Giriş

513 19 2
                                    

Bu zihnimin arafa girdiği gün gibiydi.

Işık yoktu;sadece karanlıkta kalanlar ışığın yokluğunu hissetmezdi.

Ben hiçkimseydim.

Ben herkesin gözünde hiçliğin kimsesiydim.

Bu kimsenin tercihi değildi. Bu romanı yazan yazarın mürekkebinden akan koyu siyah mürekkeptim. Ben kötü olmak istiyordum artık.

Kırılmamak ve o kötü hissin; benim içinden kuş gibi özgürce çıkıp gitmesini bekliyordum.

Bu his utançtı;içten içe beni içine çekiyor ve benim içimde hastalıklı binlerce düşünce sızdırıyordu.

Bu hisler benim içimde cümlelere dökülemiyordu ama babam bu cümleleri ' Sen benim görüp görebileceğim en katran renksin,' deyişinde içimde bir yerlerde haklı buluyordum.

En katran renk, hayır bu katran olamaz çünkü o kadar körelmemiştim. Bunu hissedebiliyorum eğer bir gün herçekten katrana dönerseniz onu size hissettirirdi.

Şu an yüreğim koyu siyah bir dumanı göğe uğurluyordu.

Ben aslında kendi hayatımda kararlar verememiştim. Ben düşüncelerimi babama göre düzenlemiştim.

Ben babamın kızı olmak istemiştim. İstemek;bir eylem gibi gözükse de aslında sadece benim urganım olmuştu. İdam sehpam babamın bana ektiği o cümlelerdi .

Babam bana hep,' Eğer seni sevmemi istiyorsan hep herkesten çok çabalayacaksın,çok çalışacaksın bazen ben olacaksın,'derdi. Cümleleri o kadar sakin söylese de içimde hep bağırır ve  emir gibi çıkardı.

Sonra kafasını sallardı olumsuzca. Söylediği şey az gelmişcesine sanki oynattığı kuklaya nefes almasını istemez gibi kalın kaşlarını çatarak dik dik  bakarak devam ederdi.

" Hayır, sen bazen ben gibi olmayacaksın. Artık sen diye bir şey olmayacak. Tek zerren dahi. Tek düşüncen bile. Kötü olmayacaksın ,kötü olursan sevilirsin sen hiçkimse olacaksın. İsmin dahi kötülükle geçmiyecek. Yaptığın şeyler insanları senden tiksindirecek. Seni haklı bulacak bir nedenleri bile olmayacak."

Ben babamın istediği gibi olmak istedim.

Hep istedim.

Her zaman.

Tek babam vardı yanımda. Ben babamla olsam da hiç bir zaman duygu görmemiştim gözlerinde. Gri gözleri hep bana nefretin ateşiyle bakardı. Ateşi yakan kiprit çöpü bendim ama o kiprit çöpünü yere atan da babamdı.

Ben burada kendi seçimimle,kendi hür irademle savaşıyordum. Kimse tanımazdı ama insan hep kendi seçimlerinin kurbanı olurdu.

Kalbim;nefretin tohumuyla filizlendi ve büyüdü.  Babam ise o nefreti sulayan kişiydi.

Sahi ne zaman kalbimin sustuğunu farkettim. Ben biliyordum. İçimdeki kızın boğazını sıkıp öldürdüğüm zaman. Acısını susturduğum zaman.

Bu benim vicdansız olduğum anlamına mı gelirdi? Gelmez diyen belki olur. Olur değil mi? Belki bir gün biri anlar.

Anlar diye. Anlar diye açıklayacağım.

Ben ümit ediyorum diye o küçük kızın boğazını sıktığım unutulmuyor. Bir de en önemlisi.

Onun şen şakrak ruhu göğe çıktığında tehlikeli bir şekilde gülümsüyordum.

Gülümsemek her dilde iyi anlamlar içerirdi değil mi? Hayır artık benim dilimde ölümün benim ellerimde oldu demekti.

Bir ruh, ne kadar güzel ve yıkıcı bir şekilde alınıyorsa o şekilde alıyordum.

MahzenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin