7. Saklı kalanlar ve Açığa çıkanlar

97 8 76
                                    

7.

Yalanlarla dola kendini, sımsıkı sarıl ona.
O bizim sığınağımız olacak. Orada susacağız,orada birbirimizin gözünün içine bakacağız.
Gözlerimiz bize gerçekleri gösterecek ama biz yalanlarımızla tek beden olacağız.
Yalanımla tek beden olduğumda,sen bile artık gerçeği göreceksin.
Gerçeğimize...


☯️

Aklımızdaki düşünceler ne zaman kalbimizdekilerden ağır oldu?Ben aklımda kurduğum her şeyden her zaman emindim. Ben kalbimi değil zihnimi ortaya sererdim. Kalp sadece kan pompalamaktan ibaret değildi. Duygularımın sorumluluğunu kalbime yüklerdim.

Kalbim her daim gerçeği gizlerdi ama bugün kalbimi susturmuş zihnimi başa sarmıştım.

Hayata bir sıfır yenik başlamıştım diyemezdim ama o sıfırı yükselten bendim. Kendimi geliştirmeye çabalamıştım. Altta kalmak;benim bu karakterimi pis etkiliyordu.

Ben altta kalamazdım. Her daim kazanmak zorunda hissediyordum kendimi. Bu hayatta var olmak için her şeyi yapmak zorundaydım.

Bunu küçükken bile biliyordum. Aklım etmiyordu,zihnim halen kötülüğü bile süzgecinden geçirmiyorken bile biliyordum.

Söyledim gerçeğimi, ama halen o yalandan ibaretti. Dudağımdan firar eden bu cümle şeytanın insanoğlunun kulağına fısıldadığı o vesveseydi. O doğruydu,dediğim doğruydu ama neden bana düşman olduğu gerçeği boşluktan ibaretti.

Boşluk? Bilmediğim bir şeyi söylememek yalana girer miydi?

Sessizlik bizim yanımızda soluklanırken arka bahçede kadınların hafif seslerini işitiyordum. Han Vurgun bana ifadesizce bakıyordu. Gözleri şüphenin koynundaymış gibiydi. Ayakta dikiliyordu. Nefesini düzeltmiş gibiydi. Güven ise aynı benim gibi yere çökmüş oturuyordu. Gözleri benim gözlerimde olsa da boşluktan ibaretti.

Hiçbir şeyi görmüyordum. Kaşlarımı çattım. Gerçekten kendini bu kadar kamüfle edebilir miydi?

Kılıç ise ayakta dikilmiş etrafı süzüyordu. Sanki şok halinde gibi duruyordu. Nedense ona bakınca ilk aklıma gelen çok soğukkanlı olduğuydu ve bu gösterdiği tepkiden sonra anlamıştım. Tam da tahmin ettiğim gibi.

Sessizliği yerde yutan bir gardiyanın inlemesi bozdu,gözlerimi ona çevirerek,"Ne düşünüyorsunuz?"diye içi boş bir sesle konuştum.

Ne düşündükleri ortadaydı ama dillendirmeleri gerekiyordu. Şoktaydılar.

"Ne düşünmemiz gerekiyor,Eflal? Bir şeyler söylüyorsun ama bu söylediğin şeyin olanağı bile yok!" Dedi.

Sesi gergin çıkmıştı. Gözleri ise koyulaşmış ve bana dikkatli bir şekilde izliyordu.

İnanmıyorsunuz değil mi? Ünlü olan seri katilin benimle ne işi olur diye düşündükleri belliydi. Bilmiyorlardı. Ne kadar dibe battığımı burada kimse görmüyordu.

Onlar gördükleri kadar şımarık ve aklı havada olan birini görüyorlardı. Bir yere kadar evet ama bu göstermek istediğim kadarıylaydı.

Bir insanın her şeyini tüm gerçekliğiyle anlamak için aynı onun kumaşı gibi olmalıydınız. Yalan söyleyen birini ancak yalanı tüm hayatına adamış biri görebilirdi.

Gülümsedim ama bu gülüş sahte bir kıvrılmaydı,""Olanağı olmayan bir şey mi?" Dedim alaylı bir yüz ifadesiyle ona bakarken.

Burun delikleri genişledi ve öfkeli bir soluk bıraktı.

" Ben ipin ucunda yürüyorum,savcı."diye mesleğini vurgulayarak. "Senin gördüğünden çok anlamadığın şey var. Bana hep imkansızdan bahsediyorsun ama imkansızı bilmiyorsun."

MahzenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin