Bugün Charistoper Bang'ın mahkemesi vardı. Onu mahkemeye götürüyorduk ve o bana bakıyordu. Sadece bana bakıyordu."Ne bakıyorsun?" Derin bir nefes alıp vermişti.
"Seni birdaha görememekten çok korkuyorum." Duygu dolu gözleri yüzüme bakıyordu. Gözlerimi kaçırmıştım. Hem neden göremeyesin ki?
"Hm hm." Sadece bunu demiştim. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
"Seungmin, seni seviyorum." Uzun süre sonra ilk defa ismimle seslenmişti bana.
"Hm hm."
"Seungmin, sana delicesine aşığım. Tam 7 yıldır." Yutkunmuştum.
"Biliyorum." Kekepçeli ellerini bana uzattığında yanımdaki polisler onu tutmuşlardı. Neredeyse ağlayacakmış gibiydi gözleri.
"Seungmin, yapma. Hiçbir şeyi bilmiyorsun. Yapma, lütfen." Bana yaklaşmaya çalışırken onu tutmaya yeltenmişlerdi ama onları elimle durdurmuştum. Oturduğu yerden kalkıp yanıma oturduğunda ona bakmıştım.
"Ne bilmiyormuşum?"
"Ben sadece seni sevdim... Seni korumak istedim."
"Nasıl yani?" Araba durunca cevabını veremeden onu alıp mahkemeye götürmüşlerdi.
Hakim konuşmaya başlamıştı. "914 adam öldürme, 123 adam yaralama, 10 haneye tecavüz, 18 dolandırıcılık, 14 hırsızlık. Açıklayabilir misiniz bunu?" Avukatı da o da susmuşlardı. Avukat yavaşça ayağa kalkmıştı.
"Savunulacak bir şey yok hakim bey. Her şey ortada." Bir süre sessizlik olmuştu.
"Gereği düşünüldü." Herkes ayağa kalkmıştı. "Christoper Bang, işlediği suçlar nedeniyle mühebbet hapis cezasına mahkum edilmiştir. Ziyaretçi izni de yoktur." Korkuyla Chris'e bakmıştım. O da korkuyla bana bakıyordu. Onun olduğu yere atanmadığım sürece onu birdaha asla göremeyecektim...
Mahkeme bitmişti. Onunla son kez yalnız konuşmak istiyordum. Ama konuşamayacaktım. Onunla birdaha asla ama asla konuşamayacaktım...
"Chris..." O başka araca bindirilip götürülürken söyleyebildiğim tek şey ismiydi. Koşarak yanına gidip polisleri durdurmaya çalışmıştım ama durmamışlardı. "Bekleyin! Götürmeyin onu! Lütfen... Chris!" Arabaya binip kapıyı yüzüme kapatmışlardı. Ağlayarak arabanın peşinden koşmaya çalışmıştım ama onu bile becerememiştim. Yere düşmüştüm.
Avuç içlerim kanıyordu ama umursamadan ayağa kalkıp koşmaya devam etmiştim. Taa ki araba gözden kaybolana kadar. Yorgunlukla yolun karşısındaki çimenlere uzanmıştım.
Ağlıyordum. Durmaksızın ağlıyordum. Onu birdaha görememeyi kabullenmek istemiyordum.
Biliyorum, bu çok saçma. Bir başkomiserin bir suçluyu birdaha göremeyeceği için ağlaması çok ama çok saçma. Ama bu başkomiser var ya bu başkomiser. Galiba bu başkomiser eski sevgilisini unutamadı...
"Seungmin!" Jisung'un sesini duymamla yattığım yerden doğrulmuş ve göz yaşlarımı silmiştim. 5'i de buradaydı.
"Seungmin, ne yapıyorsun? Deli misin sen? Neden arabanın peşinden koşuyorsun? Neden kendini hırpaliyorsun? Baksana ellerine, yara olmuş. Değer mi lan? O suçlu için kendine çektirdiğine değer mi?"
"Bu başkomiser var ya bu başkomiser. Bu başkomiser eski sevgilisini unutamadı Bana öyle bir bakış atmışlardı ki tekrar ağlamak istemiştim.
"Sen ciddi misin?"
"Yok Hyunjin, şaka! Görmüyor musun oğlum, ağlayacak adam!" Çimenlere geri uzanıp gözlerimi kapattığımda yuzü gözlerimin önünde canlanmıştı. Gözümden bir damla yaş düşmüştü ıslak çimenlerin üstüne. Yağur yüzünden değil, gözyaşlarım yüzünden ıslaktı çimenler.
________________________________
Ben bile agliyorum sizi dusunemiyorum su an
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Corpse and Love / Chanmin
Fanfiction"Selam Komiser." Onun sesini duymamla hızla ayağa kalktım. "Neredesin Bang?" "Ne o? Özledin mi beni?" Göz devirdim. "Kes sesini. Neredesin?" "Seni görebilecek bir yerdeyim." Dikkatlice etrafıma baktığımda kimseyi görememiştim. "Boşuna bakınma. Görem...