ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM.
Bölüm Şarkısı: Yüksek Sadakat, Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer.
Edis'in anlatımından:
"Şey..." dedi Duru, ellerini saçlarından geçirirken. Gülümsüyordu. Öyle bir gülüyordu ki içimde adeta çiçekler filizleniyordu.
"Ne?" dedim gülümseyerek. Öpüşmüştük, ve bu ikimiz için de ilkti. İlk öpücüğünü bana vermişti, ben de ona...
Bir şey diyemedi. Ama gülümsüyordu bana. Gözlerinin içi parlıyordu. Ayağa kalktı. "Akşam oluyor," dedi. "Ben gideyim."
Utanmıştı bir de sanırım... Çok tatlıydı. Ben ayağa kalktım ve Duru'yu göğsüme bastırıp, sarıldım. Başı göğsüme değdiği an, elleri belimdeki yerini almıştı. Huzur dolu bir iç çektim.
"Seni seviyorum, Duru. Öyle seviyorum ki, keşke kalbimi ellerine verebilsem... Belki o zaman sana olan aşkımı anlatabilirdim." dedim.
"Edis..." dedi derin derin. "Çok aşığım. Öyle seviyorum ki, kitaplarımda senin için işaretlenmiş bir sürü alıntı var."
Saçlarını öptüm. Daha sonra kollarımdan çıktı. Odadan da çıktık, merdivenleri indik ve o kendi evine gitti.
Ben ise suratımdaki tebessümle su içip, odama çıktım.
Yatağımdaki ince pikeyi kaldırdım ve altına girip, uzandım. Yorucu, karamsar ve aynı zamanda heyecan veren bir gündü. Telefonumu aldım, ve mesajlarıma bakmaya başladım. Kardelen'den bir mesaj vardı.
"Siz, hamakta sarmaş dolaş tatlı tatlı otururken boş durduğumu sanıyorsan yanılıyorsun!"
Mesajın altında da, hamakta bir elimiz Duru'yla birbirine kenetliyken, diğer elimin saçlarını okşadığı ve Duru bana bakmazken ona gülümsediğim bir fotoğraf vardı.
Fotoğrafı açtım ve uzun bir süre gülümseyerek fotoğrafa baktım. Daha sonra, fotoğrafı galeriye kaydedip ekran fotoğrafı yaptım.
Gözlerimi kapatmadan hemen önce anneme bir şeyler fısıldadım: "Anne, seneler önce bu gün bırakıp gittin beni. Ama seni suçlamıyorum, özlüyorum sadece... Anne, artık senin melek olup Duru'yu hayatıma gönderdiğine inanıyorum. Çok seviyorum, anne. Biz bu gün öptük birbirimizi biliyor musun? İkimiz için de ilkti ama umarım son olmaz çünkü böyle bir günde bile yaşadığımı hissettim."
Duru'nun anlatımından;
Eve gelmiştim. Odamda, yatakta yanımda minik kedimle uzanıyordum. "Çiçek," diye fısıldadım. "Sana bir sır vereyim, ben bu gün Edis'i öptüm."
Yanımdaki telefonumdan saate baktım saat, 18.50'ydi. Kızlar aşağıda akşam yemeği için masa hazırlıyorlardı ama ben tembellik yapıyordum.
Kapım çalındı ve içeri Kardelen girdi. Beni saf saf gülümserken görünce şaşırdı. Ona, yanıma oturmasını söyledim.
Kızların hepsi kardeşimdi, ama Kardelen ile aramda farklı bir bağ vardı. Bunu hissediyorduk. İkimiz de.
"Duru, sen çok mutlusun!" dedi Kardelen.
"Kardelen, sana bir şey söyleyeceğim. Ve ilk önce sen öğrenmiş olacaksın. Tamam mı?"
Olumlu bir şekilde yanıt verdi.
"Biz, Edis ile birbirimize ilk öpücüğümüzü verdik bu gün."
Ağzı kocaman açıldı ve gülümsedi. "Duruuu!" dedi ismimi uzatarak. Duygulanmıştı, hissetmiştim. Sonuçta on bir yaşından beri yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Ben onu nasıl farklı bir yere koyuyorsam o da beni öyle bir yere koyardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİÇEK SOKAK
RomanceDuru, Kardelen, Kayra, Dora. Her yaz olduğu gibi, yazı Çiçek Sokakta geçirecek dört arkadaş. Bir yaz, yine Çiçek Sokakta iken, dört yabancının yan eve yerleşmesiyle olaylar değişir. Yeni arkadaşlar, ilk aşklar... Çiçek Sokak'a hoşgeldiniz.