9.bölüm

181 11 5
                                    

Yatağında oturup elimdeki kağıtları incelerken hafifçe arkasını dönüp omzunun üstünden baktı.
"Süt isteyen kedi gibi bakıyorsun. Aç mısın?"
Konuşmamı bekliyormuş gibi bana döndü. O kadar hızlı dönmüştü ki tahta sandalyesi gacır gucur öttü.
"Rahatsız edilmek istemediğimi söylemiştim. Hem günde iki kere muhafızların rahatsız ediyor hem de kendin mi geliyorsun?"
Doğruldum.
"Bu kadar kızıyorsan muhafızlarım gelmeyebilir?"
Sinirle inledi.
"Tanrı'm!"
Sansalyesini gürültüyle çekerek yerine oturdu.

Muhafızlara bundan sonra iki günde bir yemek getirmelerini söyledikten sonra tekrar yatağına oturdum ve onu izleyerek belgelerimi okudum. İmzaladım.

Bütün gün masanın başından kalkmadı. Sürekli bir şeyler yazıp çizip durdu. Bir çok sayfayı yırtarak fırlattı. Birkaç kalem kırdı. Saçlarını çekiştirdi. Sanki ben odada yokmuşum gibi kendiyle savaştı. Bunu bilinçsizce yaptığını hissediyordum. Büyü gücünün dengesizliğini hissedebiliyordum. Kendini kaybettiği anlar sanki güç bana geçiyor gibi hoşuma gidiyordu. Sandalyesinde doğrulduğunda yatağında dikleştim. Ayaklarımı yere koyarken gerindim. Kitapları havaya kaldırdı. Sanırım yatmak için hazırlanıyordu ve kaldıra-
Kitapları yere sert bir şekilde fırlattı. İki kitap daha alıp fırlattı. Boş kağıtları eline alarak sandalyeden kalktı. Yere oturduğunda kaşlarımı kaldırdım.

"Uyumayacak mısın?"
Yorgun gözlerini bana çevirdi. Bana cevap vermek için uğraşmadı.
Bana karşı geldiğinde onu cezalandırmadım. O da bana karşı cesaretlendi. Belli bir konuma ulaşana kadar ona bu cesareti verecektim.
İnce elbisesinin eteklerini sinirle toparlarken yere yüz üstü uzandı ve elleri kitapları önüne çekmek için birkaç hamle yaptı.

Benim bir adam olduğumu unutmuşcasına hareket ediyordu. Eteğini dizlerinin üstüne sıyırmıştı ve bacaklarını kalçalarına doğru büküyordu. Elbisesinin önü kapalı olduğu için -neyse ki- göğüsleri gözükmüyordu.

"Şuradaki kitabı atar mısın?"
Odanın köşesindeki kitaba uzandım. Kitabı ona uzatır gibi yaptım. Elimden almaya çalıştı. Kitabı geri çektim.
"Ne zaman adımla seslenme cesaretinde bulunacaksın?"
"Neden vermiyorsun?"
"Korkak mısın?"
"Bir şeye bakıp geri vereceğim. Kitabı yemeyeceğim."
"Anderson desene."
"ANDERSON!"
Sinirle bağırdığında gülümsedim.
"Aferin küçük kedi."
Duraksadı. Sonra uzattığım kitabı aldı. Elime aldığım kağıtlarımla birlikte yataktan kalktım. Yere oturdum. Karşısına...

"Hem kitapları yemek istiyorsan yiyebilirsin. Bu benim için sorun değil."
Göz devirirken önündeki hesaplamalara baktım. Kağıtlarını kapatarak daha çok önüne çekti.
"Çocuk musun sen? Neden kapanıyorsun öyle?"
Bileğini çekmeye çalıştım. Mızırdandı.
"Çocuğum, Anderson."
"Şu belgeyi imzalamalı mıyım sence?"
Kağıdı önüne zorla koyup bakmasını sağladım.
"Ülke senin ülken değil mi? Bana ne? İster imzala ister imzalama."
"Ya 'Lorenzo Scarnalte' hakkındaysa..."
(Bknz:Bölüm4)

Hırsla sayfayı elimden çekti. Koca iki sayfa yazıya hızla göz gezdirdi.
"Lorenzo hakkında değil. İmzalayıp imzalamamak hala size kalmış."
"Ya ülkeyi savaşa sürüklersem?"
"Umrumda değil."
"Neden? Sen de bu ülkede yaşamıyor musun?"
"Buna yaşamak mı diyorsun?"
Sorguladığında elimi yüzüne uzattım.
"Ne o? Nefes almıyor gibi konuşuyorsun."
Doğruldu. Dirseklerini yere, yüzünü de ellerine yasladı. Küçük pencereden karanlık havaya ve yıldızlı gökyüzüne baktı.
"Aldığım her nefes göğsüme batıyor. "
Kendini kitap sayfasının üstüne bıraktı. İç çekti.
"Keşke nefes almasaydım."

Yanımdan AyrılmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin