurdum üstelik, dans edip eğlenmekten zarar gelmeyeceğini düşünüyordum. aynı zamanda seninle olmak, her şeyi harika kılacaktı. ta ki, o mükemmel görünüşünle ilgileri üzerine toplamaya başladığın ana kadar. ah güzel hyunjin'im, o an hissettiklerimi tarif edemem! karnımda oluşan o his çok ağırdı. sinirlenmiş miydim, huysuzlaşmış mıydım anlamış değildim. yalnızca gözlerin üzerinde olmasından hoşlanmamıştım. sarhoş olan olmayan neredeyse tüm fransız kızları utanmazdı ve benim aksime seni uzun uzun süzmekten hiç utanç duymuyorlardı. anlam verebildiğim iş değildi açıkçası. evet evet, kesinlikle sinirlenmiştim. tamamen beyaz giyiniyordun üstelik. saçlarında jöle vardı. çok iyi şekil vermiştin onlara. görünüşündeki her bir parça, her bir detay birbiriyle uyumlu olmuştu. kumaş pantolonun yine tam üzerine oturmuş, üstündeki önü açık ceketinle harika uyumlu gözüküyordu. ceketinin içinden bir şey giyinmiyordun ve bu dehşet iyiydi. eğer yalnızca ben görmüş olsaydım. bu korkunçtu, bu kadar harika gözükmemeliydin. o anda önüne geçip seni saklamak isteğiyle dolup taşmıştım. henüz ulaşmayı hedeflediğimiz mekana yaklaşmadan mızmızlanmam ile şaşırmıştın çünkü istekli olduğumu biliyordun. ama artık değildim. şimdi yalnızca seninle olmak istiyordum. bu aptal cadde umrumda değildi, yalnız sen ve ben daha güzel dans edebilirdik. sen de dayanamadın hallerime, ısrar etmezdin ki hiç. geri dönmeyi kabul etmiştin. ve otele döndüğümüzde ise seninle saatlerce dans etmiş ve şarkı söylemiştik. o günü yine de harika kılmıştık.

ve durum buyken hyunjin'im, kıskançlığına karşı gelmem anlamsız olurdu çünkü bu tek taraflı değildi. gözüm senden başkasını görmüyordu ancak seni görmek için kafasını uzatanları pek âlâ fark edip kıskançlığıma engel olamıyordum. seni paylaşmam imkansızdı, paylaşmayı hiçbir zaman sevmemiştim. benim sanatçımı başkalarının beğenmesi hiç hoş değildi. sen bana aittin. bunu herkesin bilmesi gerekirdi.

ah, bu güzel sözlerini okuduktan sonra gözlerimi kapatıyor, tüm bunları saçlarımı okşayıp yüzüme öpücükler kondururken söylediğini hayal ediyor ve hemen ardından da dolu gözlerimle tekrar gerçek hayata geri dönüyorum. her ne kadar sana olan özlemimi körüklese dahi, o kadar iyi geliyor ki bana, parmaklarını yüzümde hissediyor ve eşsiz güzellikteki sesini hemen kulağımın yanında işitiyorum sanki. nefesimi kesiyorsun sevgilim, sana dair bir hayalin bu kadar büyük bir etkiye sahip olması olağanüstü. günümün yirmi dört saatinin her bir saatinde, her bir dakikasında zihnimin tam orta noktasında tüm düşüncelerimi yönetiyor ve beni gün boyu rahatlatıyorsun. aklımdan tek bir saniye dahi çıkmazken, önüme çıkan her minik şeyde anılarımıza dalıp çıkamıyorum. yüzümde hep sarhoş bir gülümseme, vücudumda ise uçacakmışım gibi bir hafiflik.

flaner • hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin