Keyifli okumalar!4. Görünen Gerçekler
Çıkmaz sokaktaydım. Sağım solum çıkmazdı. Ben hayatımda her daim kendine güvenen biri olmuştum. Şimdi ise kıskıvrak yakalanmış gibi hissediyordum. Gece yarısının sesi durmuştu ama kulağımda halen yankısını sürdürüyordu. Ölü ruhlar şuan beni hapsediyordu. Arabaların bu taşlı yerde durduğunu anlamıştım. Arabadan çıkan siren sesi de durmuştu. Ben de durmuştum. Kaçamazdım bile. Her şeyi düşünebilirdim belki ama öldürmediğim biri için suçlanmayı düşünemezdim.
Hayatın bana güldüğü anlardan biriydi. Polislerin sesi yaklaştı ardından salon kapısında göründüler. Emre ve Güven tam karşımdaydı ve arkalarındaki üniformalı polisler.
“ Siktir amına koyayım,” diyen Güven’ in sesi dehşet dolu çıkmıştı. Hepsi ben ve yerde yatan ölü bedenlere bakıp duruyordu.Hepsinde vahşetin kanlı ayak izleri vardı.
Yutkunamadı bazıları.
Bazıları kustu.
Bazıları sadece içi acırcasına baktı.Emre ise boş bakışlarıma kitlenerek bakıyordu. Gözleri korumalara yöneldi, ardından küçük kızın bedeninde kaldı. Gözleri kanlandı. yutkundu defalarca. Ardından kızın annesinin bedenine, ardından iç işleri bakanına baktı.
Her baktığı yerde gözleri nefretten koyulaştı. Çenesi seğirdi ve aniden öfkeyle bana yöneldi. Adım atmadım, izledim. Tam karşımda bana nefretle bakıp,
“ Sen ne yaptın lan? Ne yaptın? “ diye bağırdı.
Güven ise onun öfkesini görür görmez gelmişti. Üniformalılar kendi aralarında konuşuyorlardı.
“ Bu kadar cani olacağını zannetmiyordum.”“ Bunun gibilerden çok var, parasına güveniyordur sürtük,” diyen sesler birbirine karıştı.
Hepsinin karşısında cani bir katil vardı. Elinde silahı ve öldürdüğü otuza yakın cansız bedenler. Kimse inanmazdı bana.
Güveni atlatıp kolumu sertçe tuttu.
“ Neden öldürdün? İç işleri bakanından ne istedin? Bu kadar candan ne istedin?” diye kükrer gibi konuştu.Yeşil gözleri öfkeden koyulaşmıştı.
“ Ben öldürmedim,” diye konuştum fısıltılı bir sesle.Güldü hatta kahkaha attı. Onun bu deli gülümsemesiyle sertçe ileriye itti. Düşecek gibi olsam da toparlanıp ona tepki sizce baktım.
Güven’ e döndü ve beni gösterdi.
“ Yapmamış lan yapmamış. Elinde silah var ve otuza yakın ölü. Halen yapmadım diyor amına koyayım,” diye öfkeyle saçlarını çekiştirdi.
Güven’ in,” Sakin mi olsan acaba? Şu an bunun sırası değil abi?” dedi, olayı anlamak ister gibi.Onun gözlerinde şüphe saklıydı, kimse gerçeği göremezdi çünkü görünen gerçekler kendini bağırıyordu.
“Oğlum bak, şurada yatan kızın bedenine bak lan,” diye içi acırcasına titreyen elleriyle gösterdi.
“ Daha küçücük bunun ne gibi haklı sebebi olabilir?”
“ Abi duygularımızı ortaya saçamayız, toparlan ve götürelim,” deyip bana yaklaştı Güven.
Işıltılı bakışlarının ardında yatan katliam gizliydi. Yanıma yaklaşıp belinden kelepçeyi çıkarttı. Elimi uzattım ve dikkatli gözlerle beni inceledi ama gözlerimdeki hissizlikle ellerime kelepçeyi vurdu.
Kelepçe vurulmuş ruhuma bu kelepçe koymazdı. Ama anlayamıyordum. Bunu kim yapabilirdi bana? Kim bu kadar gözünü karartırdı? Bilmiyordum. Sadece buraya geleceğimi bilen biri yapabilirdi? Beni bu tuzağa çeken kişinin çok zeki olduğunu biliyordum.