Bölüm 9

1K 84 4
                                    


Diger bölümün devamı.. Hadi iyi okumalar.


Demirin kendinden emin bakışları bir anda dondu ve bir kaç saniye sonra yüzü düştüğünde Araf bu davranışının nedenini anlamadı. Öylece bir birlerine baktılar saniyelerce. Araf Demiri anlamak istedi, Demir ise ne diyeceğini bilemeden öylece baktı önünde ki sarışının gözlerinin içine. İkisinin de konuşmalı, tartışmalı ve belki de kavga etmeli olduğu bir sürü konu vardı. Demirin beli etmemeye çalışsa bile içinde birikmiş özlemi, Arafın yıllardır içinde biriktirdiği  öfke. Yıllar sonra bir araya gelmeleri bastırdıkları o duyguları açığa çıkardıkca söyledikleri tüm sözler, yaptıkları bütün davranışlar alev olup yakacak kadar ikisini de etkiliyordu.

Demir tam ağzını açıp konuşucaktı ki bacağında hiss etdiği dokunuşla bakışları aşağı kaydı ve Eymenin koltuğunun altına aldığı dinazoruyla bir gözünü ovuşturarak kendisine baktığını gördü.

"Gitmedinmi daha?" diye sordu Demire mayışmış sesiyle Eymen.

Bacağında hiss etdiği dokunuş karancılanma hissi kendisini sarsarken, küçücük adından, doğum günüden ve dinazorları sevmesinden başka hakkında hiç bir şey bilmediği oğlunun dokunuşu ile bu hale geleceğini hiç düşünemedi. Tam ağzını açıp bir şeyler söylüyücekdi ki Araf Demirden önce davranarak Eymeni kucağına aldı ve zaten uykusundan yarıda kalktığı için uyur gezere benziyen tatlı oğlunu kendi boynuna doğru yatırdı.

"Demir abi de şimdi gidiyordu babacığım, sen uyumaya devam et." dedi oğlunun saçlarını okşarken.

Araf bakışlarını Demire çevirerek kaş göz işareti ile kapıyı göstererek "Git." diye fısıldadı.

Demir bir taraftan gitmek istiyordu, omuzlarına büyük bir yük varmış gibi hiss ediyordu. Yıllardır yaşadığı özgürlüğü yok olmuş gibiydi, gitmesi gerekdi, bir daha ne Arafı ne de Eymeni aklına bile getirmemeli, yıllar önce hayatında nasıl  sevgilisini ve daha doğmamış bebeğini çıkardıysa, şimdi de aynısı yapması gerekti. Buraya ait değildi. Gitmesi gerekti diye düşünüyordu. 

Ama bir taraftanda bedenine inen ferahlık hissi kalbine dolup taşıyordu. Heyecandan elini ayağını koyacak yer bulamıyordu eve adımını ilk atdığı andan beri. Yeniden doğmuş gibi hiss ediyordu. Yeniden doğmuş ve yep yeni bir hayatın içinde kendini bulmuş gibi hiss ediyordu. İlk kez bulunduğu ev yıllardır yaşadığı evinden bile daha doğma hiss etdirmişdi kendisine. Arafla bilikte yaşarken hep burnuna dolan kokular, bu eve adımını attığı ilk andan beri yeniden burnuna dolmuştu. Halbu ki Araf ne bir oda parfümü ne de başka bir koku kullanırdı evlerinde. Hep kendine has kokusu yayılırdı dolaştığı her yere.

Bir kaç dakikalık sessilikten sonra Demir cebinde olan hediyeyi hatırlayarak elini cebine götürdü ve küçük hediye kutusunu eline aldı. 

"Gitmeden hediyeni vermek istedim Eymen. Uyanmanı bekledim." dedi küçük çocuğa bakarak.

Kafası babasının boyun girintisinde dinlenen Eymen hediye kelimesini duyduğu an hızlıca Demire döndü ve "Bana hediyemi aldın?" diye sordu heyecanla. 

"Evet, senin için aldım" dedi kutuyu Eymene uzatarak. 

Eymen babasından gelen hediyeyi diğer babasından ala bilirmiyim diye sorarcasına Arafa baktığı zaman Demir bir günün içinde kaç kez daha bu sancılı hissin kalbini sarıcağını sorguladı.

Araf başını onaylar gibi salladığında Eymen Demirin elinden küçük kutuyu aldı ve "Teşekkür ederim." diye sevinçle konuştu. 

"Baba şimdi aça bilirmiyim?" diye sorarcasına babasına yeniden baktığında Araf oğlunun gözlerinin içinde ki sevince bakarak yeniden oğlunu onayladı.

Eymen elinde tuttuğu kutunun kapağını açtığı zaman Arafta onunla birlikte merakına yenik düşerek kutunun içine baktı. Hafif kalın saplı bir bilezikti bu ve ucunda yeşil ve mavi renkli iki küçük dinazor figürü vardı. Çok hoş bi görüntüsü vardı. Normal bi durumda olsalar ve normal şartlarda Araf şu anda hüngür hüngür ağlardı. Ki gözleride dolmuştu zaten. 

Eymen ilk olarak anlamamıştı hediyeyi tam olarak. Bileziği eline aldığı zaman ucunda sallanan dinazorları gördüğü zaman heyecanla çığlık atdı. 

Demir ne olduğunu anlamaya çalışarak Eymene yakınlaştığı zaman hala heyecandan ağzı açık bir kendisine bir elinde tuttuğu hediyesine bakan çocuğa baktı.

O anda hiç beklemediği bir şey oldu. Eymen Araf babasının kucağından düşmeden kendisini öne atarak tek kolunu Demirin boynuna doladı ve "Teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim..." diye tekrarlamaya başladı. Arafta oğlu yere düşmesin diye onunla birlikte öne atıldığı zaman Demirle neredeyse burun buruna gelmişlerdi. Demir de o anda ne yapacağını şaşırdığı için boşta kalan elini Arafın beline sardı. 

Kulağının dibinde hala minik çoçuk hediyesine iltifatlar ve kendisine de teşekkürler derken Demirin tüm dikkatı burnun dibinde ki adamdaydı.





AYYYYY... Burda kesiyom ve devamını yazcam. Bölümler uzun oldukça yazmaya hevesim kaçıyo diye kısa max 600-700 kelimelik bölümler atıcam. Öpüldünüz kocaman kocaman muahhhhh

Yanlışlar varsa düzeltirim bi ara

Oğlum İçin / GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin