Tek perde

84 9 39
                                    

Sevdiğinin tapılası gözlerine bakarken, "Benim yerime onu sevseydin... Ne olurdu?" demekten kendisini alıkoyamamıştı.

"İyi ki seni sevmişim..." Demişti sardığı bedenin yumuşak saçlarını koklarken.

"Ama ben bir cevap bekliyorum?" İnsanın içini ısıtan sevimli tavrıyla konuştuğunda küçük olan. Aşık olduğu adamı, kendisine daha çok aşık ettiğinin farkında bile değildi.

"Onu sevmem bile hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Çünkü kalbim sadece sana aitti en güzel dileğim." Sevdiği adamın tüm dileklerini gerçekleştirmiş olmasından dolayı, ona her zaman 'dileğim.' diye hitap ederdi büyük olan.

"Peki varlığımda bile, ona kapılsaydın?" Kendisini saran mis kokulu adamın dudaklarına bakarken yöneltmişti sorusunu.

"Ben senin yokluğunda bile sadece seni arzuluyordum... Varlığında mı kendimi ona kaptıracaktım dileğim?" Sımsıkı sarıldığı adamın önüne gelen saç tutamını, kulağının arkasına atarken konuşmuştu büyük olan.

Güzel kalbi hızla atan genç, kendisini saran kollara daha sıkı sarılırken gülümsemiş ve bir şey dememeyi seçmişti.

"Artık kalkalım mı dileğim? İşe gitmem gerekiyor." Sevdiğinin, tıpkı gözleri gibi olan toprak rengi saçlarını öperken konuşmuştu büyük olan.

"Sizin iş yeriniz, yan oda değil mi yazar bey?" İmayla gülümseyerek konuşmuştu küçük olan ve sımsıkı sarıldığı bedenin büyük dudaklarına, küçük bir öpücük kondurduktan sonra, yataktan kalkmıştı.

"Siz yazınızı yazarken, ben de size kahvaltı hazırlayayım." Kapının önünden büyük olana gülümseyerek konuştuğunda, hala yataktan kalkmaya uğraşan sevdiği, en güzel dileğine bakarak gülümsedikten sonra, yan odaya doğru gitmişti.

İçeriye girip, diz üstü bilgisayarın başına oturduğunda ise, daha birkaç gün önce yazmaya başladığı kitabının karakter analizlerini gözden geçirmek ile meşgul olmaya başlamıştı.

Büyük olan için kahvaltı hazırlamaya başlamış olan toprak gözlü oğlan, telefonunu tezgaha bıraktıktan sonra, açmış olduğu sesli kitabını dinlemeye başlamıştı.

'Hiç kuşkum yok; bu çekilen acılar, ileride konuşacağımız tatlı anılar olacak.' Demişti telefonundan konuşan adam. (Romeo ve Juliet)

Küçük olan bir yandan yemek hazırlarken, bir yandan da bu güzel sözün üzerine düşünmeye başlamıştı.

Şu an birlikte yaşadığı sevdiğine çok zor kavuşmuştu. Aralarında o kadar çok belirsizlik ve saçmalık olmuştu ki? En sonunda toprak gözlü genç, sevdiğine bir süre zaman vermek için onun yanından gitmek zorunda kalmıştı...

Küçük olanın yakın arkadaşı da, kendisi gibi sevdiğine aşık olduğunda, bütün dünyası başına yıkılmıştı.

Bunu öğrendiği yetmezmiş gibi, bir de büyük olanın yakın arkadaşından hoşlandığını öğrendiğinde... Onların arasından çekilmişti.

Ama ne arkadaşı, ne de sevdiği adam kendisini bir türlü rahat bırakmayınca, küçük olan bütün hislerini söylemek zorunda kalmıştı büyük olana.

Büyük olanın duyduklarından sonra adeta dengesi şaşmıştı ve ne yapması gerektiğini bilemediği bir hale düşmüştü.

Ama zaman içerisinde, küçük olanın arkadaşına olan hislerinin bir hevesten ibaret olduğunu anladığında, kendisini seven küçüğünü daha yakından tanımak istemişti.

En Güzel DileğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin