7.BÖLÜM

14 4 20
                                    

           Yorgun gözlerle gözümü açtım ve yeni bir gün başladı. Üstümde yalnızlık hissi vardı. Hayatımda olan her şey bana eskiyi hatırlatıyordu ve bu da eskiden hayatımda olan bir sürü arkadaşımı hatırlayıp şimdiki halime baktığımda tek başına kalmış zavallı bir Oğuz gösteriyordu. Havadaki o sıcak rüzgar, havadaki uçan kuşlar, tanıdık parfüm kokusu... Hepsi bana eskiyi hatırlatıyordu bu gün. Özellikle tanıdık parfüm kokusu... Uzun zamandır görmediğim, kokusunu unuttuğum birinin durduk yere kokusunu hissetmek insanı mahvediyordu. Daha da ötesi çok yakınınızın parfüm kokusunu hissetmek daha da beter ediyordu insanı. Aylardır belki yıllardır sarılmadığın birinin kokusunu rastlantı olarak kokladığında o kişiye sarıldığını, tenini hissettiğini hissediyor insan. İçimdeki bu buruk hissi dışarı çıkıp müzik dinleyerek geçirmek istedim.

        İçeri gidip hızlıca bir tost hazırladım ve çabucak yedim. Balkonun kapısını açtığımda tanıdık parfüm kokusu yine burnuma geldi. Bi an duraksadım. Bu kimin parfümünün kokusuydu? Gerçekten bu kimin parfümüydü ve bana birini hatırlatıyordu. Tostumu yerken bunu düşündüm. Bu parfüm hem erkek hem de kadın parfümüydü. Yani her iki cinsinde kullanabileceği bir parfümdü. Aklıma kimse gelmiyordu sadece tanıdık bir parfümdü. Kafam zaten allak bullaktı ve bunu düşünmeyi hemen bırakmalıydım. Tostumun son lokmasını ağzıma atıp üstümü değiştirmek için odama gittim. Üstüme rastgele bir eşofman bi tişört geçirdim, üstüme de ince bi hırka aldım. Boynuma kulaklığımı, cebime de telefonumu alıp evden çıktım. Hemen kulaklığımı telefonuma bağlayıp müzik açtım. O an ki tek odağım müzikti. Sadece müzik dinliyordum. Etrafımdaki hiç bir şeyi önemsemeden şarkı dinliyordum. Gidebileceğim bir yer yoktu. Tek istediğim parkta oturup müzik dinlemekti. Parka varmama yüz metre vardı. Çok yaşlaşmıştım. park bomboştu resmen, kimse yoktu. Banklara değil de kenardaki duvarın üstündeki düz taşa oturmak istedim. Arada böyle saçmalıklar yaparım ve çok zevk alırım. Herkesten faklı olmak hoşuma gider. Orda öylece otururken tanıdık parfüm kokusu artmaya başladı. İçimde değişik şeyler oluyordu. Ne hissedeceğimi bilemedim. Müziğimi dinlemeye devam ederken yaklaşık yirmi metre ötemdeki banka bi kız oturduğunu fark ettim. Esmer, kısa kıvırcık saçlı, uzun boylu bir kızdı. Bu kız bana bir yerden tanıdık geliyordu ama nerden? Ona öylece bakakalmıştım. Etrafımdakiler sapık zannetmesin diye bakışlarımı kızın üzerinden çektim. Kız telefonuyla oynamaya başladığı sırada bende etrafı izleyerek sadece müziğime odakladım. O sırada önümden iki tane erkek bir tan kız geçti. Erkekler keko, kızlarda çok varoştu. Yolda görsem diğer kaldırıma geçerim diyebileceğim tiplerdendi. Onlara gözüm dalmıştı ve o esmer kızın yanına gittiler. Onunla selamlaşıp sarıldılar ve çok yüksek bir sesle muhabbet etmeye başladılar. Kızlar ince sesleriyle bağıra bağıra gülüyor, erkeklerde domuz gibi ses çıkarıyorlardı. O kadar cringe ki ben bile utandım resmen. 

       Gözümü onlardan çevirip telefonuma döndüm. Telefonumla takılarken bana bakan bir çift göz olduğunu fark ettim. Esmer kız bana bakıyordu. Uzun zaman boyunca bana baktı, bende ona baktım. Sanırım o da beni bi yerden hatırlamıştı. Bakışları o kadar tanıdıktı ki nerden hatırladığımı düşünmeye başladım. O koku, o bakışlar, o kıvırcık esmer saçlar çok güzeldi. Aklımda bi ışık yanlı sanki bir anda kim olduğunu hatırladım. O Denizdi!

       İnanamıyorum o gerçekten Denizdi! Deniz benim 4 yıl önceki sevgilimdi. Taşınmamız gerektiği için ayrı kalmıştık. Ve şuan karşılaşmıştık. İçimde kelebekler uçuşuyordu. Ona olan aşkımı tekrar hissettim. Sevgili olduğumuzda çok ama çok küçüktük ama ona halen daha aşıktım. Uzun zaman görmeyince unutmuştum ama şuan hatırladım o benim Deniz'im di. 

         Deniz bana bakarken hafif bi şaşırma duygusu belirdi yüzünde, sonra hafif bi tebessüm... Şarkı dinlerken şu söz çelmeye başladı birden.

        "Yıllar geçse de üstünden, bu kalp seni unutur mu?..."

Unutmaz. Unutamaz. Unutmayacak. Kalbime silinmeyen kalemle yazılmış gibiydi. Nerde olursa olsun ona olan aştım bitmeyecekti. Sadece uzun zaman görmediğim için hatırlamıyordum. Yanına gidip selem vermek istedim. Bunu hiç düşünmeden direkt yerimden fırladım ve yanlarına gittim. O kıvırcık saçlar ve o parfüm kokusu... Beni benden almıştı. Bi an eskilere dönmüştüm. Ama kendimi toparlayıp neşeli bir sesle konuştum.

       "Selam Deniz!"

Deniz' in yanındaki o varoş kız ince ve kulak tırmalayan sesiyle konuşmaya başladı. 

      "Sen Denizi nerden tanıyorsun?"

Deniz tatlı bir gülümsemeyle bana baktı ve kıza döndü. 

     "Ben hemen geliyorum, Oğuz bi gelir misin?"

Banktan uzakta duvar kenarına gittik. Karşısına geçer geçmez tek düze bir sesle konuştu.

        "Çok özledim seni. Sen nerelerdesin? Yıllardır yoksun. Ne bir mesaj ne bir arama. Hiç birini yapmadın. Ama şuan bunlar benim için önemsiz. Seni çok özledim. Sen yokken yıllarım geçmedi resmen. Sende takılı kaldım ben. Kimseyle olamadım senden sonra. İlk aşkım değildin ama tüm aşklarımı hükümsüz kılandın Oğuz... Seni o kadar çok seviyorum ki. Hayat bile bizi en fazla 4 yıl ayrı bırakabildi. Yine birlikteyiz ve ben sana çok aşığım. Yine eskisi gibi olabilir miyiz?..."

Bunları söylerden sesi tir tir titriyordu ve sağ gözünden akan göz yaşını siliyordu. Bende ona çok aşıktım. Yıllar sonra tekrar karşılaşacağımızı hiç tahmin etmezdim. Ama hayat bizi yalnız bırakmadı. Denizin son sorusuna cevap olarak titrek sesimle sevap verdim.

        "Olalım. Yine eskisi gibi olalım."

Deniz ağlamaklı bir şekilde sıkıcı sarıldı. O parfüm kokusu artık uzaklarda değil burnumun dibindeydi. O kokuyu derin bir nefesle içime çektim. O kadar huzur vericiydi ki. Cennetteydim sanki. Deniz kızarmış yüzünü silerken bir yandan da mutluydu ve gözlerim için bakarak bana gülümsüyordu. Ve bende ona gülümsüyordum. Yüzünü silip numaramı istedi. Numaramı verdiğim sırada beni telefonuna 'Oğuz'um' diye kaydettiğini gördüm. Bende onu telefonuma 'Deniz'im' diye kaydettim. Ve Deniz tekrar mutlu bir sesle konuşmaya başladı. 

      "Yaklaşık bir saat sonra eve geçerim, seni arayacağım müsait olursun dimi bir saat sonra?"

      "Evet evet müsaitim her zaman arayabilirsin bir saat zor dayanacağım ama olsun sen yeter ki ara."

     "Tamam o zaman en erken zamanda hemen arayacağım ve yılların hasretini gidereceğiz."

İkimizde çok mutluyduk. Kader ağlarını örmemişti aramıza. Bir ip yumağındaki düğüm gibi yine birlikteydik. Deniz telefonunu arka cebine koyduğu sırada tekrar bana sesledi.

       "Oğuz"

        "Efendim"

Tam ona döndüğüm sırada bana sevgi ve heyecanla güldü ve dudağıma yapıştı. Tam o anda hayata yeni doğmuş bir bebek gibi hissettim. Hayata o öpücükten sonra yeniden başlamıştım. Çok garip ve tanıdık bir histi. Yıllardın hasret kaldığım o dudaklar tekrar yerini buldu ve bir daha asla kaybetmeyecekti...

Uzak Ama YakınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin