Sorgu odasında ayaklarını masaya uzatmış bir şekilde benim gelmemi bekleyen Bang'a saşkınca bakıyorduk."Bu utanmadan nasıl böyle oturabiliyor ya?" Başımı iki yana salladım.
"Gerçekten hayatımda gördüğüm en görgüsüz insan... Her neyse. Sorguya giriyorum ben." Sorgu odasına girdiğimde ayaklarını indirmişti. Çok şükür. Karşısına oturduğumda tüm ciddiyetimle sorguya hazırdım.
"Komiser. Buradan kaçacağımı bilmene rağmen yakalaman büyük aptallıktı." İç çektim.
"Kaçamazsın. Kapıda birsürü polis var." Omuz silkti.
"Bu bana engel değil." Sinirle derin bir nefes verdim.
"Konumuz bu deği-"
"Evet, konumuz benim duygularımla oynaman." Titreyen ellerimi masadan indirdim.
"Ben polisim ve işimi düzgün yapmak için her şeyi yaparım." Kafasını iki yana salladı. "Şimdi sus ve işimi yapmama izin ver." Omuz silkti.
"Tamam."
"İşlediğin tüm cinayetleri tek başına mı işledin, yoksa ortağın var mı?"
"Var."
"Kim?"
"Hayatta söylemem." Göz devirdim. "Ama beni bir kere öpersen söyleyebilirim." Tekrar göz devirdim. "Ciddiyim." Dudaklarını gösterdi. "Sadece bir öpücükle ortağımı öğrenebilirsin komiser." Sinirle ona bakıyordum. Sorgu odasının kapısı açıldığında kapıdaki Chang'ı görmüştüm.
"Sorguya ben devam edeceğim." Kafamı iki yana salladım.
"Hayır. Sen git." Göz devirdi.
"Sabrımı zorlama." Oflayıp sorguyu ona bıraktım ve oradan çıktım. "Söyle."
"Neyi." Chang sinirle bir nefes aldı.
"Cildin diyorum nasıl bu kadar güzel?"
"Ha o mu? O doğuştan ya." Dayanamayıp kıkırdamıştım.
"Christopher Bang!" İki elini yana açmıştı.
"Ne? Ne dedim ki? Sordun cevapladım işte." Chang elleriyle yüzünü sıvazladı.
"Seung, ben deliriyorum. Gel sen gir şu sorguya. Bir tek sen baş edebiliyorsun." 2 dakika bile sürmedi. Oflayarak içeri girdim ve Bin'e çoğu zaman attığım 'malsın' bakışını atıp kalktığı sandalyeye oturdum.
"Hâlâ ortağımı öğrenmek istiyor musun?" Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Evet."
"Teklifim hâlâ geçerli." Kapıda dikilen Bin'e baktığımda onaylarcasına başını salladı. Dudaklarına hızlı ve küçük bir öpücük bıraktım sonra da elimle dudaklarımı sertçe sildim.
"Söyle şimdi."
"Soy adı ve adının baş harfleri L ve M. Gerisini sen bulmalısın."
"Lee Minho mu? Hani arkadaşın olan Lee Minho?" Kafasını olumlu anlamda salladı. Chang'a bir bakış attığımda onu yakalamalarını istediğimi anlayıp odadan çıkmıştı. "Tamam."
"Teşekkür ederim."
"Ne için?"
"Öpücük için."
"Sadece işim içindi. İçinde hiçbir duygu barındırmıyor. Kafanda başka şeyler kurma."
"İmkansızı istiyorsun komiser. Bilmem farkında mısın?"
"Farkındayım... Her neyse. İnsanları neden öldürüyorsun?"
"Dikkatini çekebilmek için." Tek kaşımı havaya kaldırdım. "Çok ciddiyim komiser, şaka yapmıyorum."
"Aman tanrım... Sen deli herifin tekisin..." Kafasını olumlu anlamda salladı.
"Öyleyim. Bir polise aşık bir deliyim ben." Burun kemerimi sıktım. "Özledim be komiser. Çok özledim." Biraz susmuştum.
"Hm hm. Alın şunu buradan." Diğerlerine ithafen konuştuğumda karşımdaki bana özlem dolu bakışlarını yolluyordu. Ona bakmadan oradan çıktığımda diğerleri onu alıp bodrumdaki hapishaneye tıkmışlardı. "Evett... Plan işe yaradı."
"Biraz duygularıyla oynamış gibi olmadık mı..?"
"Birazcık. Sen neticeye bak Felix. O elimizde mi? Evet! Onu düşünmene gerek yok. O bir mahkum."
"Evet ama... Ah, her neyse. Sonuçta bana ne ki?"
"Evet."
____________________________________
Hehe yarım kiss yaptırdım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Corpse and Love / Chanmin
Fanfic"Selam Komiser." Onun sesini duymamla hızla ayağa kalktım. "Neredesin Bang?" "Ne o? Özledin mi beni?" Göz devirdim. "Kes sesini. Neredesin?" "Seni görebilecek bir yerdeyim." Dikkatlice etrafıma baktığımda kimseyi görememiştim. "Boşuna bakınma. Görem...