BU ANLATIMIN İSTİRİDYESİNDEKİ İNCİ

20 2 0
                                    

İyi okumalar...

"Ah, Roseanne. O kesinlikle benim, sevdiğim kadını ifade ediyor."

Rosé şaşkın bir yüz ifadesiyle, Jungkook'a baktı. Kısa bir süre sonra, tıpkı Jungkook'un yüzündeki gibi sıcak bir gülümseme aldı şaşkın ifadesinin yerini. Şöyle dedi şaşkınlığını saklayamayan Rosé;

"Bu ne demek oluyor?"

Jk: "Seni seviyorum Rosé."

Rosé'nin gülümseyen yüzünden, mutluluk göz yaşları süzülüyordu. Şöyle dedi Rosé;

"Beni seviyorsun?"

Geçen onca yılın, söylenen en acı ölüm haykırışlarının sonuydu bu. Sevgisizliğin oluşturduğu, bu korkunç ve yıpratıcı hayatın sonu. En azından, Rosé böyle hissediyordu.

Şöyle dedi Jungkook;

"Roseanne, seni seviyorum sevgilim olur musun?"

Rosé gülümsedi. Gözlerinden akan yaşlar eşliğinde, şöyle dedi;

"Evet, evet.."

...

Bu gece için, anlatımda şöyle bahsedildi. Yıldızlar kadar parlak, Rosé ve Jungkook'un aşkı kadar güzel. Aynı zamanda yazar olarak anlatıma katmak istediğim. Belkide küçük bir kızın, karalanmış kalbinin bembeyaz sevgisi kadar saf bir gece olabilirdi.

Onlara dönersek, anlatım onları sevgiyle kutsadı. İki kalbi sevgiyle kanattı, sevgiyle sardı. Rosé'nin bu son sözünün üstüne, eminim ki ikisininde söyliycek çok şeyi vardı. Geçmişte ve gelecekte. Ancak şuanlık, yaşananlara dönelim.

...

Yıldızlar kadar parlak, Rosé ve Jungkook'un aşkı kadar güzel olan bu gecede. Uzun ve durgun, acı dolu bir sesizlikten sonra. Rosé tarafından Jungkook'un sol yanağına uzatılan o el, Jungkook'un engelleyemediği şaşkın ifadesinide beraberinde getirmişti. Rosé'nin Jungkook'un dudağına yaklaştıkça kısılan gözleri, Jungkook'a dudakları birbirine değinceye kadar Rosé'nin onu öpüceğini düşündürmemişti bile. Rosé Jungkook'u öpmüştü. Rosé'nin saati ötmeye başladı, uzun süre sonra bu sesi duymak. Hiç bu kadar rahatlatıcı gelmemişti. Jungkook eliyle hafifce bastırdı, Rosé'nin kol saatine. Sesi duymak zor olmaya başlamıştı.

Kapanmış gözlerini yavaşça açarak, ayırdı dudaklarını Rosé. Daha sonra ise başını, Jungkook'un omzuna koydu. Kısa süre sonra ise, uyuya kaldı.

"Galiba omzum gerçekten rahat, iki seferdir Roseanne için en güzel yatak olmayı becerebiliyor."

Sanki ona aferin dermiş gibi, omzunu silkti Jungkook. Daha sonra ise, hafifçe sarstı Rosé'yi uyanması için. Gözlerini kısıkça açan Rosé'nin elinden, yavaşça tutarak kaldırdı. Uyku sersemi Rosé'nin belinden tutarak, gittikçe daha kalabalıklaşan hastaneden odasına çıkarabilmişti. Rosé'nin yattığına emin olduğunda. "İyi geceler." diyerek, odadan çıktı. Daha sonra ise, kendi odasına gitti.

Jungkook, odasına girdi ve yatağına yattı. Uyumaya çalışıyordu ancak düşünceler onu rahat bırakmıyordu. Olanları anlamak zordu, iki gün önce tanıştığı kız onun herşeyi olmuştu. Bunu söylerken yanlış gözüküyor ancak yaptıkları ona yanlış hissettirmiyordu.

Jungkook çok yorgundu ancak düşünceler rahat bırakmıyordu onu. Jungkook kafasına hafifce vurdu ve "Düşünme şunları, uyu lütfen uyu!" düşüncelerden kurtulmak için, yalvarıyordu adeta kendine. En sonunda, sabaha karşı uyumayı başarmıştı.

𝑭𝒐𝒓 𝒂𝒍𝒍 𝒕𝒉𝒆 𝒔𝒕𝒂𝒓𝒔 | 𝗥𝗢𝗦𝗘𝗞𝗢𝗢𝗞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin