17|Lovely

39 4 1
                                    

Hyunjin, buz gibiydi, uzun süredir sıcak bir ortamda olmasına rağmen hala elleri ısınmıyordu. Seunmin, bardan bu yana ısıtmak için elinden geleni yapsa da sanki inadına daha çok üşüyordu.

Ama iyiydi, tehlikeden uzak ve burda tam yanındaydı Seungmin'in. Hyunjin'in ellerini bu yüzden tutuyordu. Kanayan içsel yaralarını saramasada kafasını sarabilmişti. Teknik olarak doktor yapmıştı ama bunu yaparken ellerinden tutuyor ve onun yalnız olmadığından emin oluyordu.

Hyunjin, ağlamıyor, içmiyor ve şu an verilen sakinleştiriciler sayesinde günler sonra güzel, huzurlu bir uyku çekiyordu.
Yaşların en azından bugün rahatsız etmediği gözleri tam olarak bunu gösteriyordu.

Hyunjin'in koyuya boyadığı solgun saçları beyaz hastane yastığını öyle güzel süslüyordu ki... şu an Seungmin dokunup okşamamak için yapabileceği tüm çabayı sarf ediyordu. Ellerini ısıtmak için tutuyordu aslında -belki de kendini böyle kandırıyordu- yoksa onu bile yapacak cesareti olmadığını biliyordu.

"Bugün iyi ol Hyunjin, en azından bugün ağlama ve uyu."
Buruk bir gülümsemeyle sessizce söyledi bunları, en azından bugün Hyunjin iyiydi. bir kaç gün önce öldüğünü düşünürken şimdi ellerini tutabildiğine şükrediyordu.

"Keşke sana herşeyi unutturabilsem Hyunjin. Sende derin yaralar açan o acıları yok edebilsem. İçmemeni o kadar istiyorum ki... Bunu engelleyemiyorum. Kendine bu kadar acı çektirmen haksızlık. Yaşanan herşey de senin ne kadar payın var bilmiyorum ama kavgalar iki kişilikken senin tek başına acı çekmen ve kendinden bu kadar vazgeçmen mantıklı değil."

Alnını buz gibi ellere dayadı Seungmin konuşurken, Onun bu haline bakarak bunları söyleyecek gücü olmadığını biliyordu.

Omzunda hissettiği dokunuşla ağladığını fark ettiğinde gözlerinden firar eden bir kaç göz yaşını hemen gizlice sildi. Onunla hastane odasında bekleyen koca yürekli diğer adam olduğunu hatırladı.

"Doktor, gece bitmeden uyanacağını söyledi."

Hızla başıyla onaylayarak oturduğu yerden ayaklandı.
"Sen eve git istersen? Hem geç oldu."

Wooyoung, hızla reddetti.
"Hayır, uyanmasını bekleyeceğim Seungmin. Uyanıp bana bir kere de o vurmalı," diyerek Seungmin'i gülümsetmeyi başardı.

"Emin misin? Onu tutabileceğimi sanmıyorum," dedi Seungmin. Gülümseyen ülgün gözlerini devirdi.

"Sorun değil! Hatta sende yardımcı olabilirsin. Bana attığın bakışı unutamıyorum."

Söylediği son cümleyi kulağına eğilerek söylerken kıkır kıkr gülüyordu Wooyoung.

Seungmin'i güldürmeyi başardığını gördüğünde gülüşünü iki katına çıkarmıştı. Bardan bu yana ikisi arasında oluşan gergin hava dağılmıştı. Seungmin, ne olursa olsun yardım ettiği için minnettardı.
Tamamen yabancıydı ama yardım etmişti. Her ne kadar elinden kazara çıkan taktiği hoşuna gitmese de Wooyoung, bir şeyler için çabalamıştı. Bunun farkında olduğu için biraz olsun sevmişti karşısında duran adamı.

"Bir şeyler yer misin? Hem Hyunjin o zamana kadar belki uyanmış olur."

"Tabi," derken karnını ovalıyordu Wooyoung. "Çok fazla açım Seungmin-ahh. Bana bir sürü yemek ısmarlamalısın."

İkisi birlikte yemek yemek için aşağı inerken saat sabaha karşı beşi gösteriyordu. Seungmin, neredeyse ilk kez geceyi ailesinden habersizce dışarda geçiriyordu. Bar, içki, hastane... daha önce yapmadığı bir sürü şey bir gece de olmuştu ama önemli olanın Hyunjin olduğunu kendine sık sık hatırlatıyordu. Yoksa içinde biriken o yalan söylediği gerçeğinin huzursuzluğunu atmak, onun için epey zor olacaktı.

Despite Everything | HyunMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin