Bölüm 1

3.2K 112 9
                                    



Şirketden içeriye girdigim andan beri titreyen bedenimi hiçe sayarak asansöre doğru adımlayıp bindim. Onun ofisinin olduğu kata basarak biraz bekledikten sonra asansörün açılan kapısından kendimi dışarı attım.

En son altı sene önce gördügüm ortamda bir kaç değişiklikten başka bir şey yoktu. Kahverengi ve siyahın ağırlıklı olduğu koridordan geçip onun odasının önünde olan sekreterin masasının yanına geldiğim de, eskiden burada çalışan Tülini görmemle rahatladım. Hâlâ beni fark etmeyen kızın bana bakması için boğazımı temizlememle bilgisayarında ki olan bakışları anında yüzüme çıkınca ilk başta yılların getirdigi değismimin sonucu tanıyamadı beni.

Kaşlarını çatıp yüzümü incelerken "Merhaba Tülin." diyerek elimi uzatdım.

Çatılmış olan kaşları anında gevşerken "Araf bey?" diye sorarcasına baktı.

"Evet benim." dedim gülümsüyerek.

Aniden yerinden kalkmasıyla oturduğu sandalye arkaya doğru savruldu ve bir kaç saniye sonra omuzlarımda hiss etdiğim kollarla hafif boyu benden kısa olan kıza doğru çekildim.

Tüline sarılmadan sadece elimle sırtını bir kaç kez pat patladım. Geri çekildikten sonra dedim tebessüm ederek "Nasılsın?" diye sordum.

Gözleri hafif dolmuş Tülin "Sizi çok özledim.O kadar fazla yazdım, aradım ama numarınızı değişmiştiniz diye ulaşamadım." dedi ve yutkundu. Bir kaç saniye sonra "Demir beyden numaranızı istedim ama o da yeni numaranızı bilmiyormuş diye size hiç ulaşamadım." dedi.

"Sorun değil. Ben kendime yeni bir sayfa açtım ve bencillik edip herkesi hayatımdan çıkardım.Özür dilerim." dedim pişmanlıkla. Halbu ki hayatımda bir sürü güzel insan vardı ama ben onunla bir daha aynı ortamda bulunmamak için bir sürü insanı elimin tersiyle itip kendi kabuğuma çekilmiştim.

"Estafulla Araf bey ne özürü. Ben sadece sizi çok merak etdim. Kaç sene bana abilik yaptınız burada. Kimseye ezdirmediniz. Sizin sayenizde yükseldim ama size hiç teşekkür ede bilme şansına sahip olamadım." dedi burukça.

İç çekerek "Sorun değil tamam mı? Bir ara mutlaka bir yerde buluşup kahve içelim. Konuşucak bir sürü şeyimiz vardır." dedim.

"Peki." dedikten sonra yeniden bana sarılıp pek fazla göze batmamak için kendi yerine geçti.

Bakışlarını etrafta gezdirdikten sonra  "Demir beyimi görmeye geldiniz?" diye sorduğunda yıllardır hafızamdan silmeye çalıştığım isim kulaklarımda çınladı.Stresle elimi boynumda gezdirip "Evet. Müsaitmi?" diye mırıldandım.

"Evet müsait ama ben bir haber vereyim." dedi mahcupça.

Sadece kafamı sallamakla yetinip karşıda ki ofise doğru gitmesini izledim.Kapıyı çalıp odaya girdikten bir kaç dakika sonra yeniden dışarı çıkarak "Buyrun Araf bey. Demir bey sizi bekliyor." dedi.

Aslında buraya ani bir karar vererek gelmiştim. Fazla düşünme şansı kendime tanımamıştım, çünkü eğer bir kaç dakika bile düşünürsem vazgeçiceğime emindim. Şimdi burdayım.Bir kaç adım öte de eski sevgilim ve oğlumun babası ordaydı. Yıllardır görmediğim adam. Görmek bile istemediğim. Ama yine de oğlum için bunu yapmam gerekti. O odaya girmem ve Demirle konuşmam gerekti.

Daha fazla beklemeden Tülinin açık bıraktığı kapıya doğru ilerledim ve içeriye girdim. Hemen sonra Tülin arkamdan kapıyı kapayıp çıktı ve bizi odada yalnız bıraktı. Zar zor bakışlarımı kapıdan çektikten sonra karşımda ki kocaman çalışma masasının arkasında oturmuş ve beni süzen adama çıkardım.

İlk benim konuşmamı bekliyormuş gibi bir hali vardı diye uzatmadan ortamda ki sessizliği bozarak "Merhaba." dedim

Bir kaç saniye daha yüzüme baktıktan sonra o da "Merhaba." dedi ve karşısında olan sandalyeyi göstererek oturmamı işaret etdi.

Küçük adımlarla ilerliyip gösterdiği yere oturdum.

"Bir şeyler içermisin?" dedi önünde ki telefona uzanarak.

"Hayır. Teşekkürler." diye mırıldandığım da bir kaç saniye yüzüme bakıp sonrasında telefonun üzerinde hazır duran elini geri çekti.

Yeniden odaya çöken sessizlik fazla uzamasın diye boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım.

"Aslında buraya gelmeden önce pek fazla düşünmeye zamanım olmadı. Bilirsin düşünmeden haraket etmem.. Yani şey eskiden bilirdin. Her neyse. Bu yıl Eymen beş yaşına giriyor ve bu son.. yani en özel doğum günü olsun istiyor." dedim bir çırpıda. Neredeyse her söylediğim şeyden sonra kafa sallayan adam Eymenin adını duyunca duraksadı. Tam konuşmaya devam edicekken ağzımı açmama zaman tanımadan "Erkekmi?" diye sordu. Kafamı evet anlamında salladığım da anladım dermişcesine kafasını salladı ve göz bebeklerinin titrediğine anbean şahit oldum.

Pek fazla üstünde durmayarak devam etdim lafıma bende.

"Özel olmasından kast etdiğim ona beşinci yaş gününde diğer babasıyla tanışacağına söz vermiştim.. Yıllardır sabırla babasını bekliyor ve bu hafta sonu doğum günü. Senden tek rıcam bu hafta onu ziyaret etmen." dedim sonlara doğru kısılan sesimi kontrol etmeye çalışarak.

Biraz bekleyip düşündükten sonra "Anlıyorum ama ya daha fazlasını isterse?" diye sordu bir anda.

"Anlamadım?"

Ellerini masanın üzerinde birleştirdikten sonra hafif öne dogru eğilerek "Yani ya beni gördükten sonra bir daha görmek isterse? O zaman ne olacak?"

"Öyle bir şey olmayacak."

"Nerden biliyorsun? Çocuk bu daha sagı solu belli olmaz. Hem bizim sözleşmemiz vardı hatırlıyorsansa ona benden bahs etmeyecektin." dedi. Stresle sağ bacağımı sallamaya başladım.

"Unutmadım merak etme. Unutmam da. Zaten senden de bahs etmedim sadece bir babası olduğunu daha biliyor. Eymenin son kez diğer babasını görme şansı var ve ben bunu başka birinden istiyerek ya da parayla birilerini tutup 'Al bak bu senin baban.' diyerek oğluma tanıtamazdım. Her şeyi geçtim vicdanım asla el vermezdi buna ." dedikten sonra hışımla ayağa kalktım ve "Her neyse. Rahatsız etdiysem kusura bakma. Bir daha olmaz." dedikten sonra da arkamı dönüp kapıya doğru ilerledim.

"Son defa derken neyi kast etdin?" diye arkamdan bir ses gelince olduğum yerde donup kaldım. Kırdığım pot yüzünden ne yapacağımı şaşırdım. Zaten buraya geldiğimden beri geçmeyen titremem daha da fazla artmıştı.

Hâlâ olduğum yerde durarken Demir gelip önüme geçti ve yüzüme bakarak "Bir şey sordum." dedi.

Vakit kazanmak için boğazımı temizliyormuş gibi yapıp biraz geriye gittim ve "Yani yakında yurt dışına taşınacağız. Eymen eğtimini orada görsün istiyorum." diye bir yalan atdım.

Demin ki gibi yeniden anladım dermişcesine kafasını salladığında yalanıma inandığı için şükür etdim Allaha.

"Numaramı Tüline bırakıcam. Eğer olurda gelmeyi düşünürsen bana haber et önceden." dedikten sonra yanından geçip odadan çıktım ve Tülinin masasına doğru ilerledim. Orada olmadığını gördügüm de masanın üzerinde ki küçük kağıtlardan birini alıp üzerine numaramı yazdım ve altına küçük bir not düştüm.

"Tülin bu benim numaram. Bana mutlaka yaz, bekliyiceğim."
                               ~Araf.








Hepinize merhabalar..

Yeni bir kurgu geldi aklıma hemen yazmaya başladım ama uzun oldu ilk bölümden dbckddfhdjfhd. Neyse güzel şeyler yazacağımı düşünüyorum çünkü final şimdiden hazır o yüzden uzun tutmuyucam hiç. 30-35 bölüme final yaparım.

Bölümleri düzenleme yapmadan atacağım biraz biriksin sonra hepsini düzenlerim.
Öptüm kocamannn <333.

Oğlum İçin / GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin