TANITIM

14 2 2
                                    

-Pek faydalı olmayacak sanırım bu gidişlerin.

Koca adımlarıyla ileri doğru seker gibi ilerleyen adam benim bu sözlerimle durdu.

Arkası dönük olsa dahi biliyordum mavi gözlerinin şu an tam hizasındaki tabloya odaklandığını. Aslında pek bir özelliği yoktu tablonun , hırçın dalgalarla boğuşan eski bir geminin yağlı boya tablosuydu. Bizim için özel kılansa çocukken ailemizin kavga seslerinden kafamızı uzaklaştırmak için uzun saatler sessizce bu tablonun karşısında oturur olmamızdı.

-Sen mi karar vereceksin buna?

Batmakta olan geminin kaptanıymışcasına hiddetliydi sözleri. Ön güvertesini paramparça eden kayalara duyduğu öfke bana yöneltilmişti.

Sessiz kaldım. Var olduğu vakitten beri okyanusu evi yapmasına rağmen gelip geçer bir geminin hıncıyla incinen o koca kayanın adına sessiz kaldım.

Durmadan ilerledi. Siyah beyaz karolar küçüldükçe ayaklarının altında benim tüm dünyamı eziyordu sanki.

Benim sevdam yarımdır. Ne okyanusa ne denize benzer. Yarımdır çünkü yarım kalması gerektiği durmadan hatırlatıldığı için kopartıldığı yerden yarım bırakılmıştır.

Küçükken bir elmayı dahi ikiye bölüp paylaştığım adam bunca yarım kalmışlığımın mimarıdır.

Emir ile ne öz ne üvey kardeşizdir. Aynı çocuk esirgeme kurumundan aynı aile tarafından evlat edinilmemizden mütevellit soyadımızı dahi paylaşırız. Buna rağmen kardeşim demem ve de diyemem ona. Benim kanımca o hiç tanışmamış olmam gereken biridir.

Evlat edinilmemizden birkaç yıl sonra ailemizin boşanmasıyla yine ayrı evlere düşmesiyle son buldu bu kardeş tiyatrosu. Evren dahi beraberliğimize karşı birlik oluşturmuştu. Dört bir yandan yağan kurşunlar onu es geçiyor lakin benim sol göğsüme saplanıyordu.

Benim annem vardı onun babası. Yaz tatillerinde değişirdik ama bu imtiyazlarımızı. Bazen tatillerimiz uyuşmazdı. Aynı evde aynı masada oturmak zorunda bırakılırdık.

İçten içe dokunurdu ona bu biliyorum. Koskaca  Emir Alaca benimle,o küçük gördüğü yetim kızla,aynı masada oturmaktan gocunurdu.

Gideli çok oldu şimdi. Kapının sert sesi tekrar tekrar çınladı kulağımda.

Yalnızdım ve bu yalnızlık iyi yöne doğru gitmiyordu benim için.

Olduğum yerde çöktüm. Soğuk zeminin üzerinde yeni alınmıs pembe elbisem dağıldı dağıldı ve unufak oldu benim gözümde. Kuvars taşları gibi sertleşip yuvarlanan kumaş birbirini kovalayan iki çocuğun ayağına takıldı ve düşen ben oldum.

Ben Farah Alaca.

Emir Alaca'ya var olduğumdan beri aşıktım.

SEN VE BENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin