~pietra blu~

137 23 73
                                    


"NE?!"

"Ç-çok mu kızdınız?"

"Felix sen ne diyorsun oğlum ne demek lânet taşı koydum?!"

"Ama bilmi-"

"Ne renkti?"

"Ne?"

"Taş ne renkti!?"

"M-mavi..."

"Ohhh tamam sorun yok"

"İyide o bir lânet taşı,mavi olunca da sorun olmuyor mu?"

"Mavi lânet taşları sadece karada işler tatlım."

"Tanrım şükürler olsun"

Felix rahatlamış şekilde bir nefes verirken Chan konuştu.

"Felix,"

"Efendim baba?"

"Hyunjin'e söylemelisin"

"Neyi?"

"Jj'i"

"Ne?! Bunu öğrenirse benden uzaklaşacak?!"

"Felix sakin o-"

"Baba eğer Hyunjin benden uzaklaşırsa ben rahat duramam ki ne yaparım ben!"

"Felix!"

Felix durmuş ve endişeli gözler ile Seungmin'e bakmıştı.

"Siz mühürlü âşıksınız Felix,eğer senden uzaklaşırsa bile birbirinizi mutlaka bulacaksınız."

"Bilmiyorum babacığım sadece... Korkuyorum..."

"Neyden?"

"Onu kaybetmekten... Mühürlü olabiliriz ama belkide bunu isteyerek yapmayacak? Belkide tek taraflı?"

"Lixie güven bana bebeğim,yolunda gidecek"

"Bu gece yine yanına gideceğim"

"Bu gece söyle"

"Ama neden baba?!"

"İleride söylersen bağınız kopar.Lânet taşını gördü ve eğer Dolunay'dan önce söylemezsen... Mavi taşın asıl lâneti bu sefer üzerinize çöker oğlum.Taş sizin kaderinizi biliyor."

Felix bor süre şokla düşündü.Eğer söylerse bir süreliğine uzaklaşacaktı.Söylemezse sonsuza dek...

"Ben... Yapacağım,onu kaybetmeyi göze alamam."

"İşte benim oğlum"

~

Zaman gelmişti,saat 20:00'dı.Hyunjin onu bekliyor olmalıydı.Pullarını parlattıktan sonra derin bir nefes alıp karaya doğru yüzmeye başladı.Yapacaktı,Hyunjin'i kaybetmemek için söyleyecekti.

Kayanın üzerine oturdu ve beklemeye başladı.Birkaç dakika sonra gözüne görünen beden onu sevindirdi.

"Lixie!"

"Hyunnie!"

Felix yüzerek Hyunjin'in yanına kadar geldi.Ardından oradaki kayalara oturdu.

"Sana birşey aldım"

"Woooooww ne aldıın??"

"Al bakalım"

Diyip poşeti verdi Felix'e.Poşetin içini açtığında Felix,sarı birşey fark etti.

"Bu da ne?"

Daha da açtı ve sarı şey tamamen görüş alanındaydı.Bu bir peluş civcivdi.

"AĞAĞAĞAĞAĞA HYUNJİN BU ÇOK GÜZEL! BAYILDIMM!"

Dedi ve ıslaklığını pekte umursamadan Hyunjin'e sıkıca sarıldı.Hyunjin de pek takmamıştı üstünün ıslanmasını.

"Teşekkür ederimm!"

"Rica ederim Lixie"

Felix ondan ayrıldı ve peluşu poşete geri koyarak yanına koydu.

"Hyunjin,sana birşey söylemem gerekiyor ve şimdiden çok,çok üzgünüm.Seni kaybetmek istemiyorum ama bunu söylemek zorundayım."

"Lixie? Bir şey mi oldu?"

"Hyunnie..."

Felix başını eğerek cevap verdi.

"Jj'i ben öldürdüm"

"N-n-ne yaptım dedin?"

"Jj'i,ben öldürdüm Hyunjin.Özür dilerim sadece... Sana daha fazla zarar vermesini istemiyordum..."

"Neden yaptın bunu?"

"Çünkü ben..."

"Sen ne Felix? Sen ne?!"

"Çünkü ben sana mühürlü âşığım Hyunjin..."


















Az bi dinlen cok okudun


















Heh simdi devam et geliyo

















"N-ne?"

"Evet,ben sana mühürlü bir âşığım.Mühürlü âşıklar aşık olduğu kişiye zarar veren her varlığı yok etmek ister ve asla onun zarar görmesini istemez.Gözlerine baktığımda beyaz ışık görmemin nedeni buymuş Hyunjin.Âşık olduğum için,sana zarar vereceği için onu yok etmek istedim.Hep gül,mutlu ol zarar görme istedim."

"Ben... Ne diyeceğimi bilmiyorum"

"Özür dilerim Hyunjin..."

"Felix sen... İsteyerek mi yaptın?"

"N-neyi?"

"Jj'i,isteyerek mi öldürdün?"

"B-bilmiyoru-"

"Jj'i kendi kontrolün altında mı öldürdün aşkını bahane mi buluyorsun?!"

"H-hayır isteyerek yapmadım,kendimi kontrol edemedim,onu öldürürken gözüm tamamen dönmüştü..."

Felix ağzından bir hıçkırık kaçırmıştı.Gözlerini silerken bir çift kolun ona sarılması bir oldu.

"Önemi yok,Jj umrumda değil"

Sırtında hafif sıcak bir damla hissettiğinde Hyunjin'in de ağladığını anlamıştı.

"N-ne?"

"Jj,onun ölmesi,umrumda bile değil çünkü..."

"Ç-çünkü?"

"Bende,bende sana âşığım Lixiem!"

Felix duyduğu kelimeler ile şoka uğramıştı.Nasıl yani o da mı?

"Sende bana mı?"

"Hmhm"

Duran ağlaması tekrardan başladı Felix'in.Ama bu sefer korku gözyaşı değildi,mutluluktandı.O da Hyunjin'e sarıldı.Belki dakikalarca,belki birkaç saat bile sarılmış olabilirlerdi.Zaman umurlarında değildi ve zaman algılarını tamamen kaybetmişlerdi o an.

Felix Hyunjin'den ayrılıp yüzlerini hizaladı.

"Yani biz şimdi?"

"Evet sevgilim."

Felix gözlerini silerek kocaman gülümsemişti.

Dudaklarını gencinkilere kapattı sarışın.Hyunjin beklenmedik hareketten dolayı şaşırsa da karşılıksız bırakmadı.

Dudakları ayrıldığında Hyunjin Felix'in saçlarının arasına narin bir öpücük kondurduğu sırada saat 00:00 oldu ve su altı çanları çalmıştı.

"Gitmeliyim,çanlar çaldı"

Tekrar gencin dudaklarına minik bir öpücük kondurup çekildi Felix.

"Seni seviyorum,güzel geceler,hoşçakal sevgilim!"

Felix en güzel gülümsemesini Hyunjin'e sunup elini salladı ve suya daldı.

"Bende seni seviyorum,en güzel ve en parlak gecen olsun altınım.Hoşçakal"

The Siren, Hyunlix'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin