"Han Jisung?"
"Lee Minho?"Bu spor salonuna fazla kişi gelmezdi, bunun ne işi vardı burada?
"Buraya fazla kişi gelmez. Ne iş arıyorsun."
"Bende sana aynısını soracaktım" dedim."Ayrıca" diye ekleyerek konuşmama devam ettim " Ben sana ismimi söylememiştim."
"Dünyaca ünlüsün ismini bilmeyen mı var sence?"
Haklıydı.
"Neyse, ben sporuma devam ediyorum." dedim ve arkamı döndüm, ilerledim.
"Sen benim yeni klibimde oynayacaksın. Neden bu kadar atarlanıyorsun? Ayrıca fanımsın da."
İç çektim ve geri döndüm.
"Bu benim kişiliğim."
"Spor çıkışı seni bir cafeye götürmek istiyorum. Seni tanımak istiyorum."
"Neden beni tanımak istiyorsun?"
"Çünkü gizemli duruyorsun!"Dudaklarımdan küçük bir kıkırtı çıktı. Gülmem bitince kadına devam ettim "Sende çok meraklı duruyorsun ama ben seni tanımak istemiyorum."
"İnsan fanı olduğu biri ile neden böyle konuşur ki?"
"Demiştim, kişiliğim bu."İlerleyip spor yapmak için her zamanki rutinimi uyguladım. Kulaklıklarım her zaman ki gibi bana eşlik ettiler.
Sporum bitmişti, soyunma odasına gelip üstümü değiştiriyordum. Bu sırada odaya Han Jisung girmişti.
"Evet, cafeye gelecek misin?"
"Tamam, geliyorum. 5 dakikan var giyinmen için aşağıda bekliyorum seni."
"Peki."Soyunma odasından çantamı koluma takarak çıktım. Telefonumun çalması ile lanetler yağdırdım.
"Efendim, Wooyoung Bey Japonyaya geri dönmüş her yerde sizi arıyor."
Şansıma lanetler okurken derin bir iç çekip cevap bekleyen yardımcımla konuşmaya devam ettim.
"Tamam, sağol Hyunjin."dedim ve telefonu kapattım.
Bu adam beni tahminen ne zaman salardı?
Şimdi ise aşağı inmiş Jisungu bekliyordum.
"Oh, geldim sonunda!"
"2 dakika 15 saniye geciktin."
"Hey! Çok gıcıksın."Gülümsedim ve ona arabanın kapısını açtım.
Cafede yakalanmamak için maske, şapka ve gözlük takıyordu.
"Garip." demiştim.
"Ne garip?"
"Sen ünlü değil misin? Paparazziler hayatının bir parçası haline gelmedi mi? Neden kaçıyorsun?"
"Anlamıyorsun."
"Neyi?"
"Neler yaşadığımı anlamıyorsun."
"Neler yaşadın?"Jisung bu soruyu sorduğumda gözleri dolmuştu, hayır, hayır onu üzmek istememiştim.
"Özür dilerim, bu kadar ileri gitmemem lazımdı seni üzmek istemedim."
"Sorun değil."Ortamın gerginliğini almak için şarkı açmıştım.
Ne tesadüftür ki Jisung'un eski grubunda ki bir üyenin şarkısı çıkmıştı."Deep End." diye söylendi.
"Sever misin?"
"Evet, Felixin sesi huzur veriyor.""How've you been?" diyerek şarkıyı söylemeye başladı.
"I guess you're fine."
"Peki sen bu şarkının asıl anlamını biliyor musun Lee Minho?"
"Klasik, üzücü şarkı değil mi?"
"Bu şarkıyı, Felix intihar etmeyi denemeden önce yazdı. Zaten başarısız oldu. Bu şarkıda kendi kendine konuşuyor aslında. Kendine teselli veriyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paparazzi/Minsung
FanficHan Jisung dünyaca ünlü bir idoldu. Lee Minho ise Jisungun dünyaca ünlü fanı. "Daha yüzünü göstermeye cesareti olmayan insanları ünlü yapıyorsunuz!" "Bir daha onun yüzünü görebileceğin gözlerinin olmasını istiyorsan,kes sesini!"