5. Bölüm

196 18 1
                                    

Sınıftan çıkınca kapının önünde Sunoo'nun beklediğini gördük. Dışarıya çıktığımı gördüğü anda üstüme çullandı,
— Selam Jungwon! Nasılsın?
Diye sordu. Onunla konuşmayalı baya olmuştu. Bu süreçte ne yaptığını merak ediyordum. Sorusunu cevapladım,
— İyiyim Sunoo.
Dedim. Bana daha sıkı sarıldı. Gülüyordu. Koridordaki sesler yükselmeye başlamıştı. Seslerin geldiğini tarafa doğru baktığımda Jay ve futbol grubunun yan sınıftan çıktığını gördüm. Jay benim olduğum tarafa döndü ve Sunoo'yu gördü. Kaşlarını çatıp yanımıza geldi ve Sunoo'ya,
— Hey, dostum. Bu şeyleri bıraktığını sanıyordum?
Dedi. Sunoo kaşlarını çatıp ona baktı. Sinirlenmişe benziyordu. Bağırarak Jay'e cevap verdi,
— Neden onunla konuşmama izin vermiyorsun!?
Dedi. Jay yüzüne bir garip gülüş yerleştirdi ve Sunoo'yu cevapladı,
— O benim. Ve seni sevenler var keşke etrafına biraz baksan.
Dedi. Sunoo'nun gözleri fal taşı gibi açıldı. Herhalde hem bizim sevgili olduğumuzu öğrendiği hem de ona aşık olan birisini duyduğu için şaşırmıştı. Gülerek cevap verdi,
— Yalan söyleme! Bana kim aşık olabilir ki?
Dedi. O an aklımda bir şimşek çaktı. Sunghoon'un yanında Sunoo'yla ilgili konuştuğumuzda Sunghoon ya üzülüyor ya da sırıtıyordu. Jay'in bahsettiği kişi o olabilirdi?! Benimde gözlerim fal taşı gibi açıldı. Jay'i kolundan tutup onu başka bir yere çektim. Sunoo'dan iyice uzaklaşınca,
— Sunghoon'dan mı bahsediyorsun?
Diye sordum. Jay evet anlamında kafasını salladı ve,
— Bilmiyor muydun? Neden şaşırdın?
Diye sordu. Onu hemen cevapladım,
— Tabii ki de bilmiyordum. Bize bundan hiç bahsetmedi!
Dedim. Jay kaşlarını çattı ve,
— Biz derken?
Dedi. Sunghoon olayını bana bağlamıştı. Bu gülümsememe sebep oldu. Jay de sesli bir şekilde güldü. Ona baktım ve sorusunu yanıtsız bırakmadım.
— Heeseung, Jake, Niki. "Biz"
Dedim. Bunun söylerken gülüyordum. Jay de gülümseyip tamam anlamında kafasını salladı. Her şeyin içinden beni çıkarması hem garibime hemde hoşuma gidiyordu. Jay elini kafama götürüp saçımı karıştırdı.
— Gördüğüme göre dans grubuna katılmışsın.
Dedi.
— İsteyerek olmadı. Sizin maçınız varmış. Bizde size destek çıkmak için dans öğrenecekmişiz.
Dedim. Jay güldü,
— Vay.. Ne güzel. Demek dansa da yeteneğin var.
Dedi. Bu sözleri beni utandırıyordu. Güldüm. Elini omzuma attı ve koridorda yürümeye başladık.

~~~~~~

Ertesi gün öğle arası diğerlerinin yanına gittim. Bir masa da oturmuş konuşuyorlardı. Onları hep böyle görüyordum ve artık normalleşmişti benim için. Sunghoon'un yanına yerleştim. Ona her şeyi soracaktım. Doğru söylemezse de onu tehdit etmeyi düşünüyordum.
Niki, elinde telefonuyla başka şeylerle uğraşıyordu. Jake ve Sunghoon gülüp sohbet ediyorlardı. Heeseung da her zamanki aşk dolu gözleriyle Jake'i izliyordu. En son yanlışlıkla birbirlerine aşık olduklarını öğrenmişlerdi. Acaba şimdi sevgililer miydi? Bunun merakıyla soruyu öne sürdüm,
— Hey, Jake ve Heeseung. Artık çıkıyor musunuz?
Dedim. Bu sorun sohbeti yarıda kesmeyi becermişti. Jake ve Hee aynanda bana baktılar. Sonra Hee, Jake'e baktı. Jake de ona bakıyordu. Sunghoon beni cevapladı,
— Evet, evet. Değil mi Hee?
Dedi. Hee ona bakmaya başladı. Şaşırmıştı, ağzı açık bir şekilde bizi izliyordu. Yutkundu ve dikildi. Öksürdü. Jake'e döndü,
— Hey, Jake. Şu aptallara sevgili olduğumuzu göstermek ister misin?
Diye sordu. Jake gülmeye başladı. Ne olduğunu anlamıyordum. Jake, Hee'yi tuttu ve kendisine çekti. Heyecanlanmaya başlamıştım. Gerçekten sevgililer miydi?
Birbirlerine yakınlaşmayı sürdürdüler. Baya bir yaklaştılar fakat o sırada durdular. İkisi de gülüyorlardı. Niki telefonunu bıraktı ve Jake'in kafasına bir şaplak attı. Onun hızıyla Hee'nin dudaklarıyla Jake'in dudakları birbirine değdi. Şaşkınlıkla hemen uzaklaştılar. Niki gülerek,
— Sevgili olmuşlar!
Dedi. Bende gülmeye başladım. Jake utanmış gibi kafasını eğmişti. Hee de kızarıyordu. Ayağa kalktı, Niki de ayağa kalktı. Dayak yiyeceğini biliyordu. Hee onun yanına hızla gitmeye başladı. Bunu fark eden Niki de koşmaya başladı. Sadece üçümüz kalmıştık ve soruyu sorma vakti geldiğini düşündüm. Sunghoon'a döndüm ve,
— Hey, Hoon. Bana bir şey itiraf edeceksin. Çünkü biliyorum.
Dedim. Sunghoon kaşlarını çatıp,
— Biliyorsan nasıl itiraf edeyim?
Diye sordu. Gözlerimi devirdim ve sorusuna aldırmadan konuşmaya devam ettim,
— Sunoo'ya aşık mısın?
Diye sordum. Sorum üzerine gözleri fal taşı gibi açıldı. Sohbet Jake'inde dikkatini çekmişti. Kafasını kaldırmış bize bakıyordu. Sunghoon öylece donup kalmıştı. Onu dürtükledim. Tepki vermiyordu. En sonunda,
— Bunu nereden biliyorsun?
Diye sordu. Bir zafer kahkahası attım. Sunghoon sinirle konuşmaya devam etti,
— Ondan hoşlandığımı bile söylemedim!? Neden böylesin!
Dedi. Yine gözlerimi devirip,
— Sana ne öğrendiysem öğrendim işte! Sende aşıkmışsın.
Dedim. Jake şaşkınlıkla,
— Sunghoon, sen ciddi misin?!
Diye sordu. Sunghoon biraz bekledikten sonra evet anlamında kafasını salladı. Jake ayağa fırladı,
— Kalk, Sunghoon. Sunoo'ya gidiyoruz.
Dedi. Sunghoon hemen ayağa kalktı. Jake'in elinden tutarak,
— Hayır, Jake. O benden hoşlanmıyor. Boşuna heveslenmeye gerek yok.
Dedi ve geri oturdu. Jake de oturdu. Sunghoon için üzülmeye başlıyordum...

CALL ME BABY | JaywonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin