6.BÖLÜM

17 4 22
                                    

         Kardelen ve Aysuyla parka doğru giderken Buketi gördüğümde kafamda parçalar yerine oturuyordu. Buket bana aşıktı. Ya da bu davranışlarından dolayı ben öyle sanıyordum. Ama bundan emin gibiydim. Yanımda iki kızı görünce onları kıskandı doğal olarak, sonra da duygulandı ve ağladı. Ben hoşlandığım kişi bu şekilde görsem bende kıskanırdım tabi. Ama o anlık yanımda Aysu ve Kardelen varken Buketin yanına gitmem saçmalık olurdu. Aysu göz yaşlarını silerken konuşmaya başladı.

        "Oğuzcum çok özlemişim seni yaa"

Bende Aysuyu çok özlemiştim, görmeyeli aylar geçmişti. Yüzüne, sesine, tenine, korumasına, gülmesine ihtiyacım vardı. Bana iyi gelen tek şey sevdiğim insanların bana değer vermesi ve beni güldürmesidir. Bir anda Aysuyla bir andan Kardelenle konuşurken kendimi çok mutlu hissediyordum. Çünkü tek neşe kaynağım ikisiydi. Kardelen hatıra kalması için fotoğraf çekinmeyi önerdi. Hemen sağ cebimden telefonumu çıkardığım sırada Kardelen ve Aysu kolumdaki bileklikleri gördü. Birini Aysu yıllar önce bana hediye etmişti, diğeri ise Kardelen yıllar önce vermişti. Ve onları gerçekten hiçbir zaman çıkarmadım. Ve Kardelen' in bilekliği verirken koyduğu kartta yazanlar tam olarak aklıma kazınmıştı ve bir zaman çıkmıyordu. 

İyi ki varsın. Canım arkadaşım kardeşim... İyi ki tanımış seni, beni kalbine aldığın için teşekkür ederim, sen her zaman benim kalbimdesin, ne kadar buradan gidecek olsan da bu bileklik sayesinde ablanda seninle gelecek ve orada kendini yalnız ve güçsüz hissetmene izin vermeyecek... 

Bu cümlelerin her biri satır satır aklıma kazındı ve asla çıkmayacakta. Tam bunu düşünürken Kardelenle iki saniye bakıştık ve ikimizin de ağızından bu kelimeler döküldü. 

İyi ki varsın. Canım arkadaşım kardeşim... İyi ki tanımışım seni, beni kalbine aldığın için teşekkür ederim, sen her zaman benim kalbimdesin, ne kadar buradan gidecek olsan da bu bileklik sayesinde ablanda seninle gelecek ve orada kendini yalnız ve güçsüz hissetmene izin vermeyecek...

Telefonumu cebimden çıkarınca Aysu da benim için ördüğü bilekliği gördü. Ben o bilekliği de Aysu bana hediye ettiği günden beri hiç çıkarmamıştım. Kardelen' in ve Aysu' nun sol gözünden bir damla göz yaşı aktığını fark ettim. Aysuya döndüm ve tek düze bir sesle mırıldandım.

     "Sen ağlama, bir damla göz yaşın yeter..."  

Aysu ağlamasını tutamazken bir anda sıkıca bana sarıldı.

Yönümü Kardelene çevirir çevirmez ona da sımsıkı sarıldım. Öylece sarılmış ağlıyorduk. İkisi de hayatım boyunca bana abla gibi geldiler. Korumacı, iyi bir abla oldu ikisi de. Ve beni asla yalnız bırakmadılar, bırakmayacaklarına da inanıyorum. Hemen göz yaşlarımızı silip fotoğraf çekindik. Yanlışlıkla silmeyeyim diye bir sürü çektim. Fotoğraf çekince hemen Kardelen'in ve Aysu'nun mesaj sayfasına girip onlara çekindiğimiz fotoğrafları attım. Yollarımız yıllar önce ayrılmıştı. Hiç bilmediğimiz, görmediğimiz yollardan geçtik. Hiç tanımadığımız insanlarla tanıştık. Hayatımızı yaşadık, hiç yapmadığımız, yaşamadığımız şeyleri yaşadık. Ama o yolların sonu yine birbirine çıktı. Yıllar önce tanıştığım arkadaşımla, ablalarımla yolumuz yine kesişti. Birbirimizi yine bulduk, yine beraber olduk ve bu sefer asla ayrılmayacağımıza inanıyorum. Güzel kalpler asla yalnız kalmaz... 

Yıllar önce yaptığımız gibi parkın yanındaki çardağa oturduk ve sohbet etmeye başladık. Birbirimizden ayrı kaldığımız sürede neler yaptığımızı anlattık. Hayatımızda o kadar değişikler olmuştu ki. Uzun bir aradan sonra tekrar eskiden yaptığımız gibi bir yandan konuşuyor, bir yandan kahkaha atıyor, bir yandan duygulanıp ağlıyor, bir yandan da başkalarını izliyorduk. Yaptığımız en iyi şeylerden biriydi bu. Bunları yapmak bana çok zevk veriyordu. Özellikle salak saçma şeylere karnımız ağrıyana kadar gülmemeyi daha çok seviyordum. 

         Uzun bir sohbetten sonra ayrılama vakti gelmişti. Kardelen ve Aysu üniversiteye yerleşecekti, o yüzden erkenden gitmeleri lazımdı. Her hafta sonu yine geleceklerine söz verdiler. Ve hafta sonu görüşmek üzere vedalaştık. Onlar gittikten sonra aklım Buket'e kaydı, neredeydi bu kız?

      Tabii ki de onu arayıp bulmayacaktım ya da onu gördüğümde bir şey de demeyecektim. Benim gözümde arkadaş olarak bir yeri vardı, ama o bana ne gözle bakarsa baksın bu beni alakadar etmez. Bundan sonra bana takıntılık yapmayı da bırakır umarım. Aslında kendimi Buket' in yerine koyunca üzülüyorum. Sevdiği kişi, yani ben. Ya da ben öyle sanıyor da olabilirim bilmiyorum. Ama karşılık beklediği biri ona karşılık vermeyince her insan üzülür. Belki bende ona karşılık vermediğim için bana kırgın ve üzgün olabilir. Bunları düşünürken aklıma 'Bikinisinde Astronomi' şarkısından bir cümle geldi aklıma. 

   Suçluyum belki ben, sen sularımda ölürken, güldüm keyfimden...

O benimle olmak için çabalarken benim ondan uzaklaşmam onu üzüyor olmaydı. O bana karşı takıntılık dışında hiç bir şey yapmadı ve ben sadece bunun yüzünden ondan uzaklaştım. Belki de ona bundan rahatsız olduğumu belli edersem ve oda davranışlarına çekidüzen verirse iki normal arkadaş gibi olabiliriz. Bence bu mantıklı bir fikirdi. Yıllarca aynı apartmanda yaşayacağım akranımla böyle iki yabancı gibi olmak garip olurdu. 

Ona en yakın zamanda tatlı dille bu rahatsızlığımı belirtecektim, ve normal iki arkadaş olacaktık. Yani benim düşüncem bu yöndeydi, umarım öyle de olurdu. Ama aklımda da bir soru dönüm duruyordu. Neden hiç tanımadığım biriyle arkadaş olmak istiyordum?

Aslında onunla arkadaş olmak istemiyordum. Bana karşı salak saçma hareketlerini kırmak için ve her gün yüzünü göreceğim biriyle arkadaş olmam daha iyi olurdu. Apartmanda karşılaşınca yüzümü çevirip yürümek yerine selamlaşıp öyle gitmek istiyordum. Çünkü burada ondan başka yaşıtım olarak arkadaşım olmayacaktı, onunla da aramı iyi tutmam gerekiyordu. 

Aklım iyice allak bullak olmuştu. Bu konu hakkında kararım kesindi. Buketle bunu konuşacaktım ve takıntılık diye bir şey kalmayacaktı. Parktan eve çıkıp üstümü değiştirdikten sonra kulaklıklarımı alıp yatağa geçtim. Ve bu sıralar çok taktığım şu şarkıyı dinliyordum; Perdenin Ardındakiler grubundan 'Kaçıncı Kayboluşum' şarkısını dinleyecektim. bir ayrılık şarkısıydı ama sözleri çok hoşuma gidiyordu. İçimde öyle bir his vardı ki bu şarkıyı birini düşünerek dinleyecektim ve çok üzülecektim. Birini kaybedecektim ve aklıma hep bu şarkı gelecekti ve daha da harap olacaktım. Ama hissettiklerim her zaman tutmuyordu, bazen yanılmalarım olabiliyordu. Umarım bu seferde yanılırdım. Ama bu şarkıyı her dinlediğimde bu his içime daha da fazla oturuyordu. Kimseyi kaybetmek istemiyordum ama bu şarkıyı her dinlediğimde bu his içime daha da fazla oturuyordu. Kimsenin arkasından yokluğu için üzülüp ağlamak istemiyordum ama bu şarkıyı her dinlediğimde bu his içime daha da fazla oturuyordu. Ve bu hayatta birine şarkı adamak kadar acı verici bir şey yoktur. Biriyle beraberken hep o şarkıyı düşünürsünüz, aklınızda o şarkı çalar ve o kişi gittiğinde o şarkıyı mutlulukla değil de kalbiniz yana yana dinlersiniz. O şarkı her çaldığında artık beraber olmadığınız kişi ile yaşadığınız anılar aklınıza gelir ve gözünüzden onlarca belki yüzlerce göz yaşı dökerek o şarkıyı dinlersiniz ya da şarkıyı hemen kapatırsınız. Ben şarkıyı dinleyerek ağlayanlardanım, o şarkının verdiği tatlı acı kalbimi alev alev yakarak acıtır ama ben o kişiyi andığım için mutlu olurum...

Uzak Ama YakınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin