Odaya girdiğimde Uğur silahının şarjörlerini dolduruyordu. Bu defa çok kötü birşey olacakmış gibi hissediyor ve korkuyordum.
"Ailemin kızlarını sen öldür diyemi büyüttük lan orusbu çocuğu." dedi ve büyük adımlarla odadan çıktı.
Ailesinin kızları? Melisler? Melis? Halasının kızı olan Melis? Ölmüşmüydü?
♟
Koşarak odadan çıktım ve Uğur'a yetişmeye çalıştım. Neler olduğunu öğrenmem lazımdı. Bahçeye çıktığımda Serkan ayakta ve kapıya doğru bakıyordu. Sanırım Uğur'un ardından öylece kalakalmıştı. Yetişememiştim. Beni fark etmesiyle gözlerini bana çevirdi.
"Neler oluyor?! Ne oldu da birden çıktı gitti?!"
"Ailemin kızlarını sen öldür diyemi büyüttük lan orusbu çocuğu!' dedi ve silahının şarjörlerini doldurup çıktı. Yetiş ona! bul onu! İyi şeyler olmayacak!" dedim hızla.
Serkan duyduklarına inanamaz gibi "Melis? Öldü mü?!" dedi ve koşarak çıktı. Giderken yanına adam da almıştı ama bu korkumun geçmesine yardımcı olmuyordu. Uğur'un yere fırlattığı telefonumu alıp baktım hala çalışıyordu. Arabaların olduğu garaja ilerledim. Garajın önünde bekleyen adamlar bana sorar gözlerle bakıyorlardı.
"Çekilirmisiniz?!" dedim sert bir sesle.
"Yenge kusura bakma abimin emri var. 'Ne olursa olsun ben vurulsam, ölsem dahi Nur bu evden çıkmayacak!' dedi. Lütfen yenge zorluk çıkarma."
Konuşan adam kimdi bilmiyordum. Ama şuan ki öfkem onun yüzünden oluşmuştu.
"Bana bak abinin emri senin sorunun! Eğer ben şimdi buradan çıkmazsam abini sana mumla aratırım! Duydunmu beni!" diye bağırdım. Ama adam önümden çekilmeyeceğe benziyordu. Bir adım attığım sırada sertçe kolumdan tutu.
"Yenge lütfen!" dedi. Sesi artık tahammülü kalmamış gibi çıkıyordu.
Önce kolumdaki eline baktım sonra yüzüne. Adam hızla elini kolumdan çekti. Sanırım kolumu tuttuğunun yeni farkına varıyordu.
"Sana son kez söylüyorum! Çekil!" diye bağırdım ve bacağına bir tekme attım.
Adam acıyla eğilirken koşarak garaja girdim. Kırmızı range rover'a binip kapıları kilitledim. Anahtar yoktu. Ama abimin zamanında bir gün lazım olur düşüncesi ile öğrettiği düz kontak bilgileri benimleydi. Hatırladığım kadarıyla kablolar ile oynadım ve araba çalıştı. Gaza basıp garajdan çıktım. Arabayı kapıda bekleyen adamların üzerine sürmemle hepsi önümden çekildi. Telefonuma gelen mesajı açtım. Mesajı okumadan direk altındaki konuma baktım. Uğur'un kötü birşey yapmasını engellemem lazımdı.
Konuma geldiğimde ağaçların arasındaki kulübeyi gördüm. Hızla arabadan inip koşar adımlarla kulübeye ilerledim. Etrafta kimse yoktu. Geç mi kalmıştım. Kulübeye yaklaştığımda kapısının açık olduğunu fark ettim. Adımlarımı yavaşlatıp kulübeye daha da yaklaştım. Kapıya yaklaştığımda içerisi gözüküyordu ve gördüğüm görüntü karşısında adeta kanım donmuştu. Olduğum yerde kalakaldım. Seslenemedim. Uğur diyemedim. Uğur ellerinde kan ve bir silahla ayakta duruyordu. Melis odadaki bir koltuğun kenarına gizlenmiş, dizlerini karnına çekmiş kollarınıda dizine koyarak ağlıyordu. Serkan ve birkaç adam ise öylece durmuş Uğur'a bakıyorlardı. Uğur ise yerdeki kan gölü haline gelmiş bir noktadaki kime ait olduğunu bilmediğim cesete.
Dakikalar sonra içeri girmeye cesaret edebilmiştim. Adımı mı attığım anda düşeceğimi hissetim ve duvarlara tutundum. Benim burada olduğumu yeni fark etmişlerdi. Serkan koşar adım yanıma geldi ve kolumu tuttu. Uğur bana bakmamıştı bile. Melis göz yaşları içinde koşarak geldi ve bana sarıldı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ellerimi beline yerleştirip sıvazlamaya başladım. Onun benden daha çok desteğe ihtiyacı vardı. Ne olduğunu bilmiyordum. Ama Melis iyi görünmüyordu. Serkan'a soran gözlerle baktığımda gözlerini kaçırdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/328815926-288-k962648.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyon
Fiksi UmumBoynunda belirginleşen şah damarı her şeyi ortaya koyuyordu. Pişmandı. Yaşattığı şeyler için. İnanmadığı onca şey için.. Yanına gidip kollarımı boynuna doladığımda gülümsemişti. Bitmemiş bir hikayemiz vardı. Onca kötü yaşanmışlığa rağmen tamamlanmas...