Bölüm 3

1.8K 84 13
                                    

Medya: Eymen


Araf Tülinle buluşacakları kafenin önüne arabayı park etdikden sonra oturduğu yerde arkaya dönüp elinde peluş dinazoruyla oturan oğluna baktı. Eymen uzun süre sonra hastaneden dışarıya çıkmanın verdiği mutlulukla pencereden dışarıyı seyrediyordu. Araf bu görüntüye iç çekerek bakıp Eymene seslendi.

"Bebeğim."

Bakışlarını babasına çeviren Eymen "Efendim baba." diye mırıldandı.

"Hazırmısın Tülin ablayla tanışmaya?" diye sorduğunda Araf, Eymenin küçük parmakları elindeki oyuncağı sıkıca kavaradı ve utanarak evet anlamında kafasını salladı.

Tam arabadan inicekken Eymenin ince sesiyle yeniden arkaya dönüp oğluna dikkatle baktı.

"Tülin senin ablanmı baba?"

"Hayır bebeğim. Tülin benim ablam değil hemde benden küçük. Biz arkadaşız sadece." diye cevapladı.

Eymen anladım dermişcesine kafasını salladığında Araf karşısında Demirin küçük halini gördü bir anlığına. Eymen zaten diğer babasına çok benziyordu ama büyüdükce haraketleri, bakışları, bazı huyları da aynı Demire benzemeye başlamıştı ve bu Arafı bazen eskiye götürüyordu.

"Hadi bebeğim daha fazla bekletmiyelim." dedikten sonra arabadan indi ve hemen arkaya geçerek Eymenin kemerini açıp kucağına aldı. Kapıları kilitledikten sonra kafeye doğru ilerleyip içeri girdikten sonra etrafta bakışlarını gezdirip pencere kenarında oturan kadını gördü.

İlerleyip karşısında durduğunda genç kadın bakışlarını telefonundan kaldırıp Arafa ve kucağında ki çocuğa baktı.

Hemen ayağa kalkıp heyecanla "Hoş geldiniz dedi." kocaman gülümsüyerek.

Araf "Hoş bulduk." karşılık verdiğinde Eymen utançla kafasını babasının boynuna gömdü.

İki yetişkin bu duruma kıkırdarken Eymene hiç yardımcı olmuyorlardı ama Araf uzun süre sonra kendisini ilk kez huzurlu hiss etdi her anlamda. Bir anlığına oğlunun hastalığını unutmuş ve normal bir gün geçirdiklerini düşündü. İster istemez bu en büyük hayallerinden biriydi. Bebiği minicik bedeniyle kocaman yük taşıyordu omuzlarında.

Tülin "Oturalım mı?" dediğinde kafasını olumlu anlamda salladı.

Eymen merakla kafasını babasının boynundan çekip etrafı incelemeye başladığında sıkıca dinazoruna sarılmıştı. Biraz geçtikten sonra karşısında otumuş olan kadını dikkatlice incelemeye başladı. Sarı parlak saçları ve bembeyaz teniyle adeta barbie bebeklere benziyordu diye düşündü.

"Eymen Tülin abla seni çok merak ediyor, onunla tanışmak istermisin? " sorduğunda babasını kafasıyla onayladı ve küçük elini sallayıp "Benim adım Eymen." dedi.

"Tanıştığımıza çok memnum oldum. Seninle görüşmeyi sabırsızlıkla bekliyordum kaç gündür."

Eymen heyecanla "Gerçekten mi?" dedi.

"Evet. Senin için hediye bile aldım." dedi çantasına uzanarak.

Küçük çocuk heyecanla hediyesini beklerken Tülin ablası çantasından çıkardığı hediye kutusunu ona uzatdı.

Babasına bakıp onay istediğinde Araf kafasını evet anlamında salladığında avuçlarının içine sığmayan kutunun üzerinde ki paketi açtı ilk. Daha sonra kutunun kapağını açtığında içinden çıkan dinazor desenli bere ve atkıya hayranlıkla baktı.

Minik dusaklarınl oynatarak "Bu çok güzel." dedi sevinçle.Hemen sonra da "Dinazorları sevdiğimi nerden bildin?" diye sordu merakla.

"Bazı kuşlar fısıldadı diyelim." dedi.

Arafın boğazına büyük bir yumru oturuken sesi titriyerek "Ne dememiz gerek babacım Tülin ablaya." diye sordu.

"Teşekkür ederim Tülin abla."

"Rica ederim. Beğenmene çok sevindim Eymencim."

Eymen ve tülin biraz daha muhabbet etdikten sonra siparişler geldi ve babası oğlunu yanında ki sandalyeye oturtdu. Eymen çikolatalı milkshakini yudumlarken babasının telefonunda en sevdiği çizgi filmi seyrediyordu.

Araf Eymenin tamamen izlediği şeye daldığını kanaat getirdiğinde Tüline dönerek "Bu hafta sonu Eymenin doğum günü. Seninde gelmeni çok isterim." dedi.

"Tabi ki gelirim. Ama bana neleri sever neleri sevmez biraz daha anlatmanız gerek. Dinazor kozumu oynadım." dedi kıkırdayarak.

"Evet çok sevdi hediyesini. Çok teşekker ederiz."

Tülin gülümsemekle yetinip, bir kaç gündür içini kemiren bazı şeyleri sorup sormamakta kararsız kalarak öylece baktı Arafa.

Genç adam anlamış olacak ki "Sormak istediğin her şeyi sora bilirsin." dedi sakince.

"Ben anlamıyorum Araf bey. Benden neden sakladınız bunu? Ya da neden şimdi anlatıyorsunuz?" diye sorular yöneltip hiç beklemeden devam etdi. "Biz yıllarca aynı yerde çalıştık. Arkadaşlık etdik, birlikte yemek yedik, sohbetler etdik bir sürü. Siz benim abim gibiydiniz ve ben aynı şekilde sizinde beni küçük kardeşiniz gibi gördüğünüzü sanıyordum. Demir beyle ayrıldıktan sonra öylece gittiniz. Size ulaşamadım, Demir beye soramadım hiç bir şey. Haddim değildi diye çekindim hep. Ama şimdi buradasınız ve bir oğlunuz var Araf bey. Ben hiç hak etmedim mi bunca sene Eymeni tanımaya?" diye bir çırpıda konuştu. Yıllardır içinde biriktirdiği her şeyi söylemenin rahatlığı hiç gelmedi omuzlarına ama. Kırgınlığı daha ağır bastı. Sadece sabırla oturup Arafın her şeyi cevaplamasını bekledi.




Çok uzun oldu devam etmeyecegim bu bölümü artık..
Yazdıkça yazasım geldi ama bölümleri uzun tutmak istemiyorum. Aynı hatayı bir kez yaptım ama bir daha yapmam. Yaparsam şerefsizimm njcsldbljds.

Her neyse düzenlemeden atıyorum hadi görüşürüz muahhh.

Oğlum İçin / GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin