YAŞAMAK

60 11 8
                                    


İyi okumalar..

Rosé'nin ağlaması durmuş, yerini tatlı bir gülüş almıştı. Rosé gülümsüyordu...

İkiside arabaya bindiklerinde Jungkook'un düşündüğü tek şey, Rosé'yi hayata bağlamak olmuştu. Jungkook sordu;

Jk: "Ameliyat yarın olucak, öyle değil mi?"

Rosé: "Evet."

Jk: "Biliyor musun? Sen hastanede yatarken, hemşire ameliyatın başarılı geçme ihtimali olduğunu söyledi."

Rosé: "Ne demek istiyorsun?"

Jk: "Yani eğer istersen yaşayabilirsin.."

Rosé: "İstemiyorum."

Jk: "Neden? Neden yaşamak bu kadar zor geliyor?"

Rosé: "Bilmiyorsun Jungkook, sorma da."

Jk: "Merak ediyordum, üzgünüm."

Rosé birkaç saniye önce gülümsemesine rağmen şuanda, tek kelime etmek istemiyor gibiydi. Rosé yaşam hakkında açılan öylesine bir konudan bile rahasız oluyordu.

Ancak Jungkook da Rosé'yi yaşama sürükleme konusunda oldukça inatçıydı. Bu sefer ilk konuşan Rosé oldu;

Rosé: "Nereye gidicem?"

Jk: "Bilmem, yakınlarda bir otel olmalı."

Rosé: "Neden dalga geçiyor gibi konuşuyorsun! Otele vericek beş kuruş param yok benim."

Jk: "Ben öderim, sorun değil!"

Rosé: "İstemiyorum!"

Jk: "O zaman benimle geliyorsun."

Rosé: "Nereye?"

Jk: "Barıma ama içmek yok!"

Rosé: "Ne yapıcam o zaman?"

Jk: "Ben ne yapıyorsam onu."

Rosé: "Sen ne yapıyorsun?"

Jk: "Akşama doğru bara uğruyorum. Biraz oturduktan sonra eve gidiyorum."

Rosé: "Dün gece ki gibi barda mı uyuyacağım?"

Jk: "Hayır!"

Rosé: "Nerde peki?"

Jk: "Evimde."

Rosé: "Evinde mi? Hayır!"

Jk: "Başka bir alternatifiniz var mı Rosé hanım?"

Rosé cevap vermedi. Bara geldiklerinde kapıdaki çalışanlar Jungkook'u görüp hemen kapıyı açtı. Rosé'nin geçmesine izin vermeden kapıyı kapattılar. Rosé'den kimlik istediklerinde Jungkook şöyle dedi;

"O benimle geliyor!"

Korumalar Rosé'den özür dilediler ve kapıyı açtılar. Rosé içeri girdiğinde, barın dünkünden çok daha kalabalık olduğunu kolayca fark etti. Jungkook bardaki birkaç kişiye selam verirken, Rosé'yi kalabalıkda kaybolmaması için kolundan sıkıca tutuyordu.

Rosé'nin kalabalıktan rahatsız olduğu açıkca belliydi. Bu yüzden Jungkook onu yukarıda çokta dolu olmayan terasa çıkardı. Rosé sordu;

Rosé: "Neden aşağıda değiliz?"

Jk: "Çok kalabalıktı çünkü. Rahatsız oluyor gibiydin."

Rosé yine susmayı seçmişti. Rosé koca bir gününü hiç tanımadığı biriyle geçirmişti ve o kişi Rosé'ye hayatında hiç görmediği kadar sevgi göstermişti. Rosé bunları düşünürken, bir anda Jungkook'un gözleri çekti dikkatini.

Havadaki yıldızların yansıması ile adeta güneş gibi parlıyorlardı. Rosé'nin karşısındaki adamı ilk kez dikkatli inceleme şansı olmuştu. Oldukça etkileyici biriydi.

Rosé Jungkook'un gözlerine odaklanmışken Jungkook sordu;

Jk: "Oturmak ister misin?"

Rosé: "Ah.. olur!"

Jungkook oturmak için tam gökyüzüne bakan bir koltuğa doğru yöneldi. İkiside oturduğunda, Rosé'nin hastane dönüşünde taktığı saati sesizce ötmeye başladı. Barın yüksek sesinden dolayı Jungkook duymamıştı saatin sesini.

Ancak Rosé bu sesi duymasına bile gerek kalmadan, kalbinin ne kadar hızlı attığını hissediyordu. Rosé bu sefer saatin sesini susturmak istemedi. Nedenini bilmiyordu. Ancak biliyordu ki bunun sağlıkla alakası yoktu.

Saatin sesi Rosé'ye annesinin içten söylediği bir ninni gibi geliyordu. Rosé orda saatinin sesi ve gecenin yıldızları eşliğinde tatlı bir uykuya daldı.

Başının yanında başka bir arkadaşıyla konuşan Jungkook'un omzuna düştüğünü anladığında, hiçbir şeyin bitmesini istemedi. Ne utanç ne de başka birşey hissediyordu, Rosé'nin bu sefer hissettiği şey kesinlikle huzurdu.


 Ne utanç ne de başka birşey hissediyordu, Rosé'nin bu sefer hissettiği şey kesinlikle huzurdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Merhabaa! Bu bölümü kısa
yazmak istedim. Diğer bölüm
sınırı geçmişş. O yüzden bu bölüme
sınırı 6 koymak istiyorum.
SİZLERİ SEVİYORUMM!









𝑭𝒐𝒓 𝒂𝒍𝒍 𝒕𝒉𝒆 𝒔𝒕𝒂𝒓𝒔 | 𝗥𝗢𝗦𝗘𝗞𝗢𝗢𝗞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin