Gemide

43 2 0
                                    


Gözlerimi açtığımda atım Gök, geminin yanında durmuştu. Kozan görünürde yoktu ve az kişilik mürettebat gemiyi yola çıkmaya hazırlamak için var güçleriyle çalışıyorlardı. Çok fazla vaktimizin olmadığını tahmin edebiliyordum. Singun'un açıklarında olsak da tamamen güvende değildik. 

Bacağım beyaz atımın karnını kızıla boyamıştı. Kendime güçlü olduğumu ispatlamak isteyerek Gök'ün sırtından kendimi aşağı bıraktım. Sağlam bacağımın üzerinde zorlanarak da olsa dengede kalırken "Beni uğraştırma olur mu?" diye fısıldadım Gök'e.

Bulduğum bir kumaş parçasıyla Gök'ün gözlerini bağladım ve onu karinaya girmeye zorladım. Bu sırada gemi hareketlemeye başlamıştı. Gök'ü aşağı indirdikten sonra son gücümü kullanarak dışarı çıktım. Kan kaybından başım dönüyordu. Gökün gözlerini bağladığım kumaşın artan kısmıyla bacağıma turnike yaptım. 

Bu sırada onu gördüm. 

Kozan. 

Onu görünce içimde başkaldıran sinir beni şaşırttı. Bana yardım etmediği için mi sinirliydim? Yoksa umursamadığı için mi?

Kolunun yarasını çoktan sarmış olmalıydı. Hareketlerindeki rahatlık sinirimi daha da artırıyordu. Yaralandığını anlamak imkansızdı. Bu kadar güçlü gözükmesi sanki beni kötü göstermek içindi. 

Kozan'la bakışlarımız kesiştiğinde gece karası gözlerinden gözlerimi kaçırdım. Bakışları beni hep biraz tedirgin etmişti. Sanki içinde yanmayı bekleyen isyan ateşleri varmış gibiydi. Tehlikeliydi ve sabit, tutarlı, itaatkar değildi. Sistem'de hayatta kalmak için iyi özellikler değildi bunlar. 

Aklıma gelen düşüncelerle ürperip dikkatimi yarama verdim. Pantolonumun kumaşını yırtıp açtım. Oku tutup çekerken inleyip gözlerimi kapattım. 

Kozanın bana doğru yaklaştığını fark ettim. Yere bıraktığım oku eline aldı. 

"Bu Singun'un ok uçlarından değil" dedi kaşlarını çatarak. Bense okun hangi ülkenin olduğuyla gerçekten ilgilenmediğimi belli etmek ister gibi sırıtıp güvertenin ucuna tutunarak ayağa kalktım.

Kozan cebinden bir torba çıkarttı. Oku içine koymak için yeltendi.  

"Hey" dedim oku tuttuğu elini hızlıca tutarak "Benim kanımı akıttı yani benim okum." 

Kozan tuttuğum elini kora değmiş gibi çekerken ne olduğunu anlamayarak ona baktım. Kaşlarını iyice çatmıştı kafası karışık gözüküyordu. 

Kendini toparlayıp gözlerini tekrar gözlerime çevirdi. "Ne yapacaksın kırık bir okla?"

"Sen ne yapacaksın?" dedim bacağıma rağmen dik durmaya çalışarak. Sistem'de asla tedbirsiz davranamazdınız. 

"Umay," dedi yorgun bir sesle. Adımı ondan duymayı beklemediğim için kasıldım. Uzun zamandır aslında kimseden adımı duymamıştım. 

"yalnızca araştırma yapacağım. Ama bu kadar önemliyse sana bir borcum olsun olur mu?" 

Kozan'ın genel donuk ve mesafeli tavrından uzak cümleleri beni afallatırken kafamı aşağı yukarı sallayarak onayladım. Bana nazik sayılabilecek cümleler kurmasını gerektiriyorsa bu ok ucu onun için gerçekten önemli olmalıydı. 

Onayımı gördükten sonra eski donuk haline dönerek teknenin diğer ucuna doğru yürüdü. Arkasından bakarken bacağımın üstünde daha fazla duramayıp yere oturdum. Kafamda soru işaretleri birbirini kovalıyordu. Ama boşvermeye karar verdim. Önümde uzun bir yolculuk vardı. Bunun keyfini çıkartacaktım. Çünkü döneceğim yerde beni neyin beklediğini biliyordum. 


                                                                                ⴟ ⴟ ⴟ


Merhaba yavaş yavaş giriş kısmı bitiyor ve heyecanlı yerlere geliyoruz. 

 İyi okumalar...

SİSTEM +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin