Moralinizi düzeltmek amacıyla bu fici şimdi yayınlıyorum.İyi okumalar...
Yazar;
Hwang gözlerini artık kirpiklerinin acıttığını hissetmeye başladı.Vodka şişesinde kalan son yudumu da aldı ve şişeyi kenara bıraktı.Şiş gözlerini sildi ve hemen oturduğu kayalıkların biraz aşağısındaki sığ suya ellerini daldırdı.Suyun içindeki temiz kumu okşadı ve eline bir avuç su aldı.Yüzüne suyu çarparak kendine gelmeye çalıştı.Bubsırada ne kadar umursama sada siyah gömleği ıslanmıştı bir miktar.Siyah saçlarını geriye attı ve bileğindeki toka ile beceriksizce bağladı.
Bir süre hafif pembe ve turuncunun karışıp tatlı bir renk verdiği,dağınık ve fazlalaşmış minik bulutların olduğu,Güneş'in 19.30 civarları olduğu için solukça battığı gökyüzüne göz gezdirdi.Ne kadar parıltılı ve büyüleyici bile olsa bu güzel hava bile kasvetli geliyordu Hwang'a.Gözlerinden istemsizce akan göz yaşı artık canını daha çok acıtmaya başladı."Acıyor" dedi sessizce."Dur artık,lütfen..."
Çantasından bir adet peçete buldu ve onun ile sildi gözlerini narince.Ardından çantaya geri koydu ve şişesini alarak kayalardan kalktı.Aheste bir biçimde sendeleyerek yandaki çöp kutusuna şişeyi attı ve kayalara döndü.Gökyüzünü incelerken belki geçerdi acısı.
Uzun zaman izledi orayı.Saate baktığında artık güneş neredeyse tamamen batmış,saat 20:00 civarındaydı.Kalktı ve çantasını toparladı.Arkasını denize döndü.Uzaklaşacakken kulağına gelen su şapırdama sesi ile denize yüzünü döndü.Bu bir dalga sesine benzemiyordu.Bir çocuk bu saatte denize girmişte olamazdı.
Hwang denize bir süre bakındı bir kaşı kalkık.İyiki de dönmemişti.Su tekrar şapırdadı ve bu şapırdama da Hwang'ın gördüğü onun gözlerine inanmasına engel oldu.Bu büyük bir kuyruktu.Bir balığın kuyruğu değildi.Ayrıca sarıydı,altın sarısı.Gözleri açık hayal görmediğine kendini inandırmaya çalıştı.Çantasını yere bıraktı ve kayalara gitti fakat bu sefer suya daha yakındı.Karşı kayalıklarda birşey vardı,o da ne? Hwang gözlerini kısarak oraya baktı.Bir insan bedeni? Hayır belki bir balina? Tabii ki hayır.
Ardından bir ses duydu.Biri şarkı söylüyordu.Biraz dinlemeye çalıştı fakat kulağını sesten alamadı.Büyüleyiciydi.Ve bu bir,erkek sesi idi?
Hwang duyar duymaz bu şarkının ne dil ve hangi şarkı olduğunu anlamıştı.
"L'âme en peine
Il vit mais parle à peine
Il attend devant cette photo d'antan
Il, il n'est pas fou
Il y croit, c'est tout
Il la voit partout
Il l'attend debout
Une rose à la main
À part elle il n'attend rien"Duygulanmıştı.Bu onun en sevdiği şarkıydı ve bu şarkıyı birine adadığını hatırladı.En son dayanamadan şarkıyı devam ettirdi.
"Rien autour n'a de sens
Et l'air est lourd
Le regard absent
Il est seul et lui parle souvent"Ses bir süre kesilmişti.Hwang baktığında kayanın üzerinde oturan gölge kaplı canlının ona doğru geldiğini gördü.Bir andan şarkıyı devam ettirdi gelen su canlısı.
"Il, il n'est pas fou
Il l'aime c'est tout
Il la voit partout
Il l'attend debout
Debout une rose à la main
Non, non plus rien ne le retient"Hwang devam ederken gelen su canlısı iyice yaklaşmış ve ikisi bir söylemeye başlamıştı.Hwang çoktan bu sesin sahibinin o olduğunu anlamıştı.
"Dans sa love story-Hwang-
Dans sa love story-unknow-
Dans sa love story-Hwang-
Sa love story"-unknow-Sonunda Hwang'ın yanına kadar gelmişti bu canlı.Hwang ise bunun ne olduğunu şimdi anlamıştı.
O,bir deniz erkeğiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Siren, Hyunlix'
Fiksi PenggemarHyunjin kumsalda oturmuş gözyaşlarına boğulurken denizde sarı ve bir kuyruk görür fakat,bunun sıradan bir balık kuyruğuna benzemediğini farkeder... !Müzik sanatı fazlalıkla kullanılmıştır!