Acı Kayıp

434 22 3
                                    

Selamlaaar ben geldiiiim
Yıldıza basmayı vee yorum yapmayı unutmayınn.
Düşünceleriniz benim için çok değerlii🌸💗

Sabah kızlarla güzel bir kahvaltı yapmıştık, dün akşam ki yaşananlardan hiç konusmamışlardı. Kahvaltıdan sonra Beyza'nın arabasıyla karargaha geçtik. Öğle yemeğinde buluşuruz diyerek ayrıldık, hiç vakit kaybetmeden koşarcasına odama gittim henüz kimse ile karşılaşmak istemiyordum.

Albayın bana verdiği dosyaları hızlı bir şekilde bilgisayara geçiriyordum, kapı çalındı. İzin verdiğimde Yusuf çavuş Cahit Albayın Parslar timi ile birlikte sizi toplantı odasında beklediğini söylediğinde tamam, dedim.

Toplantı odasına geldiğimde derin bir nefes alıp kapıyı çaldım, Albayın sesini duyunca içeri girdim. Parslar timi hafif bir baş selamı vermişti, bir kişi dışında.
Selamlarını alıp albaya döndüm, "Beni çağırmışsınız albayım?"dediğimde konuşmaya başladı. "Evet Savcım Parslar timine operasyon hakkında bilgi vereceğim, bu benim son bilgi verişim olacak bundan sonra operasyon bilgilerini time sen aktaracaksın."dediğinde kafamı salladım. Cahit Albay time dönerek konuşmaya başladı, bende yanında duruyordum.

"Makrus'un inine sızdırdığımız casuslardan haber geldi. Esir alınan askerler yaşıyormuş ama her gün işkence ediyorlarmı şerefsizler. Onun dışında Makrus'un Çamlıca köyüne saldırı düzenlediği öğrenildi. Köy okuluna baskın yapabileceği düşünülüyor, ne zaman saldırı gerçekleşecek bilinmiyor bu yüzden Çamlıca köyüne devriye gideceksiniz."diye konuşmasını bitirince Efe el kaldırdı. Cahit Albay izin verdiğinde ise konuşmaya başladı.

"Komutanım köy okuluna baskın yapacaklarsa köy öğretmeni de deşifre olmuştur, bu tehlikeli olmaz mı?"diye sorunca Albay bu soruyu bekliyormuşcasına cevap verdi. "Köy öğretmenini tabiki de orda bırakmıcaz, kısa bir süre misafirimiz olacak. İlçede bir ev tuttuktan sonra oraya yerleşecek ve köye jandarma eşliğinde gidip gelecek."dedi. Ardından, "10 dakika içinde yola çıkacaksınız, gidin hazırlanın. Allah yar ve yardımcınız olsun."diye sözünü bitirdiğinde tim ayağa kalkıp saol diye bağırdı.

Bana bakarak kafasını hafifçe salladı, dışarı çıktığında ardında bende çıktım.
Cahit Albay "Makrus'un dosyalarını sana vereceğim, inceleyebilirsin."dediğinde kafamı salladım. Albayla birlikte hangarın önüne gelmiştik, parslar hazır ol da bekliyordu. Albay onay verince yüzbaşının sert sesi yayıldı.
"Parslar araç bin."dediğinde 2şerli olarak araçlara bindiler.

Beyza ve Hale ile öğle yemeğinde buluşmuştuk. İçtimadan çıktıkları için oldukça yorgun gözüküyorlardı. Parslar timinin gittiğinden haberleri vardı, ihtiyaç olursa diye tetikte bekliyorlardı.
Beyza "Bizde muhtemelen Çamlıca köyüne geçeriz, bugün evde tek kalabilir misin?"dediğinde kafamı salladım. "Evet kalabilirim. Aklın bende kalmasın lütfen."dedim. Hale "Tamam o zaman, bir sorun olursa mutlaka ara. Telefonların kapalı olacağını düşünmüyorum, olur da ulaşamazsan Göktuğ'u ara. O bu operasyondan muaf."dediğinde şaşırmıştım. "Neden muaf?"diye sorduğumda Hale "Henüz kimse bilmiyor, sır gibi saklıyorlar nedenini bende anlamadım."dediğinde tamam dedim. İhtiyacım olacağını zannetmiyordum ama her ihtimale karşı numarasını bırakmışlardı.

Akşama kadar dosyalarla uğraşmıştım, Alparslan timi de göreve çıkmıştı. Bu gece tek kalacaktım. Mesai çıkışında Beyza'nın arabasını kullanarak eve varmıştım. Çok yorgun olduğum için hemen uyumuştum.

Sabah Ayşegül'ün 7 tane cevapsız aramasıyla uyanmıştım, geri döndüğümde telaşlı sesi kulaklarımı doldurdu. "Belçim ben cizrede bir karakoldayım, Mehmet'i tutukladılar. Yardım et."dediğimde içtiğim suyu geri çıkartmıştım. Ne ara gelmişti Cizre'ye, hangi ara başını belaya sokmuştu bu kız? "Tamam, sakin ol. Konum at geliyorum."dediğimde az bişi de olsun sakinleşmişti.

Beyaz cropun üzerine siyah oversize gömlek giymiştim, altına siyah kot pantolon giydikten sonra saçımı tepeden topladım. Hafif bir makyajın ardından alel acele Ayşegül'ün olduğu karakola sürdüm. Yolda Cahit Albayı arayıp durumu anlatmıştım, geç kalacağımdan haberi vardı.

Karakola geldiğimde kapıdaki polislere kimliğimi gösterip içeri girdim. Ayşegül'ü gördüğümde yanına gittim, baya çökmüş gözüküyordu. Beni görünce kemiklerimi kırarcasına sarıldı.
Birlikte banka oturup Ayşegül'e olan biteni anlatmasını söyledim.

"Aslında hiç birşey olmadı, sana sürpriz yapmak için yola çıktık. Ama Mehmet işte kavga etmeden duramıyor adam."dediğinde "Tamam, şimdi ben Mehmet'i çıkarmak için ne yapabilirim ona bir bakayım akşam konuşuruz."dediğimde kafasını salladı.

Yanından ayrılıp başkomiserin yanına gittim. Kapıyı çalıp içeri girdim. "Belçim Güneş, Terörle Mücadele Savcısıyım. Mehmet Sezgin'i içeri tıkmışsınız komiserim."dediğimde "Çınar Polat, hoşgeldiniz Sayın Savcım. Bu kağıtları imzaladıktan sonra çıkabilirsiniz."dediğinde tamam diyip kağıtları imzaladım.

Arabadaydık, karargaha yeterince geç kaldığım için karargaha geçiyorduk. Mehmet ve Ayşegül'de benimleydi. Kavga meselesi Mehmet'in canını yeterince sıktığı için birde ben konuşup sinirlendirmek istememiştim.
"Bana bakın karargahta ağzınıza bir ayar çekin, abuk subuk konuşmayın. Gebertirim."dediğimde güldüler.
Ayşegül "Tamam Savcım, yeter ki siz sinirlenmeyin."diye dalga geçtiğinde Ayşegül'e dik dik bakmaya başladım.

Karargah'a geldiğimizde Göktuğ erleri bahçede toplamış içtima yapıyordu, bizi görünce selam verdi hafif kafa sallayarak selamını almıştım. Ayşegül odamı çok merak ediyordu, biran önce ona odamı göstermek istiyordum ki merakı dinsin. Ayşegül'ün merakı başa belaydı.

Odama geldiklerinde incelemeye başladılar, inceleme işi bittikten sonra yorulduklarını anladıkları için oturdular. Mehmet "Eeeee Sayın Savcım, alıştın mı yeni iş yerine?"diye sorunca dik dik baktım. "Alışmaya müsaade etseydin Mehmet, alışacaktım. Bismillah dün bir bugün iki siz nereden çıktınız ya?"dediğimde nefes nefese kaldığımı cümlem bitince anlamıştım. Ayşegül "Hanımefendiye sürpriz yapıyoruz genede yaranamıyoruz arkadaş. Teftişe geldik he birde şu yüzbaşının kulağını çekmeye."dediğinde gözlerim büyüdü.
"Sakın, ona vakti geldiğinde gerekeni ben yapacağım. Siz gıkınız bile çıkarmıcaksınız."dediğimde göz devirdiler. Ayşegül "Bir günlüğüne geldik zaten. Yarın sabah dönüyoruz Adana'ya."dediğinde kafamı salladım. Mehmet "Otelimizi de ayarladık, birazdan kalkarız zaten. Abi kardeş gezecez bugün, sen rahat rahat işlerini yap kardeşim."dediğinde göz devirdim.

Aman yesinler sizin abi kardeşciliğinizi.

Ayşegül ve Mehmet'in otel ayarlaması iyi olmuştu, Hale ve Beyza yokken onların evinde onlardan habersiz kalmaları doğru olmazdı. Yarım saat sonra kalkmışlardı, kapıya kadar eşlik ettiğimde bol bol sarılmıştık Ayşegül'le. Sabah uçakları çok erken olduğu için gidemeyecektim. Gittiklerinde bende içeri girdim.

Odama giderken Yusuf Çavuş'un, Cahit Albayın beni çağırdığını söylemesiyle Albayın odasına doğru gitmeye başladık. Odaya girdiğimizde tim telsizdeydi, konuşan Dinçer Yüzbaşıydı.
"Komutanım, herşey yolunda. Herhangi bir hareketlilik tespit edilmedi, öğretmen güvende."dediğinde Albay tamam diyerek telsizi kapattı.

Albay bana dönüp "Hale'nin annesini kaybettik."dediğinde tepemden aşağı kaynar sular dökülmüştü, annesizliğin ne demek olduğunu en iyi ben bilirdim.
Albay konuşmaya devam etti. "Şuan da görevde olduğu için birşey söylemedik, gelince söyleyeceğiz. Sadece Dinçer Yüzbaşı biliyor."dediğinde hala o ilk söylediği cümlenin etkisindeydim.

Hale'nin annesini kaybettik.

-son
Size bir sorum olacakk🤍

1-Dinçer ve Belçim'in arasında sizce nasıl bir çekim olabilir?

Bir sonraki bölümde görüşmek üzereee.
İnstegramdan ve burdan takip etmeyi unutmayııınn💗🌸
İg:garipmevzular.offical
Wattpad:benesmaacnm

Garip MevzularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin