°J E O N G İ N°
"Beni dinleyin! Evet gençler biliyorsunuz ki her sene olduğu gibi bu yılda tiyatro seçmelerimiz başlayacak. Bu seferki oynayacağınız konu, Romeo ve Juliet. Yarın Romeo, diğer gün ise Juliet seçimleri olacak. Yan karakterleri ise bugün okul çıkışında seçeceğiz. Umarım ki güzel bir oyun çıkar ortaya. Şimdilik konuşmam bitti sınıflara dağılabilirsiniz."
Gayet güzel oyuncuydum yani arkadaşlarımın dediği üzerine. Bence ben de katılabilirim bu oyuna, hem de Juliet olarak.
Hoplaya zıplaya sınıfa girip bağırdım. "Hi bitchslar." Herkes sanki benden bıkmış gibi oflamaya başlamışlardı. Onlara göz devirip jisung'un yanına oturdum.
Kafasına bir tane vurup "naber kanki!" Jisung kafasını ovarken sinirle bana dönüp bağırmaya başladı. "Amına koyayım jeongin yeter artık! Beyin hücrelerim kalmadı senin yüzden. Sal artık beni piç!"
Dediklerini takmayıp "kanki oyuna katılacak mısın?" Hızlıca bana dönüp "tabii gireceğim oğlum, benim gibi muhteşem, yakışıklı, mükemmel, karizmatik, tatlı-"
Kafasına bir tane daha geçirip "uzatma amına koyayım!" Acıyla yüzünü buruşturup elini kafasına attı. "Sikeyim seni jeongin! Işık içinde kaç oğlum yoksa ışıklar içinde uyutacağım seni!"
Hızlıca yerimden kalkıp koşarak sınıftan çıktım. İşte şimdi sıçtım! Arkama baktığımda jisung'un ışık hızında koştuğunu gördüm. Işınlanmayı buldu resmen sikik.
Ben daha fazla hızlanırken birisine sertçe çarpmamla ikimizde yere düşmüştük. Kolumu acıyla tutarken, ayağı kalkıp çarptığım kişiye baktım.
ANANİSİKİM BU HYUNJİN
Telaşla yanına gidip elimi uzattım. "Ben gerçekten özür dilerim! Bilerek olmadı. Arkadaşımdan kaçıyordum, gerçekten çok özür dilerim!"
Elimi tutup yerden kalkmış ve üstünü sirkelemişti. Tanrım sanırım bugün son günüm!
"Sakin ol, ayrıca iyiyim senin bir şeyin var mı?" Of hyunjin, nasıl bu kadar düşünceli olabiliyorsun ya!
"Ben de iyiyim sorduğun için teşekkür ederim hyunjin." kaşlarını çatıp bana bakmıştı. Yanlış birşey mi dedim amk!
"Adımı nereden biliyorsun?" İşte şimdi cidden sıçtım. Ne diyeceğim ya, hadi jeongin! sen yalan makinesinden daha iyisin, uydur bir şey!
"Hm ş-şey, bangchan hyung'u biliyorsun değil mi? Aynı sınıftasınız, yani o söyledi bana adını." Anlar gibi kafasını sallamıştı.
"Peki senin adın nedir?" ALLAHH ADİMİ SORDU AMK ADİMİ
"Benim adım jeongin memnun oldum." Hafifçe gülümseyip "ben de memnun oldum jeongin, benim şimdi gitmem gerek sonra görüşürüz!"
El sallayıp hızla jisung'un yanına gittim. Şerefsiz anırarak gülüyordu yine. "Niye gülüyorsun sikik!" Gülmekten nefes alamayınca, telaşlanıp onu durdurmaya çalıştım.
"Amına koyayım dur artık! Böyle ölmeni istemiyorum!" Bir anda durup bön bön suratıma bakmaya başladı. "Ne bakıyorsun aptal! Korkuyorum lan!"
"Sen niye benim ölmemi istiyorsun amk!" Umursamaz bir şekilde masaya oturup "sevmiyorum seni lan! Var mı?"
Jisung üzgün bakışlarını gönderip önüne dönmüştü. "Şaka yaptım gerizekâlı! Sen benim küçük, tatlı belamsın." Sırıtıp bana baktı ve hızlıca elimi tuttu. "Canım arkadaşım, şimdi sen beni çok seviyorsun y-"
Hızlıca ellerimi çekip sinirle konuşmaya başladım. "Hayır jisung! Artık şaka yapmayacağız! Geçenlerde senin yüzünden ölüyorduk amına koyayım!"
Jisung iki elinde birleştirip duduklarını büzdü. "Nolur!? Son bu bak gerçekten!" Of yine silahını kullanıyor şerefsiz ya!
"Off tamam! Ama bu son jisung. Eğer bir daha istersen, elini götüne sokarım sürahi gibi gezersin ortalıkta!"
Bana yan yan bakışlar atıp kafasını salladı. "Şimdi yapacağımız kişi minho!" Dediği şeyle gözlerim fal taşı gibi açılırken jisung'un kafasına bir tane geçirdim.
"Olmaz jisung! Ben daha çok gencim ölmek istemiyorum! Delirdin mi sen amına koyayım!? O çocuk bizi çıktığımız yere geri sokar!"
Jisung gözlerini devirip "abartma piç! Ayrıca planı anlatmadım." Oflayıp arkama yaslandım. "Çabuk anlat vaktim değerli!"
Yanındaki çantasından bir sürü fotokopi çıkartıp önüme koydu. Kağıda baktığımda gördüğüm şey ile kahkaha atmaya başladım.
AMK KEL MİNHO HDJSBDKSHDJSBSJSBS
(Foto bu)
"Süblimleştim amk! Çok iyi!" Jisung iki elinide iki yana kaldırıp "işte ben ya her zaman mükemmel olmak zorundayım."
"Boş yapmada planı söyle!" Jisung anında ciddileşip "şimdi bu fotoğrafların hepsini okulun her yerine aşacağız sonrada dayak yiyeceğiz, nasıl fikir!"
Jisung'a tiksinir gibi bakıp "senin yüzünden ben dayak yiyorum amına koyayım! Neyse hadi kalk yapıştıralım, öğle arasında da gelir bakarız."
İkimizde yerimizden hızlıca kalkıp panoların olduğu yere gelmiştik. Kimse yoktu çünkü ders zili çalmıştı. Bütün panolara resimleri asıp geri sınıfa dönmüştük.
"Jisung bir yalan uyduralım lan!" Jisung elini çenesine koyup düşünmeye başladı. "Ha buldum! Şimdi sen baya kötü olacaksın zar zor yürü. Oradan hocaya bir şeyler söylerim ben."
Kafamı sallayıp jisung'un kolunun altına girdim. Jisung kapıyı çalıp içeriye girdi.
"Nerdesiniz siz! Ben de diyorum bu çocuklara birşey mi oldu?!" Canım jisoo hocam ya bizi merak etmiş.
"Hocam jeongin çok kötü sabahtan beri kusuyor biraz da halsiz. lavabodaydık ben jeongin'i bekliyordum."
"İyi misin jeongin?"
"İyiyim hocam teşekkür ederim sorduğunuz için"
"Bu seferlik sizi yok yazmıyorum, geçin yerinize!" İkimizde hızlıca yerimize geçip dersi dinlemeye başladık. Ders biyolojiydi bu yüzden dinliyordum yoksa ders ve ben yan yana bile gelmiyordu.
^^^^^^^^^^^^^^
Sonunda ders bittiğinde hızlıca jisung'a döndüm. "Lan acaba gördü mü?" Jisung omuzlarını bilmiyorum dercesine kaldırırken koridordan kahkaha sesleri geliyordu.
"Sanırım herkes gördü hadi dışarıya çıkalım" ikimizde hızlıca sınıftan dışarıya çıkıp kahkahaların geldiği yere gittik.
Minho'nun bağırmasıyla ikimizde irkilip birbirimize baktık. "Jisung kaç amına koyayım kaç! Dayak yiyeceğiz!"
İlk bölümümüz hayırlı olsun
Nasıl olmuş bakalım bebekler
Umarım beğenmişsinizdir sizleri çooook seviyorummm bebeklerim oy ve yorum yapmayı unutmayın görüşürüzzzz 😻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romeo And juliet~°Hyunin
FanfictionSeoul American High School lisesinde Romeo ve Juliet tiyatrosu başlar. Hyunjin bu oyunda Romeo seçilir ve Juliet seçme hakkı ona verilir. Peki hyunjin hoşlandığı kız Da-Eun'mu seçecekti yoksa kendisinden hoşlanan Yang jeongin'imi.. Yan Shipler Chang...